Yüksek Seçim Kurulu, dün seçim takvimini açıkladı.
Buna göre, siyasi partiler aday listelerini 18 Eylül’de YSK‘ya verecek, kesin aday listeleri 28 Eylül’de ilan edilecek.
Bu takvimde, önemli bir ayrıntı var.
O da şu:
YSK’nın siyasi partilere sunduğu seçim takvimi taslağında, aday listelerinin teslim tarihi 14 Eylül olarak planlanmıştı.
Ancak, bu tarih 4 gün ileri alındı.
Değişikliğin sebebi, tamamen AK Parti büyük kongresiyle ilgili.
AKP’liler kongreyi gerekçe göstererek, YSK’dan tarih değişikliği istedi.
YSK da ‘hay hay‘ dedi.
Değişiklik talebinin temel gerekçesiyse şuydu:
Büyük kongrede, MKYK ve MYK değişecek. Aday listelerini üzerinde de önemli ölçüde yeni MYK’nın etkisi olacak. Yeni MYK‘nın da liste çalışması yapması için birkaç güne ihtiyacı vardı ki, 18 Eylül tarihi de bu nedenle istendi.
Gelelim bu kararın Bursa yansımasına.
Büyük kongre sonrası Çalışma Bakanı Faruk Çelik‘in, Bursa siyasetinde yeniden egemen olacağı güçlü bir şekilde dillendiriliyor.
Bunun ilk işaretini, Çelik‘in 12 kişilik yeni MYK’ya seçilmesiyle görebiliriz.
Ankara kulislerinde Çelik‘in MKYK’ya gireceğine kesin gözle bakılrıken, MYK‘da yer alma ihtimalinin de kuvvetli olduğu belirtiliyor.
Bu durumda, Bursa listesinin yeniden şekilleneceği ve hatırı sayılır bir değişikliğe uğrayacağını düşünebiliriz.
Nitekim mevcut listede Bakan Çelik‘in etkisini kısmi olarak nitelendirebiliriz.
Hatta, tüzük değişikliğiyle 3 dönem kuralının çerçevesi değişeceği için Bakan Çelik’in ara vermeden yeni parlamentoda Bursa‘dan adaylık ihtimalinin de epey yüksek olduğunu söyleyebilirim.
Çelik’in Bursa‘dan aday gösterilmesi, Bursa listesinde etkili olacağı anlamına gelmiyor mu?
CHP Osmangazi’de neler oluyor?
CHP Osmangazi‘de son derece ilginç şeyler oluyor.
Aslında, CHP’deki iç karışıklıklar yeni değil.
Ancak bu kez, ihraçlar gündemde.
Nitekim Recep Çohan başkanlığındaki ilçe yönetimi, aralarında belediye meclis üyesi Gamze Kayabaş ve eski ilçe başkanı İsmet Karaca‘nın da olduğu 5 partiliyi disiplin kuruluna göndermek için karar almıştı.
Dün Gamze Kayabaş aradı ve çok sarsıcı bir iddiayı paylaştı.
Kayabaş, kendisini disiplin kuruluna sevk eden Çohan’la ilgili elinde 15 tutanak olduğunu söyleyerek, “Bugüne kadar sustum ancak artık susmayacağım. Recep Çohan, eşinin milletvekili seçilmesini istemeyen herkesi, partiden atmak ve disiplin kuruluna göndermek için elindeki güçü kullanıyor. Çohan’la ilgili elimde 15 şikayet tutanağı var. Ben de bu tutanakları kullanarak, Çohan’ın ihracı için disiplin kuruluna başvuracağım” dedi.
Bu iddiayı Çohan‘la paylaştım.
Çohan, Kayabaş‘ın iddialarının tamamen hayal mahsulu olduğunu söyledi:
“”Önseçimde eşime oy vermesi için tek bir partiliyi bile kesinlikle aramadım. İlçe başkanlığı gücümü kullansam, eşim önseçimde seçilebilecek bir yere gelmez miydi? İsmet Karaca ve ekibi, önseçimde ilçe başkanlığını kullanmak istedi. Ben buna engel olduğum için aramız bozuldu. Sadece eşime ve Karaca’ya değil, hiç kimseye destek vermedim ve tarafsız kaldım. Kayabaş’ın elinde olduğunu söylediği tutanak, muhtemelen Karaca’nın ekibine aittir. Ancak bu tür şeyler beni yıldıramaz. Vicdanım çok rahat”.
Türkeş’e haksızlık
Bakanlık teklifini kabul eden Tuğrul Türkeş, linç ediliyor.
Tamam Türkeş, eleştirilsin, davasına ihanet etmekle yaftalansın.
Hatta, “bir koltuk için değdi mi bu hallere düşmeye?” kıvamında cümlerlerle de yüklenilsin.
Biraz daha ileri gidip, “MHP’lilerin yüzüne nasıl bakacaksın?“diye de sorulsun.
Ancak önce sağduyuyla şu soruların yanıtını arayalım:
“Çok değil birkaç gün önce AKP’yle koalisyonda bakanlık dağılımını bile yapan ve hatta çantasında koalisyon protokolü taşıyan Bahçeli, Davutoğlu ile el sıkışsaydı ne diyecektiniz?”
Hem parti kararına uymayan biri daha çıktı dün.
Bakanlık teklifini kabul etmeyen HDP Milletvekili Levent Tüzel…
Üstelik, birkaç saat önce “Bakanlık teklifi yapılan 3 arkadaşımız, yakında görevlerine başlayacak” açıklamasını yapan Selahattin Demirtaş’ı ters köşe yaparak.
Türkeş‘in yaptığı etik dışı da Tüzel‘in etik mi?
Bakanlık teklifini kabul edince linç, reddedince kahraman muamelesi.
Hadi canım siz de.