Olay Gazetesi Bursa

Muradiye Devlet Hastanesi’nin son demleri…

Bursa gibi bir deprem kentinde, 10 binlerce kişinin girip, çıktığı, saatlerce mesai harcadığı, eğitim gördüğü okulların, hastanelerin ve kamu binalarının bazılarının çürük olduğunu defalarca yazdık. Kentteki kamu binalarının yarıdan fazlasının çürük olduğunu belgeleyen AFAD‘ın raporunu yazdığımızda, Cemaat‘e yakın dönemin Valisi Şahabettin Harput, kıyameti koparmış ancak ertesi gün raporu yayınlayınca susmak zorunda kalmıştı. Oysa, söz konusu rapor devletin bir kurumunun raporuydu. Hem bir kamu görevlisinin öncelikli […]

Bursa gibi bir deprem kentinde, 10 binlerce kişinin girip, çıktığı, saatlerce mesai harcadığı, eğitim gördüğü okulların, hastanelerin ve kamu binalarının bazılarının çürük olduğunu defalarca yazdık.

Kentteki kamu binalarının yarıdan fazlasının çürük olduğunu belgeleyen AFAD‘ın raporunu yazdığımızda, Cemaat‘e yakın dönemin Valisi Şahabettin Harput, kıyameti koparmış ancak ertesi gün raporu yayınlayınca susmak zorunda kalmıştı.

Oysa, söz konusu rapor devletin bir kurumunun raporuydu.

Hem bir kamu görevlisinin öncelikli görevi, halkının can güvenliğini sağlamak değil midir?

Maazallah şiddetli bir depremde yaraların sarılacağı hastanelerin yıkılmasını, öğrencilerin içinde olduğu bir anda çürük okulların yerle bir olmasını, günün en kalabalık olduğu dakikalarda bir kamu binasının çökmesini düşünmek bile istemiyoruz.

O günden bu yana, okulların kaçı güçlendirildi, kaç kamu binası elden elden geçirildi, bunu bir başka yazıya bırakalım.

Bugün hastanelerdeki tabloya bakalım.

İlçe hastanelerinin tamamının yenilendiğini biliyoruz.

Önemli bölümünün açıldığı, bir kısmının da inşaat halinde olduğu ilçe hastanelerinin tamamı kısa zaman sonra yenilenmiş olacak.

Bursa’daki bazı hastanelerin hem deprem riski taşımasından hem de ekonomik ömrünü tamamlamasından dolayı süratle yenilenmesi gerekiyordu.

Ayrıca, kent merkezine sıkışmış olmaları, otoparklarının bulunmayışı, acil servislerinin bile zaman zaman araçlar tarafından işgal edilmiş olmaları, bazılarının SİT alanı içinde kalmaları da, taşınmaları için başlı başına bir nedendi.

Çekirge Devlet Hastanesi, Çekirge Çocuk ve Zübeydehanım’ın taşınmasını sağlayacak Acemler’deki hastanenin mayıs veya haziranda temellerinin atılması planlanıyor.

Doğanköy‘deki Şehir Hastanesi’nin inşaatı sürüyor.

Gürsu‘daki hastanenin inşaatı sürüyor, Kestel’deki hastanenin temel atımı gün sayıyor.

Yüksek İhtisas Hastanesi yıkılıp, aynı yerde Yıldırım Devlet Hastanesi kurulacak.

Kuşkusuz bu süreçten Muradiye Devlet Hastanesi’nin etkilenmemesi mümkün değildi.

Nitekim Muradiye Devlet Hastanesi’nin Demirtaş‘a taşınması kesinleşti.

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Demirtaş‘a hastane yapma kararlarının kesinleştiğini söylemesinin yanında, yeni hastanenin yatak kapasitesini de telaffuz etti:

500 veya 600…

100 dönüm arazi üzerine kurulacak Demirtaş bölgesindeki devlet hastanesi, kent merkezindeki son hastane olacak.

Nitekim, saydığımız hastaneler bittiğinde Bakan Müezzinoğlu’nun 2018 hedefi hayata geçmiş olacak.

İl Sağlık Müdürü Özcan Akan‘ın da 5 yıl önceki hayali…

 

Hareket, hareket, hareket

 

Tüm hekimler ve konunun uzmanları, beslenme kadar hareketi de sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı olarak sayarlar.

Yani hareketsiz bir yaşama mahkum yaşıyorsanız, ne kadar sağlıklı beslenirseniz beslenin, nafile.

Bu gerçekten hareketle, iç açıcı bir tablomuz olduğu söylenemez.

Nitekim toplumun üçte biri obez, üçte biri de fazla kilolu.

Sadece 3 kişiden biri sağlıklı kiloda.

Bu tablo, vakit kaybetmeden yaşam tarzımızı değiştirmeyi söylüyor bize.

Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nun en büyük hobisi bisiklet sürmekmiş.

Yoğun tempo arasında, en kötü ihtimalle yarım saat yürüdüğünü söylüyor Bakan Müezzinoğlu.

Fırsat buldukça da yürüyormuş.

Topluma mesajıysa çok net:

“ Son 20-30 yıldır hareketli yaşamla ilgili ciddi sorunumuz var. Kısa mesafede yürümeyip toplu taşıma aracını tercih ediyor, televizyon karşısında zaman geçiriyor, masa başında iş yapıyor ve böylece hareketsiz yaşamın bir parçası oluyoruz. Toplumun büyük kesimi hareketsiz yaşıyor. Bu da sağlığımızı en fazla bozan etkenlerin başında geliyor. Yerel yönetimlerden de en büyük beklentimiz, hareketli yaşamın altyapısını şehirlere, sokaklara ve mahallelere yerleştirmeleridir.

Yeri gelmişken şu bilgileri de paylaşalım:

Sağlık Bakanlığı‘nın okulları, üniversiteleri ve bisiklet yolları yapmaları kaydıyla yerel yönetimleri kapsıyan kampanyasında, bu yıl 750 bin, 3 yıl sonunda da 1 milyon bisiklet dağıtılması hedefleniyor.

Amaç, 7’den 70’e herkesin bisiklet sürmesini, spor yapmasanı sağlamak.

 

Depremi ciddiye almıyoruz

 

1999 depreminin üzerinden yaklaşık 17 yıl geçti.

Kuşkusuz başta yasal değişiklikler başta olmak üzere, depreme karşı ciddi adımlar atıldı.

Ancak hala olası bir depreme karşı hazırlıksızız.

En başta şu sorunun yanıtı, aradan geçen uzun yıllara rağmen yok:

Bursa’da 1999 öncesi yapılan binaların kaçı sağlam, kaçı yıkılması gerekir, kaçı güçlendirmeyle kurtarılabilir.

Evet vatandaş bilinçsiz olabilir ancak yerel yönetimlerin ve idarenin öncülük yapması gerekmiyor mu?