Olay Gazetesi Bursa

Pazar Çeşnisi

Şu sıralar, ‘erken seçim olur mu?’ sorusuna sıkça muhatap oluyoruz. Resmi görüşlere itibar edersek, erken seçimin söz konusu olmadığı sonucuna varırız. Ancak Türk siyasi yaşamı resmi görüşleri geçersiz kılan onlarca erken seçim kararıyla dolu. O halde, reel durum daha öngörülebilir. Anketler ve ekonominin içinde bulunduğu durum, mevcut iktidar için erken seçimin risk olduğunu gösteriyor. Ayrıca […]

Şu sıralar, ‘erken seçim olur mu?’ sorusuna sıkça muhatap oluyoruz.

Resmi görüşlere itibar edersek, erken seçimin söz konusu olmadığı sonucuna varırız.

Ancak Türk siyasi yaşamı resmi görüşleri geçersiz kılan onlarca erken seçim kararıyla dolu.

O halde, reel durum daha öngörülebilir.

Anketler ve ekonominin içinde bulunduğu durum, mevcut iktidar için erken seçimin risk olduğunu gösteriyor.

Ayrıca iktidarın mutfağında pişen yeni seçim kanunu Resmi Gazete’de yayınlandıktan en az 1 yıl sonra yürürlüğe giriyor.

Yani şahsi kanaatim, 2021 değil ama 2022’de seçim olabilir.

***

Ekonomide son yaşanalar malum…

Ancak iki farklı tablo görüyoruz.

Bir yanda eğlence mekanlarının ağzına kadar dolu olduğu, talep patlamasından dolayı sıfır kilometre araç bulunamadığı, akaryakıt fiyatlarına rağmen kent içi ve şehirlerarası yolların araç selini andırdığı müreffeh ülke tablosu…

Diğer yanda esnafın kirasını bile çıkaramadığı, kiralık ev sayısının her geçen gün arttığı, talep daralmasından dolayı konut satışlarının durma noktasına geldiği, piyasalarda muazzam bir nakit sıkıntısının yaşandığı yoksul ülke tablosu.

Acaba bu tablodan şu çıkarımı mı elde etmeliyiz:

Gelir dağılımındaki makas, git gide açılıyor ve krizler zengini daha zengin, fakiri daha çok fakirleştiriyor.

***

Pandeminin yarattığı olumsuz ekonomik tablo, bir tek Süper Lig’e uğramamış belli ki…

Şu kıyaslamaya bakar mısınız:

Süper lig kulüpleri 248 yeni futbolcuya imza attırarak, transferde Avrupa’nın lideri olmuş.

Öyle ki İtalya Serie A’da 212, Fransa Ligue 1’de 138, İspanya La Liga’da 121, İngiltere Premier Lig’de 113, Almanya Bundesliga’da ise sadece 97 transfer gerçekleşmiş.

Transferde birinciyiz ama kulüplerimiz daha ön elemeleri bile geçemediği için Avrupa kupaları mücadelelerinde son sıralardayız.

***

İsmet Karaca, Büyükşehir Belediyesi’ne BUDO indirimi nedeniyle teşekkür etti.

Tabii İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na teşekkür etmeyi ve kendilerinin de indirimde payı olduğunu söylemeyi ihmal etmeden.

Karaca, bu açıklamayı yazılı olarak da yapabilirdi.

Ancak yine o bildik görüntü…

Açıklama BUDO İskelesi’nin önünde yapılıyor.

Karaca’nın mesajı anlaşılmıştır sanırım:

CHP, sahaya indi.

***

Muhalafet eleştirilir mi?

Demokratik bir ortamda eleştirilir, eleştirilmeli.

Hele hele o muhalefet ki, 20 yılda girdiği tüm seçimleri kaybediyor ve ekonominin hiç bu bu kadar umut vermediği bir iklimde halka umut vermiyorsa.

Ancak iktidarın hiçbir olumsuzluğunu görmeyip, vur abalı misali muhalefete vurdukça vurmak da hakkaniyet ölçüleriyle bağdaşmıyor.

Böyle giderse ne olur biliyor musunuz?

Korkarım ki muhalefet yarın iktidara gelirse aynı yöntemi benimseyecek ve kendisinin pohpohlanması üzerine bir sistem inşa etmeye çalışacak.

***

Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saim Kılavuz, Pazartesi Söyleşileri’ne konuk oldu.

Neler mi konuştuk?

Uludağ Üniversitesi’nde rektörlerin Tıp Fakültesi’nden çıkma geleneği neden bozuldu?,

Üniversite-sanayi işbirliği ne durumda?

Online eğitimde sorunlar giderildi mi?

Online sınavda öğrenciler kopya çekti mi?

Wamtes ve kaplıca açılacak mı?

Üniversiteler arası sıralamada neden Uludağ Üniversitesi gerilerde?

Pandemiden olumsuz etkilenen Görükle’nin durumu ne olacak?

Diş Hekimliği Fakültesi’nin binası inşa edilecek mi?

Tüm bu soruların yanıtı yarın Olay gazetesi ve olay.com.tr’de.

***

Adam koca bir danayı kurban kesti, büyük bir ateş yaktı, kızına dedi ki:

Kızım, sevdiklerimizi ve komşularımızı çağır ve gelip bizimle oturup et yesinler.”

Kızı bağırdı: “ Evimizde yangın çıktı yetişin ahali Evimizdeki bu yangını söndürmemize yardım edin!

Birkaç dakika içinde bunu duyan bir grup insan yangın söndürmek için yardım etmeye koşup evlerine geldiler.

Diğer komşular akrabalar bu feryadı duymamış gibi davrandılar, feryada kulak tıkadılar.

Yardıma gelenler kurban etinden yiyip içtiler, karınlarını doyurdular giderken de ellerine birer parça et verildi.

Baba şaşkındı kızına döndü ve dedi ki:

Kızım gelen insanları tanımam, daha önce de hiç görmedim. Kızım, yangın var dedin bağırdın peki sevdiklerimiz, dostlarımız ve meslektaşlarımız nerede?”

Kızı gözleri dolu dolu dedi ki:

Evimizdeki yangını söndürmeye yardım etmeye gelmeyenler bizi yangına terkederler. Bizim dostumuz, arkadaşımız, akrabamız değillermiş demek ki. Komşu, dost, akraba olmayı, cömertliği ve misafirperverliği hak edenler bunlarmış demek ki baba”

Kıssadan hisse: Bir felaket anında kim yanınızda değilse, ona dost, kardeş, akraba demeyin. Çünkü bunlar, sizin yüzünüze gülen nezaketinizi, cömertliğinizi hak etmeyenlerdir.

Efendim, gerçek dost, komşu ve akrabalarınızın yaşamınızda eksik olmaması dileğiyle iyi pazarlar.