Bu coğrafyada birbirine benzeyen halkların varolması çok doğal ama hiç biri Türk ve Rus halkı kadar benzerliğini bir uyum içinde sürdüremiyor.
Bakın mesela Türklerin yabancılarla yaptığı evliliklerde en sorunsuzu şüphesiz Ruslardır.
Aynı evi bile huzurla paylaşan iki halkın, tarihsel bir kader olarak buluştukları bu coğrafyada, uyumlu bir ortaklığı sürdürecek kültürel kodlara yeteri kadar sahip olduğu söylenebilir.
Nitekim Erdoğan ve Putin’in şahsi olarak da birbirlerini sevmesi ve benzer liderlik özelliklerine sahip bu iki devlet başkanının kendi halkları nazarındaki destekleri bu kültürel kodlardaki ortaklığın bir yansıması değil midir?
Rus uçağının FETÖ’cü hainler tarafından düşürülmesi, Erdoğan ve Putin’in şahsında 2 ülke tarihinin en özel işbirliği süreçlerinin yaşandığı bir dönemde şok etkisi yaratmıştı.
O günlerde Suriye konusunda Rusya ile yaşanan fikir ayrılığı göz önünde bulundurulduğunda bu provokasyonun arkasında yer alan uluslararası güçlerin çok işine yaramıştı.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönemin başbakanı Davutoğlu’ndan farklı olarak sürece çok mütedil yaklaşmıştı.
Nitekim en büyük enerji ortağımız olan Rusya ile ilişkilerimiz stratejik önemdeydi ve turizmde en büyük gelir kaynağımız da Ruslardı.
Ayrıca tekstilden tarıma kadar ekonomİk ilişkilerimiz çok yoğundu.
Suriye’de ABD’nin PYD-YPG ile işbirliğini seçmesi, ekonomik anlamda bizi son derece olumsuz etkileyen Rusya ile olan krizin arkasında çok daha büyük bir hesabın yattığını Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa zamanda anladı.
Davutoğlu’nun görevden el çektirilmesi, Binali Yıldırım ile beraber FETÖ’ye karşı daha kararlı bir mücadelenin başlaması Rusya ile varolan sorunu çözmeye yönelik bir siyasi iradenin ortaya çıktığını gösteriyordu.
Yukarıda da vurguladığım gibi kültürel anlamda da bize çok benzeyen Ruslar, uçaklarının düşürülmesine ve pilotlarının kaybına sert tepki gösterdiler.
Bu sadece siyasal bir sorun değil, Ruslar açısından onur meselesi haline gelmiş bir duygusal iklim yaratmıştı.
Bunu aşmak için salt siyasi mekanizmalar değil Rusya’nın dostu olan Türklerin de devreye girmesi şarttı.
Tam da bu noktada geçmişte de devlet adına kritik görevleri yerine getirmeyi vatan borcu olarak bilen Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar’ın Rusya ile Türkiye arasındaki arabulucuğu devreye girdi.
Çağlar’ın bu görevi üstlenmesi, salt Rusya ile iyi ilişkilerinden kaynaklanmıyor, devlet adamlığı deneyimi ve diplomatik gücünün etkisi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından göz önünde bulunduruluyordu.
Dün Çağlar, Rusya tarafından Devlet Dostluk Nişanı alan ilk Türk ünvanına sahip oldu.
Töreni takip ettiğimiz 2 günden bu yana kiminle konuştuysak hep aynı şeyi söylediler:
Türkiye ile Rusya’nın arasının düzelmesi çok iyi oldu.
Hele hele, ABD’nin Suriye’de PKK’nın Suriye kolu YPG’yi desteklemesi, Kuzey Irak referandumundaki ikircikli tutumu ve son tahlilde vize uygulamasıyla müttefikliği aşan noktaya gelmesi, iki ülkenin konjonktürel ittifakı aşıp, stratejik işbirliğine gitmesini kaçınılmaz kılıyor.
Ayrıca Rusya ile yeni bir dostluk inşa etmemiz Ortadoğu’da masada olmamızı sağladı.
İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar’ın merhum siyasetçi İhsan Sabri Çağlayangil’den alıntıladığı gibi, Ortadoğu’da masada olmazsanız menüde olursunuz.
——————————-
Çağlar’dan Putin ve Erdoğan vurgusu
“Rusya Federasyonu’nun bu büyük ödülünü Rusya Devlet Başkanı-muazzam insanın- elinden alırken Türk ve Rus halkları arasındaki,Türkiye ve Rusya arasındaki güven ve dostluğun pekişmesi için milli liderimiz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vlademir Putin’in üstlendikleri asil görevlerinde ben ve arkadaşlarımın kısmen de olsa yer almış olmamızın mutluluğu ve gururunu yaşamaktayım” diyerek başladı sözlerine Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar…
Ve şöyle devam etti:
“Bu iki kişi sadece Türkiye ve Rusya’nın değil, günümüz dünyasının en önemli liderleridir. Onların net duruşları sayesinde hem Rus uçağına saldırı konusundaki düşmanlarımızın provokasyonun meydana getirdiği geçici zorlukları aşmamızı hem de Türkiye ve Rusya arasındaki iyi ilişkileri onarmamızı sağladı. Bu iki lider bütün dünyada barışın korunmasında önderlik rolü oynamaktadır.”
Çağlar’ın, Erdoğan ve Putin vurgusu anlamlı.
Nitekim iki lider, son yaşananlar da gösterdi ki artık sadece siyasi konularda değil, askeri, ekonomik alanlarda da işbirliklerini derinleştirdi.
Ancak iki liderin yakınlaşması sadece Rusya ve Türkiye arasındaki dostluğu pekiştirmeyecek, Ortadoğu’ya da istikrar getirecek hiç kuşkusuz.
Çağlar’ın konuşmasında altını çizdiğim bir diğer nokta da Kurtuluş Savaşı’nda Rusya’nın maddi desteklerine ve özellikle Genç Cumhuriyet’in sanayi atılımında üstlendiği role değinmesiydi.
Ruslarla tarihin belli dönemlerinde karşı karşıya gelsek de, Kurtuluş Savaşı’nda verdikleri silah ve altın yardımları hayati önemde.
Ayrıca 1930’lu yıllarda inşa edilen ve Cumhuriyet’in ekonomik lokomotifleri olan büyük sanayi kuruluşlarında da Rusların izi var.
———————–
Kremlin Sarayı izlenimim
Tarihi yüz yıllar öncesine dayanan Kremlin Sarayı, ihtişamlı bir yapı…
Gerçi küçük bir kısmını gördük ancak görebildiğimiz bölümleri de doğrusu çok etkileyiciydi.
Kremlin Sarayı’na girişlerde sıkı güvenlik önlemleri uygulandığına tanık olduk.
3 yerde arama noktasından geçip, akreditasyon listesindeki isminiz teyit edildikten sonra içeriye girebiliyorsunuz.
Devlet Dostluk Nişan Töreni’ni bir gazeteci ordusu izledi diyebiliriz.
Gerek Rusya’dan gerekse de bizim gibi farklı ülkelerden gelen gazeteciler töreni izlediler.
Tören öncesi konuklara mikrofon uzatan meslektaşlarımız, bu özel anı izleyicilerine duyurdular.