Ne Akşener‘in sıkı konuşmalarından birine imza atması…
Ne Kılıçdaroğlu‘nun yapıcı bir konuşma yapması…
Ne de Bozbey’in heyecanı…
Gökdere mitinginin en dikkat çekici yanından biri gelincik tarlasını andıran meydanda sadece Türk bayrağının dalgalandırılmasıysa, diğeri de Atatürk ve vatan şehitleri için saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı’nın okunmasıydı.
Nitekim AK Parti ve MHP temsilcileri, CHP, İYİ Parti ve hatta Saadet Partisi’nin HDP ile örtülü ittifak yaptığına dönük iddialarını dozunu arttırarak, en yüksek tonda dillendirmeye başladı.
Bu propaganda seçmende karşılık buluyor mu?
En azından kararsız seçmeni etkiliyor diyebiliriz.
O halde Türk bayrağı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın bir ayrıntı değil, mitingin temel ögesi olduğunu söyleyebiliriz.
Cumhur İttifakı, muhalefeti terörle özdeşleştirdikçe, Millet İttifakı da milli değerlere daha çok sahip çıkıyor, milliyetçi söylemlere daha çok sarılıyor, manevi değerlere daha sık atıfda bulunuyor.
Bu çaba, liderlerin konuşmalarına da yansımıştı.
Nitekim Kılıçdaroğlu’nun Bursa’nın Osmanlı kenti olduğunu hatırlatmasını sanırım ilk kez duyuyorum.
Hasılı 31 Mart, iktidarın muhalefet için ortaya attığı ‘terör işbirlikçiliği‘ iddiasını da test edecek.
24 Haziran seçiminin anahtar kelimesi ‘milliyetçilik‘ idi.
Ekonomik tablonun gölgesinde girilen bu seçimde ise milliyetçi söylemlerin rolü ne olacak?
Az kaldı.
Meydanlara alışan Akşener
Tekdüze, içeriği yetersiz, heyecansız konuşması hayal kırıklığı yaratmıştı.
Ancak, içeriğine katılırsınız veya katılmazsınız, kürsü hakimiyeti, akıcılığı, satır aralarına sıkıştırdığı esprileri ve hitabetiyle eski Akşener gitmiş bambaşka bir Akşener gelmişti sanki.
Eleştirilerinde ne ölçüyü kaçırdı ne de lafını esirgedi.
Gelelim söylediklerine…
Evliyalar, şehzadeler kenti Bursa’nın tarihi mirasına ve ruhaniyetine vurgu yaparak başladığı konuşmasını, seçimin beka meselesi olmadığını ispatlamaya çalışmakla sürdürdü.
HDP ile kol kola girdikleri iddiasına da yanıt verdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu‘nun hedefinde olan Abdullah isimli meclis üyesini sahneye çıkarıp konuşturması da Türk siyasi tarihinde belki de bir ilkti.
Kılıçdaroğlu ‘AKP’ demedi
Ekonomik tabloyu anlatarak AK Parti’nin oy deposu yoksul seçmeni etkilemeye çalıştı, tank fabrikasının özelleştirilmesini hatırlatarak MHP seçmeninden destek istedi.
Akşener gibi Kılıçdaroğlu da çok dikkatli bir dil kullanmaya özen gösterdi.
Öyle ki AK Partili seçmenden oy isterken, AKP demedi, “AK Partili kardeşim” diyerek iktidar partisinin tabanına seslendi.
Bozbey iddialara yanıt verdi
Son derece heyecanlıydı.
Heyecanı konuşmasına, ses tonuna, mimiklerine bile yansımıştı.
İktidar partisi temsilcilerinin, “hiçbir şey yapmadı” iddiasına yine Nilüfer‘i örnek göstererek yanıt verdi.
Ancak bu kez, iddiaları ‘iftira’ olarak niteleyip, “Güneş balçıkla sıvanmaz” deyimini kullandı.
Ve tabii ‘ortak akıl‘, ‘birlikte yönetim’, gibi demokratik yönetimin temel ögelerini benimseyeceğini sıkça dile getirdi.
Mitingde gözüme çarpanlar
-Katı güvenlik önlemleri yoktu, miting alanına giriş ve çıkışlar çok rahat yapıldı.
-Platforma Kılıçdaroğlu, Akşener ve Bozbey birlikte çıktı, ilk konuşmayı Bozbey, son konuşmayı Kılıçdaroğlu yaptı.
-Konuşmaların ardından Millet İttifakı adayları tek tek platforma davet edildi.