Yoğun gündem arasında hak ettiği yeri bulamadı belki ama Bursa’yı kültürel anlamda geleceğe taşıyacak, turizm değerini artıracak önemli gelişmeler oluyor.
Önce Bursa ipeği ve İznik çinisi, Unesco’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil oldu.
Ardından Bursa, 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edildi.
Cuma günü, işte bu gelişmelerle ilgili tanıtım toplantısı yaptı Büyükşehir Belediyesi.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan’ın katılımıyla…
Toplantıyı takip ettik, konuşmaları not ettik.
Ve toplantının perde arkasında güzel gelişmeler olduğunu duyduk.
***
Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan’ı, Beyoğlu Belediye başkanlığı döneminden tanıyoruz.
Tarihi Emek Sineması, O’nun döneminde restore edilmişti.
Kültür ve sanata yatkınlığıyla tanınan Demircan’ın Bursa programında 3 konu öne çıkmış.
Çini Mükemmelliyet Merkezi ve atölyelerle, İznik’in, çini üssü haline getirilmesi.
2022’de Korkut Ata Film Festivali’nin Bursa’da yapılması.
Türk Dünyası Kültür Başkenti’ne üye ülkelerin toplandığı Konsey’in 2022 Ocak ve Kasım ayında Bursa’da gerçekleştirilmesi.
Tüm bunların yanında Demircan, Tarihi Hanlar Bölgesi’ni yerinde inceledi.
Ayrıca toplantıdan sonra Atatürk Kongre Kültür Merkezi turu yapan Demircan, ilk kez gezdiği mekana hayran kalmış.
***
Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yaratıcı Şehirler Ağı toplantısında bir detay hayli dikkatimizi çekti.
Toplantının başında Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Daire Başkanı Abdülkerim Baştürk bir sunum yaptı.
Ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş konuştu.
Son olarak da Kültür ve Turizm Bakanı Ahmet Misbah Demircan kürsüye çıktı.
Ancak Vali Canbolat konuşmadı.
Canbolat orada değil miydi?
Oradaydı ancak konuşmadı.
Neden acaba?
***
Nilüfer Kent Tiyatrosu, yeni bir oyunla sezona devam ediyor.
Stef Smith’in yazdığı Nora: Bir Bebek Evi.
Son söyleyeceğimi ilk başta söyleyeyim:
Oyunu mutlaka izleyin, izlettirin.
Seyircileri iki yönde oturtan farklı sahne düzeni, ışık ve dekor, klasik bir tiyatro oyunun çok ötesinde.
***
Oyun, 1918, 1968 ve 2018’de yaşayan 3 kadının hikayesine ışık tutuyor.
Ancak yarım asır öncesi ve sonrası dönemlerde yaşayan kadınların kaderleri aynı.
Kuşaklar değişse de kadınlar eziliyor, şiddete ve tacize maruz kalıyor, toplumsal normların dayattığı ‘iyi eş’, ‘şefkatli anne’ rolleri nedeniyle özgürlükleri kısıtlanıyor.
Ancak oyunun sonunda prangalarını söküp atan ve özgürlüklere yelken açan kadının cesaretine tanık oluyorsunuz.
Diğerleri gibi bu oyundaki cesur sahneler de, kentin aydınlık yüzü Nilüfer’in özgürlük ikliminde kendisini ifade edebiliyor.
***
Nazım Hikmet Kültür Evi, benim için biraz da Piraye’dir.
Yaz aylarında daha çok tadı çıkar ama kışı da bir başkadır.
Mekanın müdavimleri sadece insanlar değil, sokak hayvanlarıdır aynı zamanda.
Birçok mekanda sokak hayvanlarından rahatsız olurlar ama Piraye’nin müşterileri o kadar medeni ve hoşgörülüdür ki can dostlar diledikleri gibi dolaşırlar.
Buram buram hayvan düşmanlığı kokan iddialar, haber diye servis edilirken Piraye gibi mekanları pamuklara sarmalıyız.
Bu kadar övgüden sonra mekanı biraz da eleştirmeye hakkım doğdu değil mi?
Servis, normal günlerde de yavaş ama mekanın tıka basa dolduğu etkinlik günlerinde iyice yavaşlıyor.
Yüksel Ağabey, paraya biraz kıy da hiç olmazsa etkinlik günlerinde personel sayısını çoğalt!
***
Ekonominin durumu ortada.
Biz de bu hafta bir ekonomist ile söyleştik.
Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz.
Efendim iyi pazarlar.