Olay Gazetesi Bursa

MHP’nin asıl sorunu

Osmanlı‘daki Türkçülük ideolojisi mirasını devralan, resmi kuruluşunda etnik milliyetçilik vurgusunun öne çıktığı, Türk-İslam sentezcisi MHP, hiç kuşkusuz Türkiye’nin en köklü partilerinden biri. Uzun yıllar iktidarda olamasalar da, fikirlerinin devlet kurumlarına hakim olduğu, Türk siyasetinin en önemli aktörlerinden biri oldu, soğuk savaşın dünyaya egemen olduğu 1970’lerde gücünü sokaktan alarak, sağ-sol kutuplaşmasının bir tarafında yer aldı. Bir […]

Osmanlı‘daki Türkçülük ideolojisi mirasını devralan, resmi kuruluşunda etnik milliyetçilik vurgusunun öne çıktığı, Türk-İslam sentezcisi MHP, hiç kuşkusuz Türkiye’nin en köklü partilerinden biri.

Uzun yıllar iktidarda olamasalar da, fikirlerinin devlet kurumlarına hakim olduğu, Türk siyasetinin en önemli aktörlerinden biri oldu, soğuk savaşın dünyaya egemen olduğu 1970’lerde gücünü sokaktan alarak, sağ-sol kutuplaşmasının bir tarafında yer aldı.

Bir diğer ifadeyle, komünizme karşı bir tepki hareketi olarak konumlandırdı kendisini ve güvenlik güçlerine yedeklendi.

Bir bakıma devletin sivil sopası misyonunu üstlendi.

80 sonrasındaysa, bölücü terörün karşısında oluşan tepkilerle pozisyon aldı MHP.

Bugün, genel başkana olan tepkilerle bir kriz yaşayan MHP‘nin asıl sorunu da bu galiba.

MHP, kuruluşundan bu yana bir ‘tepki partisi‘ kimliğinden çıkamadı.

Çıkamadığı için de Türkiye‘nin temel meselelerinde politika üretemedi.

Mesela uzun yıllar Kürt meselesinde, güvenlikçi politikayi merkezine alan, meseleyi salt terörden ibaret gören bir anlayışı savundu.

Kuşkusuz bu tezin toplumda ciddi bir karşılığı var.

Hele, PKK terörünün şiddetlendiği bir ortamda milliyetçi dalganın yükselmesi ve bu durumun sandığa yansıması yeni bir durum değil.

MHP de, teröre karşı konsolide olan seçmenin oyundan nasiplendi.

Ancak, 14 yıldan bu yana devlet mekanizmalarını da kullanarak toplumda ciddi bir taban bulan ve her iki kişiden birinin oyunu alacak güce ulaşan AK Parti’nin, güvenlikçi politikalara dönmesi, oy geçişkenliği en yüksek parti olan MHP’nin tepki oylarını elinden aldı.

Yani 1 Kasım’da oyları eriyen MHP, iyice çıkmaza girdi.

İşte bu ortamda MHP yeni genel başkanını arıyor.

Devlet Bahçeli,tepki partisi MHP‘nin tipik genel başkanlarından biri ve gitmesi de kaçınılmaz görülüyor.

Ancak Bahçeli sonrası?

Meral Akşener’in genel başkan olması halinde MHP‘nin oylarını yüksek gösteren anketler yanıltıcı olabilir.

Nitekim değişime susamış kitleler için Akşener, can suyu olarak görülüyor.

Ancak uzun vadede Akşener büyüsü bozulabilir ve yine milliyetçi oylar AK Parti’de toplanabilir.

MHP, uzun vadede, iktidar olmayı hedefliyor, en azından oylarını yükseltmek istiyorsa, tepki partisi kimliğinden hızla uzaklaşıp politika üretmeli.

Kürt meselesi konusunda daha gerçekçi, ekonomi alanında daha tatminkar, eğitim ve sağlık konusunda geniş kitlelerin ihtiyacına yanıt verecek politikaları topluma sunmazsa, Bahçeli’nin gitmesi MHP‘de sadece vitrin değişikliğine yol açar, o kadar…

 

Bursa değişimden yana

 

MHP delegesi, olağanüstü tüzük kurultayında değişimden yana olduğunu resmen bildirdi.

Hukuku zorlayarak, tüzük değişikliklerini iptal etmek bir tercih.

Ancak Bahçeli ve ekibi, ne yapsa boşa çıkıyor.

Gelelim Bursa delegasyonunun tutumuna.

Bursa da beklendiği gibi büyük ölçüde değişimden yana oldu.

Nitekim 41 delege Ankara’ya gitti.

İhsan Bilgili, Mürsel Gülen, Osman Durdu, Yüksel Okumuş ve Tamer Afacan, Ankara‘ya gitmeyerek, Bahçeli’den yana tutum sergilediler.

Hüseyin Erol ise çocukları kaza geçirdiği için kurultaya gidemedi.

Özetle, seçilmiş 47 delegenin 41’i kurultaya katıldı.

 

Trafik işkencesi

 

Bursa’nın en büyük sorunu haline gelen trafiğe radikal önlemler şart.

Araç sayısı artıyor ancak alternatif yolumuz yok..

Üstelik toplu taşıma araçlarımız da yaygın değil.

Trafiğin canına rahmet okutan minibüsler cirit atmaya devam ediyor.

Yanlış araç ve hatalı kullanım da cabası.

Ve daha bir çok sorun…

İşte Mudanya Köprülü Kavşak inşaatı başladı ve dün Bursa trafiği kilitlendi.

Kavşak inşaatı gerekli hiç kuşkusuz.

Ancak alternatif yollarınız yeterli değilse, araç kullanmanın işkenceden farkı kalmıyor.