Türk Dil Kurumu‘nda, “alışverişte çok kar amacı güden“, “Mesleğini sadece kazanç için kullanan kimseler” gibi ifadelerle tanımlanır.
Tartuffe…
Fransızca bir sözcük.
Din tüccarı anlamındadır.
Fransız oyun yazarı ve oyuncu Mollier’in 17’inci yüzyılda yazdığı, dönemin kilise baskısını, dinin toplum üzerindeki egemenliğini eleştirel bir dille anlatan oyunu La Tartuffe’nden uyarlanan Bezirgan, cumartesi akşamı Bursa’da seyircisiyle buluştu.
Alevli Günler’den tanıdığımız Erkan Can ve Cem Davran yine başrolde.
Ancak, Mollier‘in La Tartufe isimli oyununun senaryosuna tam olarak sadık kalınmamış.
Nitekim oyunun sonları, günümüz Türkiye‘sine uyarlanmış.
Ada Organizasyon’un getirdiği, İstanbul Halk Tiyatrosu oyuncularının sahnelediği oyunda, dini kullanan bir bezirganın, ailenin başına ördüğü çorapların, sonunda o ailenin mahvına yol açması anlatılıyor.
Bezirgan isimli karekter, dini kullanıyor.
Aslında dinle, maneviyatla, ibadetle, kutsal kitapla hiç ilgisi yoktur.
Kutsalları kullanarak önce cebini doldurmayı, ardından ailenin küçük kızına sahip olmayı ve nihayetinde ailenin tüm maddi varlıklarını ele geçirip, asıl hedefi olan iktidarı ele geçirmeye çalışır Bezirgan.
İşte, senaryonun mantığını değiştirmeden günümüze uyarlanan bölümü tam da burasıdır.
Oyunun sonlarına doğru gelişen olaylar, Türkiye‘nin son yıllarda yaşadıklarına ayna tutuyor.
Emniyet’te, yargıda, kamu kurumlarında, eğitimde ve hayatın her alanında örgütlenen ‘paralel bezirganlar‘, iktidar imkanlarından da yararlanarak, az kalsın ülkenin mahvına neden oluyorlardı.
Türkiye‘nin son 10 yılda yaşadıkları, izleyicinin gözlerinden bir film şeridi gibi geçti bu oyun sayesinde.
Alkışlar, seyir zevki yüksek, hikayesi ibretlik, usta oyuncuların sahnelendiği Bezirgan’a.
TRT’ye tahliye yazısı
TRT, yıllar önce Bursa’nın en güzel, en nadide, en tarihi mekanlarından biri olan Sur Üstü Konağı‘nı tahsis etmşti.
Sanki Bursa’da başka bir mekan yokmuş gibi, temsilcilik olarak kullandılar uzun yıllar.
Osmangazi Belediyesi iyi niyetli düşünerek, Bursa‘yla ilgili haberlerine belki daha çok yer verirler diye bu mekanı TRT’ye tahsis etmişti.
Peki TRT, Bursa haberlerine hakkıyla yer verdi mi?
Bursaspor’un Avrupa maçlarını yayınlamaya bile ayak dirediklerini hatırlıyorum.
Neticede, Osmangazi Belediyesi‘nin Sur Üstü Konağı‘nı tahliye etmeleri için TRT’ye yazı gönderdiğini, MHP Grup Sözcüsü Cemil Aydın’a verdikleri yanıttan anlıyoruz.
Kuşkusuz bu karar, Bursa‘nın hayrına…
Kemer taksaydı ölmezdi!
Kanında dolaşan alkolle İstanbul caddelerinde seyrederken, lüks otomobiliyle son sürat bir polisi biçen Rüzgar Çetin‘in ilk vukuatı değilmiş.
Daha önce de çok sayıda trafik ihlali yapmış beyefendi.
Rüzgar Çetin‘in bir polisi şehit etmesi elbette önemli.
Bir dünyayı yok etmesi, bir kadını dul, 2 evladı yetim bırakması kuşkusuz felaket.
21 kez trafik cezası yedikten sonra, elini kolunu sallaya sallaya, futursuzca bir polisi şehit etmesi de ibretlik.
Kazadan sonra, alkol ölçüm cihazına üflemekten kaçınıp, o halde bile yiyeceği cezayı indirme derdine düşmek de tek kelimeyle insanlık dışı.
Ancak, en yaralayıcı olan, Rüzgar Çetin‘in avukatının, “Polis, kemer taksaydı, ölmezdi” sözleri oldu.
Evet savunma hakkı kutsaldır.
Ancak savunma hakkının kutsallığı, müvekkilini korumak adına zırvalamayı gerektirmiyor.