18’inde gencecik bir insanın kara toprakla buluşması, yüreğini dağlasa da…
Mahallen bir sığınmacı yurduna dönse de…
Arapça tabelalarla donatılmış semtin Şam sokaklarını andırıyor olsa da…
Sen boş şezlong bulamazken, nargilesini fokurdatan sığınmacı gençler sahillerinde arz-ı endam etse de…
Apartmanında Türkçe konuşan komşun kalmasa da…
İşsiz olduğun için meteliğe kurşun atarken, sığınmacılar senin çalışman gereken işlerde istihdam edilseler de…
Aman ha!
Yine de sakin ol, provokasyona gelme.
Tepkini göster ama kendini güvenlik güçlerinin yerine koyma.
İtiraz et ama katillerin cezasını adalete bırak.
Sığınmacı sorunu görmezden gelinemez artık
Ertesi gün de medyada çıkan haberleri okudum.
Altındağ, AK Parti’nin kalesi konumundaymış.
İktidar partisi, bu mahalleden yüzde 60’ın üzerinde oy alıyormuş.
Şimdi…
Sığınmacıların dükkânlarını taşlayacak, yağmalayacak, sığınmacı avına çıkacak kadar kontrolden çıkan kitle artık iktidara oy veren kesimi oluşturuyorsa…
İktidar partisi yetkililerinin, sığınmacı politikasında şapkasını önüne koyup düşünmesinin vakti gelmedi mi?
Buyurun bu da göçmen anketi
Anket, siyasi parti seçmenlerinin sığınmacı sorununa bakışını ortaya koyuyor.
Soru şu:
Sınırlar göçmenlere açılmalı mı, kapatılmalı mı?
CHP’lilerin ve İYİ Partililerin büyük çoğunluğu, ‘evet kapanmalı’ demişler.
MHP’lerin bile yarısından fazlası sınırların kapanmasından yana.
Ancak asıl önemlisi kendisini AK Partili olarak tanımlayanların yüzde 60’ı ‘sınırlar tamamen kapansın” demiş.
Ortalamaya vurursak, toplumun yüzde 68’i ‘sınırlar kapatılsın, göçmen istemiyoruz’ diyor.
Fazla söze gerek var mı?
Çözüm sınav barajını düşürmekten mi geçiyor?
Peki düşürüldü de eğitimde sorunlar çözüldü mü, bir bakalım.
Verileri son yılların parlayan eğitim sendikası Eğitim-İş Bursa Şubesi yolladı.
2020’de YKS’nin ilk ayağı olan Temel Yeterlilik Testi’nin barajını geçen öğrencilerin oranı yüzde 68.
2019’da yüzde 74,16 idi.
Peki 180 puanlık sınav barajını geçmek için öğrenci ne yapmalı?
120 soruda sadece 15 net yeterli.
Yani belki de sorulara bakmadan, amiyane tabirle ‘sallasanız’ bile barajı geçebilirdiniz eski sistemde.
Düşünün Türkiye’de 770 bin genç, 15 net bile yapamayarak baraj altında kalıyor ve daha ilk sınavda eleniyor.
O halde barajı düşürerek sorunu çözmüş olmuyor
sadece halının altına süpürmüş oluyorsunuz.
Devam edelim…
2020’de 838 bin 221 aday üniversiteye yerleşmiş.
Yani sınava girenlerin üçte biri.
Bu ilk bakışta adayların önemli bölümünün başarılı olduğu algısı yaratıyor.
Ancak hayır, ortada bir başarı filan yok.
Yaşı 35-40 üstü olan okurlar, eskiden Anadolu’daki sıradan bir üniversitenin, puanı düşük bölümüne bile girmenin kolay olmadığını hatırlar.
Yani o yıllarda üniversiteye girmek, önemli bir başarıydı.
Bugün ise sınava girenlerin üçte birinin üniversiteye girebildiği bir sistem yaratıldı.
Ancak öğrencilerin başarılarıyla değil…
Aksine 15 net bile yapamayan bir nesille karşı karşıyayız.
Artık 3 adaydan biri üniversiteli olabiliyor çünkü çoğu niteliksiz, doğru düzgün öğretim kadrosu ve dersliği bile olmayan devlet üniversiteleriyle, yine çoğu bir iş hanının altında öğretim yapan, derme çatma ve para tuzağı onlarca vakıf üniversitesi açıldı.
Ancak buna rağmen sayısı 207’yi bulan bu çoğu niteliksiz üniversitelerin kontenjanları boş kaldığı için sınav barajı düşürüldü.
Bir de yüz binlerce çocuğun hayallerini çalan LGS gibi çok büyük sorunumuz var.
Onu da yarın yazalım.