Yaklaşan AKP il kongresindeki gelişmelere devam…
Ortada net bir durum olmamasına rağmen, baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor.
Dün Tahsin Kara‘nın adaylığına değinmiştim.
Bugünse bambaşka bir gelişme daha yaşandı.
Uzun zamandır kulağı Ankara’da olan AKP İl Başkanı Cemalattin Torun’un, pazartesi Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla görüşmesinin kesinleştiği belirtiliyordu parti kulislerinde.
Bu bilgiyi aktaranlar, böylelikle Torun‘un il başkanlığına çok yaklaştığını söylüyorlar.
Ancak şu notu da ekliyorlar:
Siyasette 24 saat çok uzun bir zaman.
Ne var ki Torun‘un, Başbakan Davutoğlu‘yla görüşecek olması son derece önemli bir gelişme.
Yani bu görüşme, Torun’un yeniden adaylığının önünü sonuna kadar açtığı yorumlarına neden oldu.
Peki Tahsin Kara‘nın isminin öne çıkması ne anlama geliyor?
Çünkü Genel Merkez‘den bazı yöneticiler Tahsin Kara’yı aradı ve aday gösterilebileceği sinyalini verdi.
İşte tüm bu gelişmeler, işin aslının şu olduğunu gösteriyor:
Parti içinde, Cemalettin Torun‘a karşı bir muhalafet var. Ve bu muhalefet, Genel Merkez düzeyinde çok ciddi bir lobi yaptı. Üstelik muhalefetin öncülüğünü, önemli isimler yapıyor. Bu lobi etkisini göstermiş olacak ki, Kara’nın ismi ön plana çıktı.
Ancak, hem Torun‘un destekçileri hem de Torun‘un muhalifleri, sadece etkileyici unsurlar.
Son kararı Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç verecek.
Bunu da en geç birkaç gün içinde öğreneceğiz.
Kongre, çok adaylı olabilir mi?
Kuşkusuz hiçbir yasal engel yok.
Tüzük de buna müsait.
Ancak, Genel Merkez‘in, daha da açık bir ifadeyle Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun onaylamadığı hiçbir adayın sandıktan çıkması olası görünmüyor.
Diyelim ki, Ankara‘ya rağmen sandıktan çıktı.
O zaman o koltukta oturması söz konusu olamaz.
Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, iktidar partisinde sistem böyle işliyor.
Elektrikte kayıp kaçak kaosu
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, elektrikte kayıp kaçak bedellerinin, faturalara yansıtılmasını hukuka aykırı buldu.
Böylece, bir ayıbımız daha, mahkeme kararıyla temizlendi.
Kararın anlamı şu:
Hırsızlık yapanın işlediği suçun bedeli, masum vatandaşa ödettirilemez.
Çünkü yıllardır, elektriği kaçak kullananların çaldıkları, faturasını tıpış tıpış ödeyen tüketiciden alınıyordu.
Bu da ne hukuk devleti ne de adalet ilkesine sığıyordu.
Ancak göz göre göre, neredeyse bir devlet politikasına dönüşmüş bu ayıbı, kimsenin ortadan kaldırmaya gücü yetmedi.
Taa ki yargı, adaletsizliğe el koyana kadar.
Peki şimdi ne olacak?
Kuşkusuz devlet, bugünden yarına, kaçak elektriğin önüne geçemeyecek.
Yani devlet, hatırı sayılır bir gelir kaybına uğrayacak.
Gelir kaybına uğrayacak kurumların başında TRT de geliyor.
Nitekim, kayıp kaçak bedellerinin yüzde 2’si TRT’ye gidiyordu.
Yeniden ne olacak sorusuna dönersek…
İş, sadece devletin ve TRT‘nin gelir kaybına uğramasıyla bitmiyor çünkü.
Evet, namuslu tüketiciler gelecek aydan itibaren, kayıp kaçak bedeli ödemeyecek ama bugüne kadar ödedikleri ne olacak?
Nitekim, tüketicinin en fazla 10 yıl öncesine dönük kayıp kaçak bedelini istemeye hakkı doğdu.
Bu da hatırı sayılır bir meblağ demek.
Ve Tüketici Hakem Heyetleri‘nin önünde uzun kuyruklar olacağını kestirmek güç değil.
İşte tam da bu noktada, Bursa Tüketiciler Derneği Başkanı Sıtkı Yılmaz’dan 3 öneri geldi:
-Bugüne kadar kayıp kaçak bedelini ödemek zorunda kalan abonelere 10 yıl geriye dönük ödeme yapılması için yasa çıkarılsın.
-10 yıllık kayıp kaçak bedellerini, dağıtıcı elektrik kurumlar ödesin.
-Kayıp kaçak bedelleri, her ay faturalardan düşülmek suretiyle, mahsup edilsin.
Yasal alt yapının oluşturulmasından Enerji Bakanı Taner Yıldız da söz etmişti.
Eğer bu 3 seçenek de hayata geçirilmezse, vatandaşı, çetin bir hak arama mücadelesi bekleyecek.