Daha önce de yazdım, Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü, son yılların en sessiz dönemini yaşıyor.
Bu durum, hükümete yakın Eğitim Bir-Sen Başkanı Numan Şeker‘in, Bursa eğitimini yönettiği yorumlarına yol açıyordu.
Meydanı boş bulan Şeker de her fırsatta, “Bursa’da yetkili değiliz ama etkiliyiz” diyerek, iddiaların üzerine tüy dikiyordu.
Yaklaşık 2 yıl önce atanan Veli Sarıkaya, kuşkusuz kaotik bir ortamda Bursa’ya gelmişti.
Hükümete yakın sendikayla diğerleri arasındaki kavganın en kızgın olduğu ve dershanelerin tasfiye edilmeye başlandığı dönemde görev almıştı Sarıkaya.
Öyle sanıyoruz ki Sarıkaya hem bu karışık ortamdan olumsuz etkilenmemek, hem de Bakanlığın, ‘polemiklere katılmayın” talimatına uyarak, 2 yıldır kameralardan ve gazetecilerden uzak durmaya çalıştı.
Ancak Sarıkaya önceki gün OLAY TV’de konuğumuz oldu ve kısmen de olsa sessizliğini bozdu.
Ne var ki yine, muhalif sendika başkanlarının en fazla eleştirdiği müdür atamaları konusuna değinmedi.
Nitekim Sarıkaya, bu konunun sendikalar arasındaki bir sorun olduğunu düşünüyor.
Yani sessiz kalarak bir bakıma, “Muhatap ben değilim” mesajı veriyor.
Ancak bazı eleştirilere yanıt verdi Sarıkaya.
Mesela, TEOG sonrası açıkta kalan öğrenciler olduğuna dönük iddiayı yanıtladı.
Sarıkaya, “Kesinlikle 4 bin öğrenci açıkta kalmadı” dedi ve şunu ekledi:
“Geçen yıl TEOG sonrası bin 50 öğrenci tercih süreçlerini doğru yönetememek, gerekli rehberlik ve yönlendirme bilgilerini hakkıyla elde edememek neticesinde, bir tür tercih hatalarına düştüler. Sekizinci sınıftan dokuzuncu sınıfa 38 bin öğrenci geçerken, bizim kontenjanımız kırk bindi. 4 bin öğrencinin açıkta kalması imkansız.“
Ayrıca, öğrencilerin en doğru tercihi yapmaları için 15 öğretmenin 7 aydan bu yana üzerinde çalıştığı, Kariyer Danışmanlık isimli bir projeyi hayata geçirmiş Milli Eğitim Müdürlüğü.
Gelelim Anadolu liselerinin yeterli olmadığı, İmam-Hatip Liselerinin de ihtiyaçtan fazla inşa edildiği iddialarına.
Sarıkaya, Bursa‘da meslek liselerinin okullaşma oranının yüzde 65 olduğunu hatırlatarak, Anadolu liselerinin yeterli olduğunu söyledi.
İmam-Hatip okullarıyla ilgili iddialara da, “Talep patlaması var, bu yüzden biz talebi karşılıyoruz” diyerek yanıt verdi.
İmam-Hatip okullarının Türkiye’deki ortalaması yüzde 11,5.
Bursa‘daki oransa yüzde 13.
Yani Türkiye ortalamasından bir miktar fazla.
Sarıkaya‘nın iddialara verdiği yanıtları paylaşmakla birlikte, İmam-Hatiplerin ihtiyaçtan kaynaklandığı şeklindeki sözlerine kuşkuyla bakıyorum.
Nitekim iki konu izaha muhtaç.
Bu kadar fazla sayıda İmam-Hatip mezunu nerede istihdam edilecek?
Neden 20 yıl önce bu kadar çok İmam-Hatip okullarına talep yoktu da bugün oluştu?
Arzı mı talebi yarattı, yoksa talep mi arzı yarattı?
Çarpıcı veri
Verilerin kaynağı, Bursa Milli Eğitim Müdürü Veli Sarıkaya’dan başkası değil.
Bursa’da 1,5 yılda bin 800′ün üzerinde derslik yapılmış hayırsever katkıları ve devlet eliyle.
Yani 2014’te 17 bin 11 olan derslik sayısı 18 bin 850 olmuş.
Bursa’nın ortalama sınıf mevcuduysa 27.
Bu ortalama Yıldırım’da 31, Osmangazi’de 30, Nilüfer’deyse sadece 19!
Nilüfer’deki veri hayli dikkat çekici.
Bu veri, “Nilüfer’de okul ihtiyacı var mı?” sorusuna da yanıt niteliği taşıyor.
Terörün hedefi yok
Bölücü örgüt, dün yine kan kustu ve bir polis aracına alçakça saldırdı.
Hiç kimse, bu saldırıyla Ankara saldırılarını farklı yorumlamasın.
Ha Ankara’da durakta bekleyen genç üniversitesi öğrencileri, ha Diyarbakır’da güvenliğimizi sağlayan polisler…
Gözünü kırpmadan cinayetler işleyen katiller ordusu, hedef gözetmeksizin kanlı eylemlerini yapmaktan geri durmuyor.
Saldırıyı yapanlara da işbirlikçilerine de lanet olsun.