Olay Gazetesi Bursa

Pazar Çeşnisi

555 milyar, dile kolay. Yani, Türkiye bütçesinin (948 milyar lira) yarısından fazlası. Yani, milli gelirimizin yüzde 15’i. Ne mi yapmışız? Çöpe atmışız. İsrafı Önleme Vakfı’nın raporuna göre geçen yıl Türkiye’de israfın karşılığı 555 milyar. Boşa akıttığımız sudan, yiyemediğiniz ekmeğe, gereksiz elektrik kullanımından, bayatlayan yiyeceklere varıncaya kadar küçük bir ülkeyi doyuracak kadar israf yapmışız. Yazık, hem de […]

555 milyar, dile kolay.

Yani, Türkiye bütçesinin (948 milyar lira) yarısından fazlası.

Yani, milli gelirimizin yüzde 15’i.

Ne mi yapmışız?

Çöpe atmışız.

İsrafı Önleme Vakfı’nın raporuna göre geçen yıl Türkiye’de israfın karşılığı 555 milyar.

Boşa akıttığımız sudan, yiyemediğiniz ekmeğe, gereksiz elektrik kullanımından, bayatlayan yiyeceklere varıncaya kadar küçük bir ülkeyi doyuracak kadar israf yapmışız.

Yazık, hem de çok yazık.

***

Asıl gündemimiz israf olmalı.

Ne ki, yolsuzlukların önüne istediğiniz kadar geçin, kamuda  bugüne kadar olmadığı kadar tasarruf yapın, gereksiz yatırımların önüne geçmek için olağanüstü çaba sarf edin…

Bunların hiçbiri, israfın önüne geçmekten daha değerli değil.

Peki israfta, böylesine ürkütücü bir tabloyla karşı karşıyayken, ne yapılıyor?

Hani nerede kamu spotları, hani nerede medyanın konuya duyarlılığı, hani nerede bakanlıkların kampanyaları, hani nerede yerel yönetimlerin projeleri?

Oysa kelimenin tam anlamıyla bir israf terörüyle karşı karşıyayız.

***

Mesela işletmeciler, şu serpme kahvaltıya son verebilir.

Gözü doymayan müşteriler nedeniyle, bir orduyu besleyecek kadar yiyecek çöpe atılıyor çünkü.

Hanelerde yüksek enerji ve fazla su tüketimine farklı tarife  uygulanabilir.

İlgili bakanlıklar ve yerel yönetimler seferber olup, israfı önlemek adına yıl boyunca projeler üretip, farkındalık yaratabilir.

Medya mensupları, televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından israfı sürekli işleyip, konuyu gündemde tutabilir.

***

İngiltere’nin yeni Başbakanı Boris Johnson, mütareke basınının önde gelen isimlerinden, Osmanlı’nın son Dahiliye Nazırı Ali Kemal‘in torununun oğlu.

Bunun İngiltere’de yaşayan Türkler ve Türkiye için bir avantaj olduğunu savunanlar var.

Ancak tam tersi gibi gözüküyor vaziyet.

Bir kere adamın, hem Osmanlı ile hem de Türklükle pek ilgisi yok.

Ali Kemal’in eşi İngiliz’miş.

Johnson da zaten İngiltere’de yaşamış, İngiliz kültürüyle yoğrulmuş bir kişi.

Ayrıca babasının dedesi Ali Kemal, İzmit’te linç edilerek öldürülmüş.

Ve daha da önemlisi Brexit referandumuna giden kampanya sürecinde “Türkiye AB’ye girerse, 77 milyon Türkiye vatandaşı İngiltere’ye göç edecek” yalanının mimarıdır kendileri.

Şimdi böyle bir siyasetçinin başbakan olması, orada yaşayan Türkleri ve Türkiye’yi neden olumlu etkilesin?

***

 Hadi iyimser olalım ve diyelim ki aile köklerinden ötürü Boris Johnson kendisini Türk hissediyor.

Ne fark eder?

Avrupa’nın önemli ülkelerinde Türk parlamenterler var.

Avrupa Parlementosu’nda Türk milletvekilleri görev alıyor.

Türkiye’ye  bir faydaları olduğunu duydunuz mu?

Aksine sırf Türk kökenli oldukları için, tarafsızlık refleksiyle  bazen Türkiye karşıtlığında ön saflarda yer alabiliyorlar.

***

Malum, aylardır Bursa’ya emniyet müdürü atanmıyor.

Türkiye’nin 4. büyük kenti ilk kez bu kadar uzun zaman emniyet müdür vekiliyle idare ediliyor.

Bunun nedeni, geçen hafta belli oldu.

Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki değişiklik.

Aslında sadece Bursa’ya özgü değil, Türkiye’nin birçok kentinde aynı durum söz konusuymuş.

Genel müdür değiştiğine göre, önümüzdeki hafta Bursa’ya da atama yapılacağı belirtiliyor.

***

Suriyeliler, yürüyüş yaparak seslerini duyuracaklarmış.

Burada benim görüşüm Adam Smith’in şu meşhur sözleri gibidir:

Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler, dünya kendi kendine gider.