Olay Gazetesi Bursa

Pazar çeşnisi

İstanbul`un göbeğinde uzun bir kuyruk…   200`ü aşkın insan… Ekmek kuyruğu değil, maaşlarını bankamatikten çekemeyen amcaların, dayıların, babaların emeklilik kuyruğu hiç değil. Telefon kuyruğu! IPhone 6 diye bir telefon çıkmış, yüzlerce insan, ürünün satılacağı mağazaya hücum etmiş. Üstelik, sabahın erken saaatlerinde, karga bile kahvaltısını yapmadan, o derece… Telefonun fiyatı yaklaşık 2 bin 500 liraymış. Ve 6 dakikada […]

İstanbul`un göbeğinde uzun bir kuyruk…

 

200`ü aşkın insan…

Ekmek kuyruğu değil, maaşlarını bankamatikten çekemeyen amcaların, dayıların, babaların emeklilik kuyruğu hiç değil.

Telefon kuyruğu!

IPhone 6 diye bir telefon çıkmış, yüzlerce insan, ürünün satılacağı mağazaya hücum etmiş.

Üstelik, sabahın erken saaatlerinde, karga bile kahvaltısını yapmadan, o derece…

Telefonun fiyatı yaklaşık 2 bin 500 liraymış.

Ve 6 dakikada satılmış onca telefon…

Bu durumda, yoksul bir millet olduğumuz palavra mı, yoksa `ayranı yok içmeye tahtırevanla gider telefon almaya` sözü, bizim için mi icat edilmiş?

***

Bursa`da taksi ve dolmuş ücretleri zamlanmış.

Yüzde 8 ile 10 arasında…

Minibüsler ve özel halk otobüslerine de zam yok mu?

Zammı onayladığımdan değil.

Belki, taksi, dolmuş ve trafiği olumsuz etkileyen bilumum araçlara talep azalır da Bursa bir nebze olsun nefes alır.

***

Günler önce Aydın Keleşoğlu ziyaretime gelmiş ve son eseri `Dünden Yarına Atatürk`ün Öngörüleri` isimli kitabı bırakmıştı.

Elimde başka kitaplar olduğu için fırsat bulamamıştım okumaya.

İlerleyen günlerde, başta Mustafa Mutlu olmak üzere, ulusal basının yazarlarından kitapla ilgili övgü dolu sözler okumuştum.

Evet kitap, Atatürk`ün öngörülerini, tek tek örnekleriyle anlatan değerli bir eser.

Atatürk`ün öngörüsü deyince akla Mazhar Müfit Kansu`ya anlattıkları gelir.

Ancak Atatürk`ün hayatında çok sayıda Kansu vardır.

Ve elbette hiç kimseye nasip olmayacak önseziye sahipmiş Ata.

Öyle olmasa, 57 yıla koca devrimleri sığdırabilir miydi?

***

Gazetecilere, sözlü tacizde bulunmak çok yaygın bir yöntemdir.

Arkadan konuşmayı, hakaret etmeyi saymıyorum bile.

Davalar, suç duyuruları ve tekzip talepleri de gırla gider.

Yeri gelmişken belirteyim, çekmecem; açılmış davalar, suç duyuruları ve tekzip evraklarıyla doldu taştı.

Çoğu lehime sonuçlandı, sonuçlanmaya devam ediyor.

Zamanı geldiğinde tek tek bu köşeden duyuracağım.

Meraklısına duyurulur…

***

İŞİD ile PKK`nın Suriye kanadı olan YPG güçleri arasında çatışma şiddetli bir şekilde sürüyor.

Dahası, çatışmalar Türkiye sınırına iyice yaklaştı.

Çatışma anları, televizyon ekranlarından çıplak gözle görülüyordu önceki gün.

Bu arada, bir yanda Suriye`den canlarını kurtarmak için Türkiye`ye girmek isteyenler var diğer yanda can dediklerini korumak adına Türkiye`den Suriye`ye gitmek isteyenler…  

Tabii, burası muz cumhuriyeti olmadığı için elini kolunu sallaya sallaya sınırları aşamıyorsunuz.

Ancak önceki gün güvenlik güçlerini aşan bir grup Suriye`ye geçmiş…

Hedef IŞİD`le çatışmak…

Ama kısa süre sonra dönmüşler.

Eee neden çatışmadın IŞID`le?

Çatışma bahane, sov şahane mi yoksa?

***

Yağmur demek, bereket demekti.

Bolluk ve  rahmet demekti.

Ya şimdi öyle mi?

Yağmur değil sel yağıyor gökten…

Yağış düşmeden elektronik posta kutumuza Valiliğin uyarısı düşüyor.

Ancak değişen yağışlar değil galiba, doğayı hoyratça kullanan bizleriz.

Doğada hiçbir olgu, tesadüflerle izah edilmiyor nitekim…