90’larda fırtına gibi esen İstanbullu pop müzik sanatçısı Ozan Orhon’u bilmem hatırlar mısınız?
Can boğazdan gelir deyiminin hakkını veren ve daha sonra fazla kilolarından kurtulmak için bıçak altına yatan İstanbullu şarkıcının sık sık Bursa’ya geldiğini de biliyor muydunuz?
O yıllarda Osmangazi Köprüsü de olmadığı için, İstanbul’dan Bursa’ya gelmek en az 3,5 saatinizi alırdı.
Dün, GastroShow’un Bursa tatları sunumunda tanıştığım gezi yazarı bir meslektaşım, İstanbul’dan sadece İskender kebabını yemek için Bursa’ya; Edirne’nin meşhur ciğerini tatmak için de Edirne’ye günübirlik gittiğini anlattı.
Efendim gastronomi turizmi böyle bir şey işte.
Mesafeler engel değildir farklı tatlara ulaşmak isteyenler için.
Yeter ki yöresel tatlarınızın tanıtımını yapın, misafirleriniz için ulaşımı kolaylaştırın ve tesisleşmeyi ihmal etmeyin.
Benim GastroShow’dan çıkardığım sonuç budur.
Bursa Büyükşehir Belediyesi, GastroShow’da yerini alarak, gastronomi turizmi adına önemli bir adım daha attı.
Türkiye’nin hiçbir yerinde yiyemeyeceğiniz damak çatlatan kebabı, memleketin başka bir köşesinde bulamayacağınız nefis kestane şekeri, günün her saatinde tüketebileceğiniz tahinli pidesi, lezzetinin tarifine kelimelerin kifayetSiz kalacağı İnegöl köftesi, Kemalpaşa tatlısı ve daha isimlerini yazmama yerimin yetmeyeceği saklı kalmış lezzetleriyle Bursa, gastronomi turizmi için biçilmiş kaftandır.
Ancak, Türkiye’nin en büyük gastronomi fuarına Hatay, Gaziantep gibi zengin mutfaklarıyla nam salmış kentlerle birlikte katılıp, gastronomideki iddiasını ortaya koyan Bursa’nın bu alanda yapacak daha çok şeyi var.
Belediye başkanlarının gastronomideki yol haritaları
Belediye başkanları da kısa konuşmalar yaptı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, gastronomi ile tarımın yolunu mutlaka kesiştirmemiz ve ekonomiyi ekolojiyle buluşturmamız gerektiğini kaydetti.
Yani tohum atarken, ‘2 doğaya, bir aşa’ anlayışıyla hareket etmemiz, ekolojik dengeleri korumamız gerektiğinin altını çizdi.
Yönettiği kenti önemli bir gastronomi şehri yapan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de 2 temel amaçla yola çıktıklarını hatırlattı:
Sanayiyi ve gastrolojiyi öne çıkarmak.
Gastronomi turizmini geliştirmek için her karış toprağı binlerce yıllık medeniyetlerin izini taşıyan kentte, ciddi bir tesisleşmeye gitmişler ve şehrin farklı bölgelerine ayrı bir konsept uygulayıp, cazibe bölgeleri yaratmışlar.
Yani turistler sadece yöresel tatlar için değil, modern tesislerle taçlandırılmış doğal güzelliklerinden faydalanmak için de Gaziantep’e geliyorlar artık.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise, özetle şunları söyledi:
“Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan, Orta Asya’dan ve Anadolu’nun her bölgesinden gelen Selanik-Girit mübadili, Boşnak, Arnavut, Muhacir, Pomak, Azeri, Laz, Ahızka, Abhaz, Çerkez, Gürcü mutfak kültürleri sayesinde oluşan zenginlik, geleneksel Bursa sofrasını alabildiğine bir lezzet şölenine dönüştürmüştür. İsmi Bursa’dan bağımsız anılmayan ve uluslararası bilinirliğe sahip Bursa kebabı, cantık, pideli köfte, tahinli pide, kestane şekeri, Mustafakemalpaşa tatlısı, İnegöl köfte gibi meşhur lezzetleriyle ülke gastronomisinde önemli yer tutmaktadır. Gastronomi, özellikle turizmin en önemli bileşenlerinden birisidir. Günümüzde insanlar; yeni bir yer görmek, farklı bir kültürü tanımak kadar yeni lezzetleri tatmak için de seyahat ediyor. Bu açıdan Bursa’nın sunabileceği tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra keşfedilmeyi bekleyen muhteşem bir sofrasının bulunduğunu hatırlatmak istiyorum.”
Dünyaca ünlü gurmeden Bursa övgüsü
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a, Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır, Yenişehir Belediye Başkanı Davut Aydın, Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın, Harmancık Belediye Başkanı Yılmaz Ataş ve Orhaneli Belediye Başkanı Ali Aykurt da eşlik etmişti.
Sunumun yapıldığı salonda muhteşem bir ambiyans vardı ve duvarlarda Uludağ, Kapalı Çarşı, İznik, Ulucami gibi Bursa’yı simgeleyen mekânların görüntüleri akıyordu.
İnegöl köftesi, kestane şekeri, Gedelek turşusu, Bağdat hurma tatlısı, İskender kebabı, süt helvası, Mustafakemalpaşa tatlısı, BURFAŞ’ın armut suyu ve Uludağ Gazoz’dan oluşan Bursa tatları, ‘yeme de yanında yat’ deyimini andıracak kadar lezzetliydi.
Bunu sadece biz değil, Bursa yemeklerini tadan Dünya Gastronomi Derneği Başkanı Eric Wolf da söyledi.
Wolf başka şeyler de söyledi.
Mesela Bursa’nın yemeklerinin muhteşem olduğunu ama kimsenin bilmediğini kaydetti.
Herkese tek tek şarkı söyletmekten ise koro halinde söyletilmesi gerektiğini, gastronomiyi tek elden yönetip, tüm paydaşların dayanışmasını önerdi.
Şu cümlesi ise yazının başında belirttiğim gibi çok önemliydi:
“Gıdaseverler mesafe tanımadan, farklı lezzetlere ulaşmak için çok uzaklara gidebilir.”
O halde ne yapılması lazım?
Tanıtım, tanıtım, tanıtım…
Tesisleşme, tesisleşme, tesisleşme…
İstanbul’da bir Bursalı
İstanbul GastroShow’da tanıdık bir Bursalı ile karşılaştık.
Çevre Mühendisleri Odası Bursa Şubesi’nin yıllarca başkanlığını yapan Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Efsun Dindar.
Dindar, Gastronomi Derneği Bilim Kurulu üyeliği ile Doğa ve Çevre Komitesi başkanıymış.
GastroShow’da sürdürülebilirlik ve beslenme üzerine bir konuşma yaptı Dindar.
Efsun Hoca, çevre, akademisyenlik, oda başkanlığı, şarap gurmeliği derken gastronomiye de ilgi duymaya başlamış.
Böylesine yüksek enerjiye şapka çıkarılır.