Olay Gazetesi Bursa

Nerde o eski günler nerde o eski bayramlar

Mahallemizin boş arsasında, taşlardan direk yapıp tek kale maç oynadığımız, iç çamaşırlarımıza kadar terleyip, annemizin akşam ezanından önce evde olmamızı sıkı sıkı tembihlediği günler mazide kaldı. *** Anne ve babamızın ellerini öptükten sonra aldığımız kağıt 5 bin liralık harçlıklarla dünyaların bizim olduğu günler de yok artık. *** Cilli oyunu nedir bilir misiniz? Toprak arsalarda, yan […]

Mahallemizin boş arsasında, taşlardan direk yapıp tek kale maç oynadığımız, iç çamaşırlarımıza kadar terleyip, annemizin akşam ezanından önce evde olmamızı sıkı sıkı tembihlediği günler mazide kaldı.

***

Anne ve babamızın ellerini öptükten sonra aldığımız kağıt 5 bin liralık harçlıklarla dünyaların bizim olduğu günler de yok artık.

***

Cilli oyunu nedir bilir misiniz?

Toprak arsalarda, yan yana dizilmiş envai çeşit renkteki küçük yuvarlak ama illa ki estetik cam bilyeleri, baş parmağımızla vurduğumuz fiskelerle dağıttığımız günlerden, kazandığımız cillileri bir servet kazanmışcasına, savaş ganimeti misali şeffaf torbalarda biriktirmemizin üzerinden yıllar geçti.

***

Ne mahallemizin orta yerinde kurulan panayır salıncakları kaldı ne atlı karıncalar…

En son yediğimiz elma şekerinin üzerinden çeyrek asır geçti.

***

Yatağımızın altına bayramlıklarımızı sakladığımız, heyecandan  gözümüze uyku girmediği arife gecelerinin yerini, hayat mücadelesinden bitap düşmüş bedenimizin deliksiz uykuya daldığı arife geceleri aldı.

***

Bayram bizim için; el öpme, akraba ziyareti, kolalı mendil, çatapat, pamuk helva, kağıt helva demekti bir zamanlar.

***

Bayram, tebrik kartı demekti…

WhatsApp mesajlarıyla geçiştirilmeyecek, maille kutlanmayacak kadar özel günlerdi.

***

Züğür Ağa’yı hatırlar mısınız?

Muhsin Bey’i, ya da Banke Bilo’yu ve Köyden İndim Şehire’yi?

Hababım Sınıfı, Sakar Şakir’i izlemeyeniniz var mı?

Bin defa da seyretsek, her sahnesini ezberlemiş olsak da, her defasında çekirdek çıtlayarak ekran karşısına geçer, şen olan evimiz daha da şenlenirdi.

***

Seçimler bile güzeldi o yıllarda…

Henüz özel kanalların olmadığı TRT’li yılllarda, liderlerin geniş yuvarlak masa etrafında oturdukları açık oturum programları hayal meyal zihnimizin bir köşesinde duruyor hala…

Ne hakaret vardı, ne tehdit ne de parmak sallama.

Çocuk akılımızla bile, seçimlerin demokrasiye giden bir araç olduğunu, sandığın sadece millet iradesini yansıttığını algılıyorduk.

***

Heyhat, öyle bir geçti ki zaman…

Bize her bayramdan geriye  sadece hatıralar kaldı.

Bir de “Nerde o eski günler, nerde o eski bayramlar” diyerek iç geçirmeler…

***

Efendim, eski günlerin anısına Ramazan Bayramı’nız kutlu olsun.