Olay Gazetesi Bursa

Pazar Çeşnisi

Tam 47 yıl önce  Almanya’nın Darmstadt Belediyesi ile Bursa  Belediyesi, kardeş kent olmuşlar. O vakitlerde iki kentin nüfusu da 160 bin civarında. Yaklaşık yarım asır sonra Darmstadt’ın nüfusu aynı kalırken, Bursa’nın nüfusu 3 milyona dayandı. Bursa’nın sorununun nerden kaynaklandığına dair küçük bir örnek!   *** CHP’nin genç kurultay delegesi Sinan Çiftçi’nin,  İl Başkanı Hüseyin Akkuş […]

Tam 47 yıl önce  Almanya’nın Darmstadt Belediyesi ile Bursa  Belediyesi, kardeş kent olmuşlar.

O vakitlerde iki kentin nüfusu da 160 bin civarında.

Yaklaşık yarım asır sonra Darmstadt’ın nüfusu aynı kalırken, Bursa’nın nüfusu 3 milyona dayandı.

Bursa’nın sorununun nerden kaynaklandığına dair küçük bir örnek!

 

***

CHP’nin genç kurultay delegesi Sinan Çiftçi’nin,  İl Başkanı Hüseyin Akkuş tarafından kesin ihraç istemiyle İl Disiplin Kurulu’na sevk edilmesini yazmam üzerine, Çiftçi bir açıklama yollamış.

Çiftçi’nin açıklamasına yer vermekle birlikte, cevap hakkı doğacağı için Akkuş da açıklama gönderirse, koyacağımı belirteyim.

İşte Çiftçi’nin açıklaması:

24 yaşında Türkiye’nin en genç kurultay delegelerinden birisi olarak, Bursa İl Başkanı Hüseyin Akkuş’un şahsi hırsı,  egosu  ve intikam duygusu sebebiyle şahsımı kesin ihraç istemi ile İl Disiplin Kurulu’na verdiğini üzülerek öğrendim. İl Disiplin Kurulu tarafından şahsıma herhangi bir tebligat yapılmadı. Disipline verilme gerekçemi çok merak ediyorum. Savunmamda, Hüseyin Akkuş’un şahsıma tehdit savuran mesajlarını da açıklayacağım. Değişim istediğim için ihraç edilmem istenmektedir. Ben siyaseti Hüseyin Akkuş’un egosunu doldurmak için yapmıyorum. Hüseyin Akkuş gider Sinan Çiftçi kalır. Haklı olduğum yoldan asla geri dönmem, pes etmem. Kimsenin günah keçisi de olmam. İhraç edilmeyeceğime ve hiçbir ceza almayacağıma inanıyorum. Bu işin tek kaybedeni Hüseyin Akkuş olacak. Beni suçsuz yere partimden atmaya Akkuş’un gücü yetmez, yetmeyecek de. Bunu tarihe not edin. 24 yaşındaki bir genç, partide değişim istediği için Akkuş tarafından hedef alınmış ve ihraç ediliyor. Sel gider kum kalır. Asla pabuç bırakmam.

***

Benzinin litre fiyatının 4 lira olduğu günleri hatırlıyorum.

Çok değil 2 yıl önce.

Bugün 6 lirayı aştı.

Yani yüzde 50’den fazla zamlandı.

2 yıl önce hem dolar kuru yüksek değildi hem de benzinin varil fiyatı tüm dünyada deyim yerindeyse sudan ucuzdu.

Ancak o günlerde de trafik sıkışık ve yollar araç selini andırıyordu, bugün  de tablo aynı.

Bu ne yaman çelişki anne.

 

***

 

Döviz kuruna bağlı olarak benzinin pompa fiyatının hatırı sayılır miktarda artmasının ardından LPG’li araç sayısında ciddi bir artış varmış.

Elimde veri yok ama geçen günlerde bir LPG servisinin sahibi, diğer sektörlerde işlerin kesat olmasına rağmen, kendisinin yaptığı cironun katbekat arttığını söyledi.

Aracına LPG taktıranın haddi hesabı yokmuş.

Üstelik öyle alt veya orta sınıf araç sahipleri değil, lüks araçlar kuyruk oluşturuyormuş.

Porsche marka aracına bile LPG taktıranlar varmış, o derece!

 

***

 

Benzin ve motorin fiyatlarının artması hadisesini fırsata dönüştürebiliriz.

Toplu taşıma araçlarını daha fazla kullanmaktan söz ediyorum.

Hem daha fazla yürür sağlığınızı korur, hem aracınız egzoz çıkarmaz çevreyi korur, hem benzin almaz bütçenizi korursunuz.

Denemeye değmez mi?

 

 

***

 

Herkes aynı şey söylüyor:

Yeni Milli Eğitim Bakanı çok iyi, işleri düzeltecek.

Herkesin böyle düşünmesi, eğitimdeki gelinen noktanın vahim olduğunu gösteriyor mu?

Kimse de çıkıp, “İşler bu noktaya nasıl geldi?” diye de sormuyor.

 

***

 

Karacabey ilçesindeki Ihlamur Festivali’nde sahne alan şarkıcı Aydilge, konser öncesi kent sakinleriyle beraber longoz ormanlarında çöp toplamış.

Çöp toplama işine Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan da bizzat katılmış.

Bilmem longoz ormanlarına hiç gittiniz mi?

Sadece Bursa’nın değil, Türkiye’nin de en nadide doğal güzelliklerinden biridir.

Geçenlerde longoz ormanlarının kirletildiğine dair olumsuz bir haber çıkmıştı.

Şarkıcı Aydilge ve Başkan Özkan’ın davranışı, hem bu olumsuz haberi zihinlerden silecek cinsten hem de çevre düşmanlarına okkalı bir yanıt verilmesi bakımından fevkalade değerli.

 

***

 

Malum, Talat Bulut’un taciz hadisesini soruşturan savcı, takipsizlik kararı verdi.

Kuşkusuz yargı süreci tamamlanmadı.

Ancak bu ülkede, hukukun en temel ilkelerinden biri olan masumiyet karinesi çiğnendi ve topluma mal olmuş bir oyuncuyla ilgili haysiyet cellatlığına soyundu.

Hukuk ayrıca,  “Bir suçlu bir gün hapis yatacağına bin suçlu aramızda dolaşsın” der.

Peki biz ne yaptık?

Daha savcı  dava bile açmadan sıraya geçip, Bulut’u linç ettik.

Ve savcılık kararı çıktığından bu yana Bulut’u linç edenlerden tek birinin çıkıp da özür dilediğini görmedik, duymadık, okumadık!