Haftanın 1 günü pazar olarak hizmet veren alan, 6 gün atıl durumda.
İşte o alana 3 katlı sosyal yaşam merkezi yapılacak.
Yaklaşık 50 milyon liraya mal olması öngörülen sosyal yaşam merkezinin bodrum katında otopark, birinci katında haftanın 1 günü kapalı pazar, haftanın 6 günü otopark, 2. ve 3. katlarında da, kafe, restoran, fast food gibi alışveriş ve eğlence mekanları hizmet verecek.
Yani, gelişen ve nüfusu artan bir bölge burası.
Özellikle otopark, bölgede ciddi bir ihtiyaç olacak.
Projenin görsellerini görünce AVM’ye benzettim.
Ancak ben AVM deyince Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “AVM değil sosyal yaşam merkezi” diyerek itiraz etti.
Varsın sosyal yaşam merkezi olsun.
Zaten isminin ne önemi var.
Önemli olan işlevi değil mi?
Belediyenin kasasından para çıkmayacak ve ‘kat karşılığı’ yöntemiyle inşa edilecek.
Nilüfer Belediyesi, otopark ve pazar alanına sahip olacak, geri kalan bölümlerin, yapıyı inşa edecek müteahhite bırakılması planlanıyor.
Ayrıca muhtarlık da bu binaya taşınacak.
Başkan Erdem, yakın zamanda ihaleye çıkacaklarını ve en kısa zamanda sosyal yaşam merkezini bitirmek istediklerini söyledi.
Efendim gelişme bu.
Nilüfer’e ve Bursa’ya hayırlı olsun.
Yap-işlet-devret modelinden vazgeçiliyor
Nilüfer’de kat karşılığı yapılacak, ilçenin en büyük sosyal yaşam merkezi ile 5 bin 242 metrekaresi kapalı, bin 646 metrekaresi açık olmak üzere toplamda 6 bin 883 metrekare pazar alanı yaratılacak.
Kapalı çarşı alanının büyüklüğü ise 5 bin 241 metre.
2 katlı çarşıda 16 dükkan inşa edilecek.
Nilüfer Belediyesi, geçmiş yıllarda bu tür yatırımları yap-işlet-devret modeliyle hayata geçiriyordu.
Bu projeyle, kat karşılığı model hayata geçecek.
2 logo arasındaki benzerlik
Solda gördüğünüz parti logosunun ortasında yuvarlak mavi bir nazar boncuğu, sağda gördüğünüz şirket logosunun ortasında yuvarlak kırmızı bir işaret var.
Solda gördüğünüz parti logosunda 7 koyu mavi işaret var, sağda gördüğünüz şirket logosunda 8 açık mavi işaret var.
Yani iki logo arasında, sadece ve sadece nüanslar var.
Şimdi bu iki logoyu gören herkes en iyimser ifadeyle ‘alıntı’ olduğunu düşündü.
Dün Muharrem İnce, “7 spiral, 7 bölgeyi temsil ediyor. Aynı mavinin altında 7 coğrafi bölgenin birbirine sarılmış insan figürü. Neden rengimiz mavi? İlhamımızı bir çift mavi gözün ışıltısından alıyoruz. Onun için rengimiz mavi. Mavi, baş harfi M. Memleket. İkinci harf A. Adalet, sonra işsizse iş. Orada bir döngü var o da, dönüşümü anlatıyor. Türkiye’yi değiştireceğiz. 3D’yi öneriyoruz. Dürüst, denetlenebilir, dijital devlet. Nazar boncuğu var ortada, kötülükleri def eden göz. Hoşgörü gözü. Birliktelik gözü. Bilgelik gözü. Gönül Gözü. Bu toprağımıza, bayrağımıza, ocağımıza, bereketimize sahip çıkmak için buradayız. Gelenekten geleceğe mavi Türkiye’yi yücelteceğiz. Onların logosu da yuvarlak, insa kafasını kare mi çizeceğiz ya” diyerek, çalıntı iddialarına yanıt verdi.
Ancak algılar çoğu zaman gerçeğin önüne geçiyor.
Memleket Partisi, ittifakın içinde mi değil mi?
“Bir yanda Cumhur İttifakı bir yanda Millet İttifakı. Biz diyeceğiz ki ne Cumhur ne Millet, tek yol memleket. Atatürkçü, Cumhuriyetçi demokrat bir parti olacağız.”
İyi ama aynı Muharrem İnce, partisinin iktidar tarafından desteklendiği iddialarına, “Millet İttifakı’nın içindeysem bırakın burada ayrı bir umut olsun” dememiş miydi?
Hastanede su sorunu
Bir arkadaşım anlattı, bayramda hasta amcasını ziyaret etmek için Mudanya Devlet Hastanesi’ne gidiyor ve su almak için hastane kantinine iniyor.
Görevlilere soruyor, sebil var mı diye.
Olumsuz yanıt alıyor.
Kantin kapalı, sebil yok.
Arkadaş çaresiz, Mudanya’ya gitmek zorunda kalıyor su almak için.
Sorum şu:
Bursa’nın en büyük devlet hastanelerinden birinde neden su bulunmaz?