Ülke yangın yerine döndü adeta.
Bir yanda IŞİD, diğer yanda PKK terörü…
Daha da tehlikelisi, kendini güvenlik güçlerinin yerine koymaya çalışan kontrolsüz bir grubun, dalga dalga yayılması…
Dün ise, Türk Silahlı Kuvvetleri‘nin sınırda IŞİD militanlarını imha etmesiyle, galiba geri dönülmez bir yola girdik.
Dış politika konusunda uzman Prof. Dr. Tayyar Arı, yaşananları Türkiye‘yi istikrarsızlaştırmaya çalışanların komplosu olarak değerlendiriyor.
Ve Ortadoğu bataklığına çekilmeye çalışıldığımızı söylüyor.
Geçekten de öyle değil değil mi?
Suruç‘ta gençleri hedef alan katliam yapılıyor, terör örgütü çözüm sürecini bitirircesine silahlı eylemlere başlıyor ve dün sınır ötesinden IŞİD militanları, askerimize ateş açıyor.
Bunların hepsi birkaç günde yaşandı.
Çok bilinmeyenli denklemi andıran dış politikadaki dengeler her an değişebilir.
Ancak toplumsal olayların önünü alamamak, vahim sonuçlar doğurabilir.
Olağanüstü durumlardan en az zararla çıkmanın tek yolu, sağduyudur.
Siyasi hesapları uğruna, biraraya bile gelemeyen siyasetçilerin, sağduyulu davranmadıklarını görüyoruz.
Ancak, bin yıldır kardeşçe yaşamış bu toprağın insanları, sağduyulu hareket etmeli.
Gerçek yurtseverlik, klavye başında asıp, kesip, tehdit savurmak değil, sağduyulu hareket edip, ülkesini kaosa sürüklemeye çalışanların oyununu boşa çıkarmaktır.
Rektör Ulcay’ın tepkisi çok değerli ama…
Dün gazetelerde okudum, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, gazetecilerle biraraya gelmiş.
Tam olarak, neler söylemiş bilmiyorum ama okuduklarım arasında, dişe dokunur tek bir konu var, o da Gemlik Gübre’yle ilgili söyledikleri.
Yusuf Hoca, bu tesisin, çevreye verdiği zararları anlatmış, tesisten çıkan baca gazının esinti olmaması durumunda Körfez sularına bulut misali çöktüğünü, çektiği fotoğraflarla belgelemiş.
Sıkı okuyucularım hatırlayacaktır, Gemlik Gübre‘nin ruhsatsız çalıştırıldığını, Gemlikliler için büyük bir tehdit olduğunu yazmıştım.
2004 yılında tesisi satın alan holding, aradan 11 yıl geçmesine rağmen, işletme ruhsatı almamakta direniyor.
Yani koca tesis,i 11 yıldır işletme ruhsatı olmadan, geçici izin belgeleriyle çalıştırıyorlar.
Geçen hafta, bir işçinin ölümüne sebep olan büyük patlamanın oldu tesiste.
Kimya Mühendisleri Odası yetkilileri, patlamadan 2 gün sonra tesiste inceleme yaptı ve ihmal olduğunu kamuoyuna ilan etti.
Dün, Rektör Ulcay‘ın açıklamalarını okuyunca, umutlandım.
Bir bilim insanı, çevreye zarar veren tesisi gündeme getirmiş.
Yerel yönetimlerin cılız tepkilerinin yanında, Rektör Ulcay’ın tepkisi çok değerli.
Ancak…
En az, Gemlik Gübre kadar, zararlı bir tesis olmaya aday, başka bir proje gündemde.
Kentin tam göbeğinde kurulması planlanan DOSAB Termik Santralı…
Ancak bugüne kadar, Ulcay‘dan tek satır açıklama duymadık termik santralla ilgili.
Oysa, kurulabilirse, termik santralın bacasından da zehirli gazlar yükselecek.
Ulcay, medya buluşması adı altında, gazetecilerden de görüş istemiş.
Ben, görüşümü yazılı olarak buradan sunuyorum:
Sayın Ulcay, çevreyi koruma hassasiyetinizi termik santral konusunda gösterin ki, hiç kimse samimiyetinizden şüphe duymasın.
Bakan Güllüce’ye rağmen raporu kotardılar
Uzun zamandır Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce‘nin masasında olan DOSAB Termik Santralı ÇED raporu, sonunda imzadan çıktı.
Çevre Bakanı Güllüce‘nin, ÇED‘i imzalamamak için direndiğini biliyordum.
Çünkü santral yapımına karşıydı.
Belli ki, baskılara bu kadar direnebildi.
Ne var ki, işin bu noktaya kadar gelmesi bile çok önemli.
Nitekim, çevreye zararlı olup olmadığına bakılmaksızın, ÇED raporları, çok rahat veriliyor ülkemizde.
İstatistikler de tam da bunu söylüyor.
Nitekim, ÇED raporu başvurularının yüzde 99’u olumlu sonuçlanmış.
Peki şimdi ne olacak?
ÇED raporu alındı diye üzülmesin Bursalılar.
Yargının, santral yapımını durduracağını düşünüyorum, birçokları gibi.
Yani bu iş mahkemede biter.