Dün son derece ilginç bir gelişme yaşandı.
Henüz 3 hafta önce İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanan Bülent Altıntaş görevden alındı yerine Milli Eğitim Bakanlığı Daire Başkanı Serkan Gür atandı.
Aslında Serkan Gür, daire başkanlığına yaklaşık 1 ay önce atanmıştı.
Nereden bakarsanız bakın, izaha muhtaç bir gelişmedir Altıntaş’ın görevden alınması.
Nitekim 3 hafta önce atanan bir milli eğitim müdürünün görevden alınması için çok önemli bir gerekçe olması gerekir.
Çünkü Bülent Altıntaş, vekaleten değil asaleten atanmış bir milli eğitim müdürüydü.
Altıntaş madem görevden alınacaktı neden sadece 3 hafta önce atandı?
Dün biraz kulisleri yokladım ve Altıntaş’ın görevden alınma nedeniyle ilgili iddialara ulaştım.
Ancak bu karardan sadece bir günde geri dönüldü ve süre yeniden 40 dakikaya çıktı.
Bursa’da ders süreleriyle ilgili alınan 2 kararı da paylaşıyorum.
Kararlardan da anlaşılacağı üzere, ders süreleriyle ilgili bir kafa karışıklığı söz konusu.
İşte Altıntaş’ın da, ders sürelerini 5 dakika kısaltması kararı nedeniyle görevden alındığı iddia ediliyor.
Önceki günkü yazımda, pandemi nedeniyle veli ve öğretmenlerin ders sürelerinin kısaltılmasını istediğini yazmış, eğitim sendikalarının temsilcilerinin Milli Eğitim Müdürü Bülent Altıntaş ile görüşmeye hazırlandıklarını yazmıştım.
Sendika temsilcileri ‘ders süreleri 30 dakikaya insin’ teklifini yapacaklardı Altıntaş’a.
Ancak artık o görüşme olmayacak.
Bana kalırsa, ders sürelerinin 30 dakika olması da artık imkansız.
Nitekim ders sürelerinin kısaltılması kararı Altıntaş’ın başını yemiş!
Pazar Çeşnisi
Yaşanmış gerçek bir hikayedir.
Yıllardır otomobil piyasasının içinde olan, meslek duayeni bir oto galerici, oğlunun altına son model bir Mercedes çeker.
Ancak o da ne, birkaç hafta sonra kontağı çevirdikten sonra araba istop etmez.
Galerici arkadaş, tanıdığı oto elektrikçilerine götürür cillop gibi Mercedes’i.
Elektrikçi kaputu açar, arabanın orasını inceler, burasına bakar ve teşhisi koyar:
“Bu arabanın elektrik aksamı bozuk. Düzeltiriz ama biraz maliyetli olur. 3 bin lira olur, o da sizin gül hatrınıza.”
Galerici, otomobilden anlıyordur ama oto elektiricisi olmadığı için sadece şüphelenmekle kalır.
Daha sonra dürüstlüğüne ve ustalığına güvendiği bir başka oto elektirikçisine götürür aracı.
Kapısında adeta kuyruk olan oto elektirikçisi, önce ilgilenmez araçla.
Sonunda galerici çok üsteleyince, kaputu açar ve aracı tamir etmesi 2 dakikayı geçmez.
Çünkü aracın kontağını çalıştıran hava hortumu çatlamıştır.
Çatlayan kısmı kesip, uzun hortumu yeniden birbirine bağlayan tamirci, şak diye sorunu çözer.
Bu 2 dakikalık işlemden de tek delikli kuruş almaz.
Peki diğer oto elektiricisi neden bu basit işlem için 3 bin lira istemiştir?
Nedeni tamamen ‘duygusal.’
***
Bu da yaşanmış gerçek bir hikayedir.
Dalgın vatandaşın biri aracını iki kez otoparkın duvarı ile direğine sürter ve sağ arka kapıda küçük bir göçük meydana gelir.
Bir akrabasının yönlendirdiği göcükçüye giden araç sürücüsü, “Bu işlem boyasız olmaz. Kapı komple boyanacak. 3 bin lira da masrafı var” yanıtıyla şoke olur.
Çünkü hem bu kadar büyük bir masraf çıkacağını tahmin etmiyordur, hem de tamirin boyasız yapılacağını düşünüyordur.
Soluğu başka bir göcükçüde alır.
Diğer tamirci, küçük bir temizlik boyası ve 2 bin 500 liralık bir maliyet çıkartır.
Sürücü, iki tamircinin de samimiyetine inanmaz ve dürüstlüğüne inandığı bir başka kaportacı tanıdığının yolunu tutar.
Tamirci, boyasız göcük düzeltme yapmadığını söyleyerek, tanıdığı bir göcükçüye yönlendirir.
Boyasız göçük tamiri yapan, genç ve eli yüzü düzgün bir esnaftır.
Aracı inceledikten sonra şöyle der:
“Bu aracı boyasız yapabilirim. Hem de garanti veriyorum. Beğenmezseniz para vermezsiniz. Bu işin maliyeti de 700 liradır.”
Yani aynı işlemle ilgili 3 farklı fiyat verir oto tamircileri.
Üstelik en yüksek fiyat ile en düşük fiyat arasında 4 kat fark vardır!
***
2 yaşanmış hikayeyi paylaştım ama iş ahlakının bozulması, tüm meslek gruplarına nüfuz etmiş durumda.
Toplumun önemli bir bölümü, kısa yoldan para kazanma peşinde.
Hak edip, etmediğine bakmaksızın sadece kazanacağı paranın hayalini kuran bir nesil yetişiyor maalesef.
***
Aşı karşıtları gemi azıya aldı.
Aşı ile hayatı kurtulan ve aşı olmadığı için hayatını kaybeden iki insanı örnek vereceğim.
İYİ Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu, 2 doz Biontech aşı olmasına rağmen hastalığa yakalandı.
İlk 5 gün ağır geçirdiği hastalığı atlattı, şu an turp gibi.
Dün konuştuğumuzda, “Lütfen herkes aşısını olsun. Ben aşı olmasaydım, belki de hayattta olmayacaktım” dedi.
48 yaşındaki Sabri Göktürk, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.
Son derece dinç bir vücuda sahip olan Göktürk, sporcuydu.
Aşı olmayı reddetti.
Aşı olsaydı bugün hayatta olacaktı.
Efendim, aşı karşıtlarının savsatalarına inanmayın.
Aşı olun, ailenize, yakınlarınıza ve dostlarınıza oldurtun.
***
Pazartesi Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak.
Albayrak, önemli açıklamalar yaptı.
Okumanız tavsiyesiyle, iyi pazarlar.