Defalarca yazdık, meydanlar, sandık sonucu için tam bir ölçü değil.
Ama, boş bir meydanda miting yapan siyasi partinin, seçimde alacağı sonucu kestirmek de güç değil.
Veya, her mitinginde 100 binleri toplayan bir siyasi partinin, sandığa gömüleceğini söylemek deli saçması olur.
Mitinglerine 100 binlerce kişi katıldığı için, AK Parti’nin son yerel seçimlerde açık ara birinci parti olacağını öngördüğümü belirtmiştim, bir yazımda.
Vay sen misin bunu yazan?
İdeolojik gözlüklerinden önünü bile göremeyenler, hakaret etmekten geri durmamıştı o günlerde.
Neticede, paralel örgütün darbe girişiminin gölgesinde yapılan seçimlerde, AK Parti, belediyeleri silip süpürmüştü.
Gelelim bugüne…
Öncelikle, AK Parti’nin başında Tayyip Erdoğan yok.
Paralel örgüt ise büyük ölçüde çökertildi.
Askeri darbe tehlikesi, yıllar önce ortadan kaldırıldı, yargının partiyi kapatma ihtimaliyse söz konusu bile değil.
Yani AK Parti, bu kez mağdur değil.
Ayrıca bu seçimlerde muhalefet vaat sunarken, iktidar vaat yarışında bir hayli temkinli.
Tüm bunların dışında, 15 ayda 3 seçim geçiren halkın, siyasete mesafeli tutumu, meydanlara yansıdı.
Bursa için konuşursak…
AK Parti’nin Bursa mitingi, geçmiş yıllarla kıyaslanacak gibi değildi.
Bir hafta sonra aynı meydanda miting yapan CHP ise, kendi rekorunu kırınca, kıyaslama yapılması kaçınılmaz oldu.
AK Parti mitingini, geçmiş yıllara göre mütevazi bulanlardanım.
“CHP, kendini aştı” başlıklı yazımdaysa, CHP‘nin 30 Mart yerel seçimleri öncesi gerçekleştirdiği mitingle kıyaslanmayacak ölçüde kalabalık topladığını yazmıştım.
Dün ise, AK Parti Medya ve Tanıtımdan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Davut Gürkan‘la, bu konuyu konuştuk.
Gürkan, polis kayıtlarından 2 mitingle ilgili rakamlar verdi.
“CHP, geçmiştekilere göre, daha iyi bir miting yapmış olabilir. Biz de geçen yerel seçime göre katılımın daha az olduğu bir miting yapmış olabiliriz. Ancak polis kayıtlarına göre CHP’nin mitingine 17 bin, AK Parti’nin mitingine 28 bin kişi katıldı. En kalabalık mitingi yine biz yaptık” dedi, Gürkan…
Polis kayıtlarına bakarak, AK Parti’nin 30 Mart yerel seçimleri öncesi, yaklaşık 100 bin kişiyi topladığı mitingle kıyaslanmayacak bir miting gerçekleştirdiğini söylebiliriz.
Tabii, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesindeki AK Parti mitinginin ne kadar sönük geçtiğini ancak sonuçların tam tersi çıktığını da hatırlatmış olayım.
Bu nedenle, yine yazınının başına dönüyoruz galiba.
Yani, miting meydanlarının yüzde yüz ölçü olmadığına…
Ancak, şu kesin ki, miting meydanları, psikolojik üstünlük bakımından oldukça etkili.
Tabii, seçim gününe kadar.
CHP İl Başkanı Yıldız isyan etti
Kamuoyuna pek yansımadı ancak geçen haftalarda Bursa Valisi Münir Karaloğlu, 13 siyasi partinin il başkanlarını toplayarak, bir bakıma centilmenlik anlaşması imzalattı.
Amaç, seçimlerin gergin bir havadan uzak, toplumun huzurunu kaçırmadan, birlik ve beraberlik içinde gerçekleşmesini sağlamaktı.
Kuşkusuz Vali Karaloğlu’nun bu girişimi, çok isabetli.
Ancak CHP İl Başkanı Zafer Yıldız, AK Parti’nin anlaşmaya uymadığını iddia ediyor.
Nitekim anlaşmada yer alan bir madde, siyasi partilerin, seçim büroları ve parti binaları dışında bayraklama yapmayacağını söylüyor.
Yıldız, AK Parti bayraklarının, CHP İl Başkanlığı‘nın çevresine bile asıldığını iddia ediyor.
Dahası Yıldız, bu iddiasını ispatlayan bayrakların fotoğrafını çekmiş.
Yıldız’ın elinde 2 fotoğraf var.
Birini, İl Başkanlığı‘ndaki odasından çekmiş.
Diğeri de Orhaneli Kavşağı’nda çekilmiş başka bir fotoğraf.
Gündüz yapılan çalışma Bursa trafiğini felç ediyor
Geçen cumartesi aracımla seyrederken, ben de tanık oldum bu duruma.
Ana yollar zaten sıkışık, üstüne bir de çiçek ekme, asfaltlama gibi çalışmalar yapılıyor.
Yani tam bir, “şahtı, şahbaz oldu” durumu.
“İyi de, bu çalışmalar yapılmasın mı?” dediğinizi duyar gibiyim.
Yapılsın ancak İhsan Aydın’ın da yazdığı gibi, neden araç yoğunluğunun en az olduğu gece saatlerinde yapılmıyor bu çalışmalar?
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Altın, söz konusu kararı Bursa Emniyet Müdülüğü’nün verdiğini belirterek, “Gece saatlerinde, araçlar çok hızlı seyrettiği için, kaza riski varmış. Emniyet, izin vermiyor” diyor.
Emniyet Müdürlüğü‘nün kararına saygı duymakla beraber, bugüne kadar gece yol çalışması yapıldığı için bir, iki kaza olduğunu hatırlıyorum.
Mesela bir kaza sulama işini yapan taşeron firmanın, ilkel şartlarda çalışması yüzünden olmuştu.
Yani, tüm tedbirlerin alınması halinde, neden kaza olsun?