Olay Gazetesi Bursa

Pıtrak misali çoğalan yaşam koçları…

Bilmem farkında mısınız, son aylarda yaşam koçları pıtrak misali çoğaldı.     İnternet siteleri var, sosyal medyada oldukça aktifler ve iletişim araçlarını olabildiğince kullanıyorlar. Ne vaat ediyorlar? Daha kaliteli bir yaşam ve yolunda gitmeyen ne varsa düzeltmek. Bir bakıma, terapi yapıyorlar. Kişisel gelişim, en fazla kullandıkları kavramdır. Herşeyin zihinde bittiğini ve zihni kontrol etmeniz halinde […]

Bilmem farkında mısınız, son aylarda yaşam koçları pıtrak misali çoğaldı.

 

 
İnternet siteleri var, sosyal medyada oldukça aktifler ve iletişim araçlarını olabildiğince kullanıyorlar.
Ne vaat ediyorlar?
Daha kaliteli bir yaşam ve yolunda gitmeyen ne varsa düzeltmek.
Bir bakıma, terapi yapıyorlar.
Kişisel gelişim, en fazla kullandıkları kavramdır.
Herşeyin zihinde bittiğini ve zihni kontrol etmeniz halinde tüm sorunların kendiliğinden halledileceği türünden tezleri savunuyorlar.
Sevgi, paylaşım, aşk gibi kulağa hoş gelen kelimeleri sürekli kullanırlar müşterilerine.
Birçoğu isimlerinin başına NLP uzmanı sıfatını ekleyerek, uzman görüntüsü veriyorlar.
Peki yaşam koçlarının eğitimi var mı ve yaşam koçluğu bilimsel mi?
Yaşam koçu, çeşitli kurululuşlar tarafından birkaç ay süren eğitimler sonucu verilen sertifikayla olunuyor.
Hatta, bu sertifikayı da almak zorunda değilsiniz yaşam koçu olmak için.
Aldığınız eğitimin ne olduğu da önemli değil.
Yani bir lise mezunu veya ilkokul mezunu bile yaşam koçu olabilir.
Yarın bir ofis tutup, tabelayı astınız mı en taze yaşam koçu siz oluyorsunuz.
Peki yaşam koçluğu bilimsel mi?
Bu sorunun yanıtını bir bilim insanında, psikolog Ceren Boyabatlı`da arayalım.
Konuyu araştırken Boyabatlı`dan bilgi istedim.
Bir dokundum, bin ah işittim adeta.
Çünkü psikologlar, yaşam koçlarından oldukça rahatsızmış.
Bakın neler söyledi Boyabatlı:
Psikoloji bir bilimdir, deneylere, neden sonuç ilişkisine dayanır. Ancak yaşam koçluğu diye bir bilim yok. Ve ne yazık ki insanlar, psikologlara değil, yaşam koçlarına gitmeye başladı. Kendilerine yaşam koçu diyenlerin hiçbir bilimsel eğitimleri yok. Aldıkları sertifikanın  Türkiye`de de yurt dışında da hiçbir geçerliliği yok. Yaşam koçları tarafından dolandırıldıklarını söyleyen çok sayıda insan tanıyorum. Onlar yüzünden bizim de itibarımız düştü. Yaşam koçları, ruhsal bunalımda olanlara terapi vererek kendilerine bağımlı yapıyorlar. Böylelikle, yaşamları boyunca terapiye mahkum bırarak maddi anlamda sömürüyorlar müşterilerini. Ancak biz psikologlar, kişinin tek başına ayakta durması için formüller üretmeye çalışırız ve yöntemimiz de bilimseldir.
Boyabatlı`ya bir psikologun saat başı aldığı ücreti soruyorum.
Yaklaşık 150 lira diyor.
Ancak yaşam koçlarını ne kadar kazandıklarını tam olarak bilmiyormuş.
Onu da ben söylemiş olayım.
150 liradan başlayıp 350,400 liraya kadar çıkıyor saat başı ücretleri!
Yani psikologlardan daha fazla kazanıyorlar.
Tablo bu değerli okur.
 
Siz de yaşam koçu olabilirsiniz
 
Yıllarca dirsek çürütüp, işin ilmini alan psikologların klinik açması onlarca bürokratik işlem gerektirirken, yaşam koçları ellerini kollarını sallaya sallaya iş yapabiliyor piyasada.
Çünkü, bu işin bir yasası yok.
Bu işin bir maliyeti de yok.
Evinin bir odasını `home ofis`e çeviren yaşam koçları bile var.
Yaşam koçluğunun maliyeti çok düşük olduğu için bu alana ilgi büyük.
Ancak, bir bakıma psikoloji biliminin alanına giren yaşam koçluğuna, yetkililerin dur demesi gerekiyor.
İnsan zihni, eğitimsiz ellere teslim edilemez.
Çünkü, insanların zihin dünyası hafife alınamayacak kadar değerlidir.
 
Cumhuriyet yürüyüşleri
 
Önceki akşam kentin doğusunda ve batısında 2 ayrı yürüyüş yapıldı.
Biri Nilüfer Belediyesi`nin yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğü yürüyüş.
Diğeri de Yıldırım Belediyesi`nin ilk kez düzenlediği yürüyüş…
Yıldırım`dakini görmedim ama Nilüfer yürüyüşünü izledim.
Geçen senelere göre oldukça sönüktü.
Hem geçmiş yıllardaki kalabalık hem de coşku ve ruh yoktu.
Yolların kapanmasına bile gerek görülmemişti.
Bu durum, 2 nedenden kaynaklanıyor olabilir.
Biri, konser iptali…
Yani galiba katılımcıların bir bölümü konser için geliyormuş.
Diğeri de Ermenek faciası.
Öyle anlaşılıyor ki halkın bir bölümü Ermenek`teki facia nedeniyle yürüyüşe katılmayı uygun bulmamıştı.
Ancak katılımcı sayısını geçen yıllarla kıyaslayarak yürüyüşü küçümseyemeyiz.
Nitekim 10 binler yine oradaydı.
Yıldırım`daki yürüyüş ise ilk kez yapılınca `alternatif etkinlik` algısı oluştu.
Doğrusu bunun bir önemi yok.
Nitekim Cumhuriyet, siyasi partilerin tekelinde değil.
Bugün farklı siyasi partiler tarafından yönetilen belediyelerin ayrı ayrı yürüyüşler düzenlenmesi, Cumhuriyet`in geniş kesimler tarafından benimsendiğini gösteriyor.
Bu da rahatsız edici bir durum değil.
Ayrıca bu yıl Mudanya`da da yürüyüş düzenlendi.
Yani Cumhuriyet yürüyüşleri dış ilçelere de yayılıyor.
Bu etkinliğin öncülüğünü Nilüfer yaptı ve daha sonra tüm Bursa`ya yayıldı.
Yani Bursa`da Cumhuriyet kutlamaları, salonlardan çıktı.