Olay Gazetesi Bursa

Pazar Çeşnisi

Hayatın zorluklarından usanmış köylü, Tanrı’nın huzuruna çıkar ve “Tanrım bana bir yıl boyunca istediklerimi yapmam için fırsat ver” der. Tanrı, aciz kulunun isteğini kabul eder. Köylü, rüzgara 1 yıl boyunca sert esmemesini, güneşe bulunduğu bölgeye ilkbahar kıvamında bir iklim yaşatacak kadar yüzünü göstermesini, bulutlara da toprağını sadece çiseleyecek kadar yağmasını emreder. Rüzgar, güneş ve bulutlar […]

Hayatın zorluklarından usanmış köylü, Tanrı’nın huzuruna çıkar ve “Tanrım bana bir yıl boyunca istediklerimi yapmam için fırsat ver” der.

Tanrı, aciz kulunun isteğini kabul eder.

Köylü, rüzgara 1 yıl boyunca sert esmemesini, güneşe bulunduğu bölgeye ilkbahar kıvamında bir iklim yaşatacak kadar yüzünü göstermesini, bulutlara da toprağını sadece çiseleyecek kadar yağmasını emreder.

Rüzgar, güneş ve bulutlar köylünün dediklerine harfiyen uyar.

Köylü o yıl toprağını daha bir iştahla eker, daha azimle çalışır.

Hasat zamanı geldiğinde ekinlerin diz boyu olduğunu gören köylü önce sevinir ancak içlerinin boş olduğunu, ürün vermediğini görünce hem üzülür hem de çok şaşırır.

Köylü tekrar Tanrı’nın huzuruna çıkar:

Tanrım, bu yıl istediğim gibi fırtına çıkmadı, kavurucu sıcaklar yaşamadık, aşırı yağmurlar da düşmedi ama neden ürün vermedi toprağım?”

Tanrı’nın yanıtı:

Ey kulum şiddetli rüzgarlar olmasa kökler toprağa sarılıp içindeki minarelleri emmez. Güneş, yüzünü göstermezse başak suya muhtaç olmaz,  köklerinden beslenmeye yoğunlaşamaz. Şiddetli yağmurlar olmasa toprak verimli olmaz, buğday vermez.”

Bir dostum bu hikayeyi anlatmıştı, ben de sizinle paylaştım.

Kıssadan hisse…

Bazen karşılaştığımız zorlukların hayatın bir parçası olduğunu, bizi  savuran kasırga misali güçlüklerin aslında direncimizi arttırdığını, yağmur gibi üzerimize yağan olumsuzlukların bizi diri tuttuğunu unutuyor, hayatta her şeyin bir bedeli olduğu gibi, hedeflerimize ulaşmanın da zor ve dikenli yollardan geçtiğini, çalıya basmadan halıya basılmayacağını aklımızdan çıkarıyoruz.

O halde pes etmek yok ne olursa olsun.

***

TBMM, sert tartışmaların yaşandığı, bazen yumrukların sıkıldığı, kimi zaman da hakaretlerin havada uçuştuğu bir mekan olarak  hafızalarda yer edinmiştir maalesef.

Ne var ki, kamuoyuna pek yansımasa da neşeli vakitler de geçiriyor milletvekilleri oturumlar dışında ve kuliste.

AK Parti’nin renkli milletvekillerinden biri, bugün Genel Merkez Hukuki ve Siyasi İşler Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Av. Mehmet Tunçak’a gelir ve şunları söyler: “Meclis’te en karizmatik, en yakışıklı, en şık, en güler yüzlü, en bilgili, en kültürlü 2 milletvekili var Mehmet Bey. Biri sensin. Diğeri kim onu da sen söyle.

Haliyle Mehmet Tunçak’ın vereceği tek yanıtı kalır ve “Diğeri de sensin” demek için fazla tereddüt etmez.

Aklınızda olsun, kendinizi övdürmek istiyorsanız  bu yöntem çok akıllıca!

***

Bursaspor yöneticileri, SMS kampanyası yapıyor.

Kısa zamanda binlerce insan kampanyaya el vermiş.

Yeterli mi?

Kuşkusuz hayır.

Ancak önemli ve yerinde bir adım atmış yöneticiler.

Yerel yönetimlerden, kamu kurumlarından destek beklemek yerine, imece usulüyle gerçek taraftarın desteğini almak yeğdir.

***

Bugün bayramsa madem, şimdi karmaşadan arınmış İstanbul’da olmak var.

Bugün bayramsa madem, şimdi kalabalıklardan arınmış Mudanya sahilinde turlamak var.

Bugün bayramsa madem,şimdi sıkışıklıktan arınmış ana yollarda aracınla  keyfince seyretmek var.

***

Biraz klişe olabilir ama her bayramda günceldir:

Kurban etlerinizi buzdolabınıza stoklamayın ve dağıtılması gereken yerlere dağıtın, bu bir.

Yolların kralı olmaz kuralı olur, aklınızdan hiç çıkarmayın, bu da iki. 

İyi bayramlar, iyi pazarlar değerli okur.