Grahem Fuller’in ismini 90’larda sıkça duyardık.
ABD’nin Ortadoğu uzmanı olarak nam salmış Fuller’in meşhur tezine göre, aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerde ılımlı İslam desteklenmeliydi.
Fuller’in bu tezi, tarihte ‘Yeşil Kuşak’ olarak yerini almıştı.
Dün bizim gazetenin de manşetini süsleyen Fuller hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ soruşturması kapsamında yakalama emri çıkarılmış.
Haberi görünce 90’lı yıllardaki Fuller’in ılımlı İslam tezini hatırladım.
‘Ilımlı İslam’ kamuflajına sığınan Türkiye’deki öncü hareket FETÖ’den başkası değil.
FETÖ’nün tüm yolları ABD’ye, ABD’nin Türkiye ile ilgili tüm hain planları FETÖ’ye çıkıyor.
Var mı ötesi?
***
Şehir yaşamından sıkılan Çinli bir iş adamı, doğduğu köyde yaşamaya karar veriyor.
Amacı olabildiğince doğal bir hayat yaşamak ve herşeyi organik yapıp turizme açmak köyünü.
Bunun için köyünün topraklarında organik tarım yapar.
Barakadan evler inşa ettikten bir süre sonra da köye ziyaretçiler gelmeye başlar.
1 yılda bu köye gelen turist sayısı kaçtır biliyor musunuz?
1 milyon!
Çinli girişimci, basit bir kaç dokunuşla köyünü ihya etmiş.
İnsanların doğal yaşama olan susuzluğunu anlatan ibretlik bir hikayeden çıkarılacak çok ders var.
***
2016’daki dış ticaret açığımız 55 milyar dolar, turizm gelirimiz 22 milyar dolardı.
Bu şu demek: Dış ticaret açığımızın yaklaşık yarısını turizm gelirleriyle kapattık.
Türkiye’ye gelen turist sayısının 2017’de 31 milyonu bulacağı öngörülüyor.
Turizmdeki en çetin rakibimiz olan İspanya’ya gelen turist sayısı ise 79 milyon.
Bu şu demek:
İspanya’yı yakalarsak, dış ticaret açığımızın tamamını kapatmış olacağız.
Hesap bu kadar basit.
***
Uludağ Üniversitesi Görükle Kampusu Bursa girişinin sağ tarafından gerçekleştirilen yol çalışması sırasında Roma-Bizans dönemine ait antik mezarlar bulunmuş.
Ancak Uludağ Üniversitesi Rektörü Yusuf Ulcay ve yönetimi bu durumu Bursa Müze Müdürlüğü’ne bildirmemiş.
Ve maalesef tarihi eserler tahrip olmuş!
Hadise, BİMER’e yapılan şikayetle ortaya çıktıktan sonra Bursa İl Kültür Turizm Müdürlüğü, ‘sorumsuzlar’ hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
Bursa, bu kafalarlar mı kültür turizminde ilerleyecek?
***
Şubat 97’de 28 Şubat krizi.
Nisan 2007’de E-Muhtıra krizi.
Mart 2008’de AK Parti’ye kapatma davası.
2008 ile 2012 arası Balyoz ve Ergenekon başta olmak üzere kumpas davaları.
Mayıs 2013’te Gezi olayları.
Aralık 2013’te 17-25 Aralık FETÖ’nün yargısal darbe girişimi.
Kasım 2015’te FETÖ’cülerin Rus uçağını düşürmesi.
Temmuz 2015 FETÖ’nin başarısız darbe girişimi.
Aralık 2016’da Rus Büyükelçi suikastı.
Ekim 2017’de ABD’nin vize işlemlerini durdurması.
Terör saldırıları, canlı bombalar, katliamlar da cabası.
Ne çok badire atlatmışız.
Diyeceğim o ki Rıza Sarraf davası da geçer.
Enseyi karatmamak lazım.
***
İş yoğunluğumdan mıdır, gündemin baş döndürücülüğünden midir bilmiyorum ama son günlerdeki dalgınlığımdan dolayı önce cep telefonumu sonra da arabamın anahtarını kaybettim.
Üstelik kaybettiğim yedek anahtardı, çünkü aslını da kaybetmiştim yıllar önce.
Sağlık olsun deyip geçiyorum.
Ancak şu telefon kaybetmenin en zor tarafı dostlara laf anlatmak.
Telefon kaybolunca tüm numaralar gitttiği için arayan kişinin sesini de tanımazsam yandığımın resmidir.
Haliyle, “Beni neden sildin, bilmeden bir şey mi yaptın” diyor karşıdaki ses.
“Yahu yok, telefonumu kaybettim, rehberim gitti” diyorum ama inanmayıp kırılanlar da olmuyor değil.
Aha buraya yazıyorum, telefonumu kaybettim rehberim silindi.