CHP Nilüfer İlçe Başkanı Mehmet Turan Tansal, önceki gün yaptığı basın açıklamasıyla değişim taleplerini kamuyouna ilan etti.
Ancak Tansal’ın açıklamasından çok, basın toplantısında verdiği fotoğraf konuşuldu.
Nitekim Tansal’ın yanında Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in ekibi saf tutmuştu.
Mesela Bozbey’in yardımcıları Turgay Erdem ve Adil Kayaoğlu…
Erdem ve Kayaoğlu kurultay delegeleri bile değilken, siyasi bir toplantıda fotoğraf vermekten geri durmamışlardı.
Bozbey’in İnce ile olan yakın dostluğu bilindiği için de, “Bozbey, İnce’ye üstü kapalı destek veriyor” iddiaları konuşuluyor partide.
Peki Bozbey bu iddiaya ne diyor?
Bozbey’e partide konuşulanları hatırlattım.
Kesin bir dille yalanladı iddiayı.
“Ben kimseye baskı yapmadım, kimseye git de demedim, gitme de demedim. Herkes özgürdür. O arkadaşları yönlendirmem hem şık olmazdı hem de her zaman savunduğum demokrasi, hak ve özgürlükler gibi değerlerle ters düşerdi. Yani kendimle çelişirdim. Arkadaşlar kendi iradeleriyle gitmişler.”
Yani Bozbey, kurultay tartışmalarında taraf değil mi?
“Hayır” dedi Bozbey ve şunları ekledi:
“Ben bu işlerle ilgilenmiyor, önümüzdeki yerel seçimlere bakıyor, Bursa’nın durumunu inceliyorum. Kurultay, siyasetçilerin bileceği bir iştir. Bu işi, kurultay delegeleri, il ve ilçe başkanları çözmeli. Belediye başkanı olarak benim siyasete müdahale etmem doğru değil. Belediye başkanlarının ne işi var siyasetle?”
Ancak Bozbey’e, geçmiş yıllarda Mustafa Sarıgül ile Deniz Baykal’ın aday olduğu kurultayda Sarıgül lehine açıkça taraf olduğunu ayrıca CHP’nin il ve ilçe kongrelerinde de tarafsız kalmadığını hatırlattım.
Yani Bozbey’in söyledikleriyle yaptıkları arasında çelişki yok muydu?
Şu gerekçeyi öne sürdü:
“Mustafa Sarıgül hadisesi farklı. O kurultayda taraf olmaya mecbur kaldım. Ancak bunun dışında yıllardır kurultaylardaki tavrım nettir. İl ve ilçe kongrelerinde ise taraf olmadım ve tek bir kişiyi bile aramadım. Sadece beni arayıp fikrimi soranlara, düşüncemi söyledim. Yakın arkadaşlarım bile, diğer adaya oy verdiler, saygı duydum.”
Bozbey son olarak, kurultay sürecini, basından takip ettiğini ve sürece müdahil olmadığını ekledi.
Aman dikkat
Hayret ki ne hayret…
Telefon dolandırıcıları sonunda Hurşit Paşa’yı da (Tolun) dolandırmışlar!
Kendilerini polis olarak tanıtan dolandırıcılar, kurbanlarını hep aynı senaryoyla kandırıyorlar:
“FETÖ, adınıza kayıtlı sabit hat üzerinden yurtdışına para transferi yapmış, bu nedenle bankadaki paranız bloke edildi. Blokeyi kısa sürede kaldıracağız. Güven timinden bir arkadaş gelecek, parayı çekip ona verin. Ardından biz operasyon başlatacağız.”
Bu diyalog telefonda gerçekleşiyor.
Tabii konu FETÖ gibi çok hassas bir konu olduğu için, kurbanlar karşıdaki sesin dolandırıcılık şebekesinin elemanlarından olduğunu anlayamıyor.
Bugüne kadar sayısız kurban, bu dolandırıcıların ağına düştü.
Üstelik içlerinde Hurşit Tolun gibi başka tanınmış isimler de var:
Mesela Prof. Dr. Canan Karatay tam 60 bin lirasını kaptırdı.
Ünlü ceza hukukçusu Erdener Yurtcan kendisini başsavcı olarak tanıtan kişilere 4,5 milyon lirasını kaptırdı!
Prof. Esin Cantez ve yazar Adalet Ağaoğlunun eşi Halim Ağaoğlu da yüklü miktarda para kaptıran ünlüler arasında.
Sanatçı Ümit Sayın, öğretim görevlileri Doç. Dr. Gülgün Kayakutu ile Dr. Naki Erdemir de diğer tanınmış isimler.
Yani; profesörü, generali, sanatçısı, diyetisyeni de düşüyor bu tuzağa, ilkokul mezunu, işçisi, memuru da dolandırıcıların ağına takılabiliyor.
Beni de aramışlardı bu adamlardan birileri.
Kendisini komiser yardımcısı olarak tanıtan dolandırıcı, son derece otoriter bir ses tonu ve sert bir üslupla güya benim tehdit altında olduğumu söyleyerek sözlerine başladı.
Arka fondan da telsiz sesi geliyordu.
“Sen polissen ben de cumhurbaşkanıyım” deyince şaşırdı tabii adam.
Telefonu suratına kapattım daha fazla dinlemeden.
Ancak çok kısa süreliğine de olsa tereddütte kalmadım desem yalan olur.
Çünkü adamlar tüm pskolojik silahlarını çekip, kurbanlarının üzerlerine doğrultuyorlar.
Yani, söyleyeceğim şu:
Dolandırıcılar sizin de kapınızı çalabilir. Aman dikkat edin.
Yetkililere duyurulur
Bir okuyucum önemli bir konuya değinmiş.
Aynen paylaşıyorum:
“Bugünkü köşenizi yine dikkatlice okudum. Çok önemli bir konuya temas etmişsiniz. Yazınız vesilesiyle ben de ne zamandır aklımda olan bir konuyu size aktarıyorum. Yaklaşık 5 yıl önce yer teslimi yapılan Gemlik Mudanya Yeni Sahil Yolu hakkında bilginiz vardır diye düşünüyorum.
Bu yolun rotası ve çevreye verdiği zarar hala tartışmalıyken ve doğa bu kadar tahrip edilmişken, hiç olmazsa yol bitmiş olsaydı da vatandaş faydalansaydı. Belki yetkililer bu işi hatırlar ve vatandaşlar tarafından takip edildiğini öğrenirler. Ardından da inşallah yolu tamamlarlar.”