Ülkemizde ve dünyada salgın sürerken, Bursa Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Hüseyin Bolten, Tek Sağlık sistemini önerdi: “Tek Sağlık kavramının yerleşmesini, kanunda yer bulmasını istiyoruz. Zira daha önce yaşanan SARS, MERS gibi COVİD de bir corona virüstür ve corona virüslerle en çok veteriner hekimler çalışır. Bir an önce bu tip durumlar için sağlık ve üretim politikaları oluşturulmalı ve bu politikalara Tek Sağlık çatısı altında yön verilmelidir.”
Bolten, Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamına veteriner hekimlerin alınmamasını da eleştirerek, “Bu yasadan sadece birkaç gün sonra, iki kamu çalışanı meslektaşımız şiddete uğradı. Biri çalıştığı kurumda tehdit edildi, diğeri aşılama için gittiği köyde darp edildi. Veteriner hekimin şiddet mağduru olarak görülmesi için ölmesi gerekmesin diyoruz” dedi.
“VETERİNER DEĞİL VETERİNER HEKİMİZ
Meslektaşlarınız kendilerine veteriner denmesinden pek hoşlanmıyor. Veteriner hekim denilmesini istiyorlar. Bununla başlayalım. Neden veteriner hekim?
Mesleğimizin ”veteriner” tanımı hoşlanıp hoşlanmamız ile ilgili değil, meslek tanımı ile ilgili. Diploma tanımı ”veteriner hekim”dir, ”hayvan hastalığı ile ilgili eğitim almış kişi”yi tanımlar.
“VİRÜS HAYVANDAN BULAŞMAZ”
Salgın sürecinin başında virüsün sokak hayvanlarından yayıldığına dair bir görüş ortaya kondu. Virüs, hayvandan bulaşır mı?
Tüm bu süreç boyunca hayvanlardan insana COVİD-19 bulaştığına dair bilimsel bir çalışma yoktur. Bu soru, zaman zaman hala gündeme gelmektedir, ancak tüm dünyada veteriner hekimlikle ilgili otoriteler böyle bir bulaşma olduğuna dair bir veri belirlememiştir.
“PETSHOPTAN HAYVAN ALMAK SAĞLIKLI DEĞİL”
Yine bu süreçte, gerek sokağa çıkma yasağından muaf olmak, gerekse de evde can sıkıntısını gidermek için, insanlar evcil hayvan sahiplendiler. Ancak hayvanlar sokaktan veya barınaktan sahiplenilmedi, petshoplardan satın alındı. Petshoplardan hayvan satın alınmasıyla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Elimizde petshoplardan satın almanın, barınaktan sahiplenmekten daha fazla olduğuna dair bir veri yok. Petshoptan evcil hayvan satın almak, genel olarak sağlıklı bulduğumuz bir durum değil zaten. Bu konuyu sadece pandemi süreci özelinde değerlendirmek eksik olur. Aynı zamanda, insanların sokağa çıkma yasağından muaf olmaktan ziyade, evde yalnızlıklarına ortak etmek için evcil hayvan sahiplendiklerini düşünmek isteriz.
Karantina günlerinde evcil hayvan satın alanların, sıkılıp sokağa bıraktıklarını duyuyoruz. Bu durum, hayvanların psikolojisini nasıl etkiliyor?
Elbette çok kötü etkiliyor. Çünkü hayvanlar da insanlardaki birçok duyguya sahip. Bağlandığı ve alıştığı ortamdan uzaklaşmak onları depresyona, hatta ölüme kadar uzanabilen bir sürece sürüklüyor.
Gelişmiş ülkelerde sokaklarda hayvanlarına rastlanmıyor. Evcil hayvanların birçoğu ya modern barınaklarda, ya da evlerde yaşıyorlar. Bizde son yıllarda hayvanseverlik duygusu artmış olsa da toplumsal bir bilincin oluştuğunu düşünüyor musunuz?
Gelişmiş ülkelerde, birçok yöntemle sokaklarda hayvan yaşamasının önüne geçildi. Yasalarla da korunuyor süreç. Ülkemiz henüz ne hukuki boyutta ne de toplumsal boyutta bu düzeyde değil maalesef.
“HAYVAN HAKLARINDA DUYARSISIZ”
Yeni Hayvan Hakları Yasası, 2 yıldır Meclis’e gelmedi. Bu yasa sizce neden Meclis’e gelmiyor?
Yasanın iki yıldır Meclis’e gelmemesi aslında bizim toplumsal olarak duyarsızlığımızı ortaya koyuyor. Zira hayvanlar haklarını savunabilecek durumda değil. Bunu onların yerine insanların yapması gerekiyor, eğer hala yapılmıyorsa, bu duyarsızlığı gösterir.
Veteriner hekimler olarak yeni yasayla ilgili beklentileriniz nelerdir?
Hayvan Hakları yasasından en önemli beklenti hayvana şiddetin suç sayılması elbette ve aynı zamanda cezaların arttırılması. İnsan davranışları ile ilgili bilimler, insana zarar vermenin ilk basamağının hayvana zarar vermek olduğunu açıkça belirtiyor. Bunun dışında yaban hayatı, hayvan refahı ve veteriner hekimlik uygulamaları ile ilgili de beklentilerimiz var elbette.
Hayvan cinayetleri ve hayvana şiddetin önlenmesi için önerileriniz nelerdir?
Yasalar çıkmadan bu tip davranışların önüne geçmek mümkün değil gibi görünüyor. Önce hayvana şiddet suç sayılacak, sonra da cezalar arttırılacak. Ayrıca belki de bu tip davranışlar sergileyenlerin davranış terapisi de alması gerekir.
Gündemde bir de faytonlar var. Fayton hizmetinin hayvan haklarına aykırı olduğu savunuluyor. Siz ne dersiniz?
Bir çok ülkede geleneksel olarak faytonlar kullanılıyor, hatta atlı güvenlik birimleri de var. Buralarda hayvanların çalışma saatleri, beslenme ve sağlık hizmetleri gözetiliyor, hayvan refahı konusunda yasalar var. Biz de mesela Adalar’da olduğu gibi geleneksel faytonların olmasını isteriz aslında, atların egzersizi, çocukların hayvanlarla hayvanat bahçesi dışında iletişimi açısından olabilir. Ancak, toplumsal bilincin olmaması ve hayvan refahının kanunlarla desteklenmmesi de bu şartlarda fayton konusuna karşı çıkmamıza zemin hazırlıyor. Aslında sadece faytonlar için değil, gıda değeri olduğu için yetiştirilen, arkadaş olarak sahiplenilen, ticari değeri olan bir çok hayvan için hayvan refahının gözetilmediğini görüyor ve hem insan hem de veteriner hekimler olarak üzülüyor, düzeltilmesi için her şartta savaş veriyoruz.
“SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI’NDA NEDEN YOKUZ”
Biraz da mesleğinizin sorunlarından konuşmak isterim. Veteriner hekimlerin belli başlı sorunları nelerdir?
Veteriner hekimlerin gelir düzeyi nedir?
Veteriner hekimler farklı alanlarda çalışırlar ve çalıştığı alana göre kazancı değişir.
“TEK SAĞLIK SİSTEMİNE GEÇİLMELİ”
Son olarak eklemek istediğiniz bir mesajınız var mı?
COVİD-19 pandemisi nedeniyle, ülkemiz de, tüm dünya gibi zor günler geçiriyor. Her şeyden önce bu süreci sağlıkla geçirmeyi diliyoruz. Ve bu sürecin sonunda özellikle Tek Sağlık kavramının yerleşmesini, kanunda yer bulmasını istiyoruz. Zira daha önce yaşanan SARS, MERS gibi COVİD de bir corona virüstür ve corona virüslerle en çok veteriner hekimler çalışır. Nitekim, ülkemize ait virüs türünün izolasyonu da, yine veteriner hekim virolog iki hocamız tarafından olmuştur. Beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarımızın değişmesi, seyahat özgürlüğü nedeniyle zoonozlar yani hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar bundan sonra da yaşamımızda olabilir. Bir an önce bu tip durumlar için sağlık ve üretim politikaları oluşturulmalı ve bu politikalara Tek Sağlık çatısı altında yön verilmelidir.