Olay Gazetesi Bursa

Muharrem İnce’nin PM stratejisi

CHP 36. Olağan Kurultayı hakkında hangi CHP’li ile konuşsam, hepsi aynı şeyi söylüyor: Kurultay, Kılıçdaroğlu için çantada keklik değil. Ancak asıl yarışın genel başkanlıkta değil Parti Meclisi’nde yaşanacağı belirtiliyor. Yani Kılıçdaroğlu’nun kazanması kuvvetle muhtemel ancak PM seçiminde hezimete uğrayabilir. Zaten İnce’nin stratejisi de PM’ye olabildiğince çok sayıda üye sokmak. Bir diğer ifadeyle hedef, kurultayda Kılıçdaroğlu’nun […]

CHP 36. Olağan Kurultayı hakkında hangi CHP’li ile konuşsam, hepsi aynı şeyi söylüyor:

Kurultay, Kılıçdaroğlu için çantada keklik değil.

Ancak asıl yarışın genel başkanlıkta değil Parti Meclisi’nde yaşanacağı belirtiliyor.

Yani Kılıçdaroğlu’nun kazanması kuvvetle muhtemel ancak PM seçiminde hezimete uğrayabilir.

Zaten İnce’nin stratejisi de PM’ye olabildiğince çok sayıda üye sokmak.

Bir diğer ifadeyle hedef, kurultayda Kılıçdaroğlu’nun PM listesini delik deşik edip daha sonra  olağanüstü kurultayı toplamak ve son aşamada genel başkanlığı kazanmak.

Hatırlayın 1999 seçimleri öncesinde Baykal istifa etmiş, olağanüstü kurultayda genel başkanlık koltuğuna Altan Öymen oturmuştu.

Ancak Parti Meclisi seçimlerini Baykalcılar kazanmıştı.

Ve Baykalcılar, olağanüstü kurultayı toplayarak birkaç ay sonra Deniz Baykal’ı yeniden genel başkanlığa oturtmuşlardı.

İnce’nin stratejisini de bundan ibaret görebiliriz:

Genel başkanlığı kazanamıyorsam PM’ye çok sayıda üye sokarım…

Peki bu plan tutar mı?

CHP örgütlerinde genel anlamda bir değişim isteği söz konusu.

Çok çarpıcı bir örnek vereyim..

Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’ün memleketi Bitlis’te 6 kurultay delegesinin 4’ü Muharrem İnce’ye imza vermiş.

Bursa’da da durum Kılıçdaroğlu için hiç iç açıcı değil.

İl Başkanı Hüseyin Akkuş, sadece 2 ismin İnce’ye oy vereceğini söylüyor ancak gerçek hiç de öyle değil.

En az 15 kurultay delegesinin Muharrem İnce’ye oy vereceğine kesin gözle bakılıyor.

22 delege diyen bile var.

Pazar günü Bursa, Burdur ve Bolu sandığı açıldığında gerçeği öğreneceğiz.

Girizgahta da belirttiğim gibi asıl yarış PM’de olacak.

İnce’nin PM’ye 20 üye sokması halinde bir sonraki kurultayda Kılıçdaroğlu’nun işi hayli zora girer.

 

İnce’nin PM listesine Çiftçi giriyor

 

Kılıçdaroğlu’nun anahtar PM listesi kadar İnce’nin de listesi merak ediliyor.

İnce’nin Karacabeyli genç partili Sinan Çiftçi’yi PM listesine yazacağını söyleyebilirim.

Çiftçi, genç kontenjanından listeye yazılacak.

 

SanatMahal’de Nâzım gecesi

 

Akın var

güneşe akın!

Güneşi zaptedeceğiz

güneşin zaptı yakın!

Ne de güzel okudu, Nâzım’ın Güneşi İçenlerin Türküsü’nü Yurdaer Okur.

Tüylerimizi diken diken edercesine…

Salkım Söğüt’ü de öylesine coşkulu, öylesine duygulu haykırdı adeta.

Atlılar atlılar, kızıl atlılar,

atları rüzgâr kanatlılar!

Atları rüzgâr kanat…

Atları rüzgâr…

Atları…

At…

 

 

 

Pazar gecesi SanatMahal’da ‘Ran’ isimli oyun sahnelendi.

Yurdaer Okur okudu, viyolonselde  Şirin Vatan vardı.

Yaklaşık 1 saatlik performansına şapka çıkarıyorum Okur’un.

Tek kişilik oyunlar yüksek konsantrasyon  ister.

Oyundan düşmemeniz gerekir ki izleyiciyi de oyuna bağlamalısınız dakikalarca.

Nâzım Hikmet’in canlandırıldığı tek kişilik oyunları hep Genco Erkal’dan izledik.

Doğrusu Erkal gibi bir ustadan sonra genç bir sanatçının Nâzım’ı oynaması cesaret ister.

Oyun, Nâzım’ın mapusluk yıllarını anlatıyor, demir parmaklıklar arkasında yazdığı şiirler eşliğinde.

Dile kolay tam 13 yıl süren tutsaklık.

Nâzım, sayısız şiir yazmış o yıllarda ancak mapusluğun iç dünyasında yarattığı derin izleri unutmak mümkün mü?

İşte oyun da Usta’nın yaşadıklarının bir iz düşümünden ibaret.

Umut ve umutsuzluğun kol kola girdiği, derin hayal kırıklıklarıyla yaşama sevincinin kardeş olduğu, kâh kederli, kâh neşeli 13 koca yıl.

Peki oyunda salon doldu mu?

Yarısı boştu.

Sadece 147 izleyici seyretti oyunu.

Yurdaer Okur ve Vatan Şirin İstanbul’dan kalkıp gelmişler, bizim Görükleli öğrenciler yanı başlarındaki oyuna gelmeye tenezzül etmemişler.

Üstelik bilet ücretleri 2 kahve parası kadar ucuz olmasına rağmen.

Oyundan sonra Görükle’deki kafeler tıklım tıklımdı.

Öyle ya kafeler dururken ne işi var öğrencilerin tiyatroda?