Olay Gazetesi Bursa

Neden?

Katliam çok taze… Henüz, kurbanların cansız bedenleri soğumadı, yüzlerce kilometre öteden üzerimize sinen kan ve barut kokusu geçmedi, Ankara semalarına yükselen karabulutlar dağılmadı. Ölü sayısı da belli değildi. Sabah saatlerinde 30 ölü, 126 yaralı diyordu ajanslar ve televizyonların alt yazıları, korkunç gerçeği yüzümüze çarparcasına. Sonra ölü sayısının 100’e yaklaştığını öğrendik. ‘Katliamı kim gerçekleştirdi?‘, ‘taşeronlar kimlerdi?‘, […]

Katliam çok taze…

Henüz, kurbanların cansız bedenleri soğumadı, yüzlerce kilometre öteden üzerimize sinen kan ve barut kokusu geçmedi, Ankara semalarına yükselen karabulutlar dağılmadı.

Ölü sayısı da belli değildi.

Sabah saatlerinde 30 ölü, 126 yaralı diyordu ajanslar ve televizyonların alt yazıları, korkunç gerçeği yüzümüze çarparcasına.

Sonra ölü sayısının 100’e yaklaştığını öğrendik.

Katliamı kim gerçekleştirdi?‘, ‘taşeronlar kimlerdi?‘, ‘saldırı kimin işine yarar?‘, ‘yaklaşan seçimlere yönelik bir mesaj mı veriliyor?‘ gibi sorular için çok erken.

Belki de hiç öğrenemeyeceğiz bu soruların yanıtlarını.

Tıpkı geçmiştekiler gibi…

Ancak, ölümün dehşet yüzü, annelerin gözyaşları, kurban yakınlarının feryatları ve katliam alanından yükselen çığlıklar karşısında, bunları sorgulamak da insanın içinden gelmiyor.

Eskiden Ortadoğu ülkelerinden patlama sesleri yükselir, canlı bomba haberleri uluslararası ajanslar tarafından servis edilir, 2 haneli ölü sayısı televizyon kanallarının ara bültenlerinde rutin bir habermiş gibi sunulurdu.

Galiba biz de bu ülkelerin kategorisine girme yolunda hızla ilerliyoruz.

Hiç düşündünüz mü, neden bir Kuzey Avrupa ülkesinde intihar bombaları patlamaz, Orta Avrupa‘da katliam haberlerine rastlanmaz, ABD‘de terörün esamesi okunmaz?

Ortadoğulular hergün yeni bir katliam haberine uyanırken, Ortadoğu’nun göbeğindeki İsrail’de anneler neden ağlamaz?

İslam adına savaştığını söyleyen silahlı örgütler neden Müslüman kanı akıtır, hedefinde İslam devleti kurmak olan IŞİD, neden İslam ülkelerinde katliamlar yapar?

Neden Vatikan‘dan yüzlerce kişinin öldüğü kaza haberleri gelmez de, Kabe‘yi tavaf eden, Mekke’de şeytan taşlayan binlerce Müslüman can verir mütemadiyen?

Neden mezhep gerginlikleri hep Müslüman ülkelerinde yaşanır da Katoliklerle Protestanların, Ortadokslarla Katoliklerin birbirlerine girdiklerini görmeyiz?

Etnik farklılıklardan kaynaklanan iç savaşlar neden Ortadoğu ülkelerinde hüküm sürer?

Bir Avrupalının burnu kanadığında batı dünyası ayağa kalkar da, Ortadoğu’da kan gövdeyi götürdüğünde neden Avrupalı liderler bir taziye mesajıyla geçiştirir?

Batılı gazeteciler neden faili meçhul cinayet haberlerine imza atmazlar?

Bu soruların yanıtını sorgulamadan, galiba katliamlar alın yazımız olmaktan çıkmayacak.

 

Yeşil Artvin’e dokunmayın…

 

Artvin‘e hiç yolum düşmedi.

Ancak, Karadeniz’in yeşilinden nasibini almış, doğal güzelikleri dillerden düşmeyen şirin bir kent olduğunu bilirim.

Son günlerde Artvin‘de çetin bir çevre mücadelesi veriliyor.

Nitekim Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesindeki maden sahasında, altın, gümüş ve bakır aranacak.

100 binlerce Artvinlinin yaşadığı Bursa‘da da, Karadeniz ilindeki maden arayışına karşı mücadele yürütülüyor.

Dün gazetede konuğumuz olan Artvin Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Resul Yiğit ve yönetim kurulu üyelerine, bu konuyu sordum.

Resul Yiğit, maden sahasının dağlık bir bölge olduğunu hatırlattı, siyanürle maden aramasının bölgenin topografyasını ve iklimini bozacağını öne sürdü.

Bakalım, itiraz seslerinin Artvin sınırlarını aştığı mücadelenin galibi kim olacak?

Çevreciler mi yoksa maden şirketi mi?

 

Esnafa geçmiş olsun

 

Pıtrak misali çoğalan AVM‘lere karşı dimdik ayakta duruyorlardı.

Tarihi mirasın son temsilcileri, ahilik geleneğinin izleriydiler.

Gün geçtikçe yoksullaşan ancak binbir zorlukla açtıkları kepenklerini kapatmayan, kendi yağında kavrulan Bursa‘nın esnafıydı onlar.

Önceki gün dükkanları kül oldu.

En kısa zamanda ayağa kalkmaları, hayırlı alışverişlerine başlamaları temennisiyle, Kapalıçarşı esnafına büyük geçmiş olsun.