Seçim bitti ve muhalefet partilerinde iç hesaplaşma başladı.
HDP’nın sağduyulu yöneticileri faturayı PKK’ya keserken, partinin terör örgütüne yakın kanadı bu yalın gerçeği görmek istemiyor.
Kaybedilen oyların yaklaşık yarısının Doğu ve Güneydoğu‘dan olması, HDP‘ye oy veren Kürt seçmenin şiddetten yana olmadığını göstermiyor mu?
HDP‘nin Türkiyelileşme projesi, terör örgütüyle yüzleşmesinden geçiyor.
Ya, Doğu ve Güneydoğu’ya sıkışıp eskisi gibi yüzde 6′ya hapsolacaklar ya da Türkiyelileşme projesinin gereğini yapıp Batı seçmenini de kucaklayacaklar.
CHP’deyse genel başkanlık sorununun yanı sıra yapısal sorunlar da sürüyor.
Yani, olağan veya olağanüstü kurultay CHP’yi paklar mı, meçhul.
Galiba, değişimin en elzem olduğu parti MHP.
Ancak 15 yıldır girdiği her seçimden boynu bükük ayrılan, son seçimdeyse partisini, HDP’nin epey gerisinde bırakan Devlet Bahçeli ve yakın çevresindeki hizip, öz eleştiri yapmaktan kaçınıyor.
Kamuoyunun kahir ekseriyeti, olası bir genel başkan değişiminden sonra MHP’nin yükselişe geçeceğine inanırken, galiba bu gerçeği görmeyen sadece Bahçeli ve ekibi kaldı.
Peki, parti içi muhalefet neden harekete geçmiyor?
Aslında MHP‘de fırtına öncesi sessizlik yaşanıyor diyebiliriz.
Nitekim Bahçeli, cumartesi günü MYK üyelerini, pazar günüyse il başkanlarını toplayacak.
Her ne kadar büyük kongrenin 18 Mart 2018’de yapılacağı açıklansa da, hafta sonu yapılacak toplantılar, MHP‘nin yol haritasını da belirleyecek.
Nitekim bu toplantılarda, teşkilatın nabzı ölçülecek.
Bugüne kadar Bahçeli’nin gitmesi gerektiğine inanan bazı teşkilatlar, hafta sonunu bekliyor.
Ancak pek gündeme gelmeyen önemli bir detay var MHP kongresiyle ilgili.
Nitekim MHP’de olağanüstü kongreyi toplayacak kadar imza toplansa bile, Bahçeli‘nin gitmesi mümkün değil.
Çünkü tüzük gereği, olağanüstü kongrede seçim yapılmıyor.
Bahçeli‘nin gitmesi, tüzük değişikliğine bağlı.
Yani önce olağanüstü büyük kongre toplanacak, ardından tüzük değişikliği yapılabilirse aynı gün gerçekleştirilecek seçimde genel başkan değişiminin önü açılabilir.
“HDP barajın altında kalabilir”
Bu iddianın sahibi Prof. Dr. Tayyar Arı…
Seçimlerden önce anketçiler de dahil hiç kimse HDP’nin oy oranının düşeceğini kestiremezken Tayyar Arı, “HDP’nin en az 2,3 puan oyu düşecek” demişti.
Tayyar Arı, bugün ise HDP’nin terör örgütüne mesafe koymaması halinde, baraj altında kalacağını söylüyor.
Oran da vererek…
“HDP, devam ederse yüzde 8’e düşer.”
Ufukta bir seçim yok…
Ancak Tayyar Hoca’nın tahminini şimdiden bir kenara not edin.
Balbay’dan Kılıçdaroğlu’na vefasızlık
Önce Ahmet Ağabey (Emin Yılmaz) yazmıştı Mustafa Balbay‘ın adaylık olasığının, CHP’de vefasızlığı gündeme getirdiğini.
Ve dün, Balbay resmen adayım dedi.
Kısaca hatırlayalım Mustafa Balbay’ı özgürlüğüne kavuşturan süreci.
Balbay, Ergenekon davası kapsamında 6 Mart 2009‘da tutuklandı.
Silivri‘de yargılanması sürerken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından İzmir’den milletvekili adayı gösterildi.
Haziran 2011 seçimlerinde CHP İzmir Milletvekili seçildi.
Ancak mahkeme, tahliyesini gerçekleştirmedi.
5 Ağustos 2013’te İstanbul 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 34 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
4 ay sonra yeni bir mahkeme kararıyla tahliye edildi ve 1 gün sonra TBMM’de yemin ederek milletvekilliği görevine başladı.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde partisi tarafından yeniden aday gösterilen Balbay, şimdi TBMM‘de.
Yani Balbay, Kılıçdaroğlu’nun sayesinde 3 kez milletvekili seçildi, Kılıçdaroğlu’nun sayesinde erken tahliye oldu.
Siyasi deneyimi, birikimi, CHP’liliği bir kenara, Balbay‘ın aday olması herşeyden önce vefayı akıllara getiriyor.