Malum, Oyak Renault ve Tofaş‘ta başlayan işçi eylemleri, önceki gün ve dün Coşkunöz ile Mako’ya da sıçradı.
Öyle anlaşılıyor ki, dalga dalga yayılan eylemler, metal iş kolundaki tüm iş yerlerine sıçrayacak.
***
Eylemdeki işçilerin gazetecilere tepki gösterdiğini biliyordum ancak önceki gece Oyak Renault Fabrikası’na gidip, şansımı denemek istedim.
Fabrika girişinde, işçiler tarafından etten duvar örülmüştü ve içeri girmek isteyenlere kimlik kontrolü yapılıyordu.
Gazeteci olduğumu söyleyince, “Yanlı yayın yaptığınız için Bursa basınından hiçbir gazeteciyi fabrikaya sokmuyoruz” karşılığını aldım.
Ancak işçiler, tepkilerini son derece medenice dile getirdiler.
Yani, günlerdir, yoğun bir stres altında olmalarına rağmen, saygılıydılar.
Medya kuruluşlarına olan tepkilerini yazacağıma söz vererek, taleplerini dinledim.
***
İşçilerin 3 talebi var:
Bir, BOSCH işçileriyle aynı haklara sahip olmak.
İki, hiçbir işçinin işten çıkartılmayacağına dair garanti verilmesi.
Üç, sendika temsilcilerini kendilerinin seçmesi.
İşçiler, bu 3 talep yerine gelmediği sürece, eylemi sona erdirmeyeceklerini kesin bir dille ifade ettiler.
Bu arada Türk Metal‘le de tamamen ilişkiyi kestiklerini de anlattılar.
Renault‘da çalışan 4 bin 600 işçi, Türk Metal’den istifa etmişti.
***
Hatta, eylemin herhangi bir siyasi partiyle bağlantısı olmadığını özellikle vurguluyorlardı.
Bir de, hak arama mücadelelerinin, bir hükümet karşıtlığı olarak algılanmaması gerektiğini söylüyorlardı.
***
Dün de belirttim, özellikle Renault ve Tofaş’ta son yıllarda işe giren emekçiler, sendikalı olmalarına rağmen, çok düşük ücretlerle istihdam ediliyor.
Mesela, son yıllarda işe girenler, asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyorlar.
Oysa, bu fabrikalarda, sendika örgütlü.
Ancak bu iki otomobil fabrikasının yönetimi, işçilerine verilebilecek en düşük ücreti ödüyor.
***
Her ay, işçinin bir günlük yevmiyesini kasasına koyan ve Türkiye‘nin en büyük gayrimenkullerine sahip, en zengin sendikalarından biri olan Türk-Metal ise, üyelerinin haklarını koruyamayınca, iş bırakma eylemi kaçınılmaz olmuş.
***
Gerçek şu ki, metal işçileri, sadece ekmek kavgası veriyor.
İnsanca bir ücret, insanca bir yaşam için, daha adil bir toplu sözleşme peşindeler.
İşçilerin onurlu eylemlerine, aileri de destek veriyor.
İşte böylesine haklı bir eyleme, çok farklı kesimlerden destek geliyor.
İşçi eylemine destek verenler
AKP’li belediyeler, işçilere destek vermek için adeta sıraya girmiş durumda.
CHP’li belediyeler de, destekçi kervanında yerlerini almışlar.
Son yıllarda, farklı siyasi partileri ve yerel yönetimleri, aynı noktada buluşturan başka bir işçi eylemi hatırlamıyorum.
Bu da eylemin yelpazesinin ne kadar geniş olduğunu gösteriyor.
Ancak işçiler, eyleme siyasi gölge düşürmemek için, özen gösteriyorlar.
Hiçbir sendikanın işin içinde olmadığı, tamamen işçilerin özgür iradeleriyle hareket ettiği bir eylem, ancak bu kadar siyasetten arınmış olabilir.
İşçi eylemlerinden Gezi çıkar mı?
Gezi eylemi, iktidara yönelik toplumsal tepkinin patlamasıydı, metal işçilerinin eylemiyse, adil olmayan toplu sözleşmeye ve düşük ücrete yönelik tepkiyle tanımlanabilir.
Gezi eylemi, iktidar karşıtılığı üzerinden yükseldi, işçilerinin eylemiyse işveren ve işbirlikçi olarak görülen sendikaya duyulan tepkiden patladı.
Gezi eylemine, farklı sınıflar katılmıştı, işçi eylemindeyse sadece işçi sınıfı var.
Gezi eylemine muhalafet partileri destek vermişti, işçi eylemi, iktidarı ve muhalefeti buluşturdu.
Gezi eyleminde amaç, hükümeti düşürmekti, işçi eyleminde hedef daha iyi bir toplu sözleşme.