Olay Gazetesi Bursa

Makamlar gelip geçici, bizi biz yapan değerler kalıcıdır

Misafirlere kendisi hizmet ediyor, mutfağa girip yemek yapıyor,  eşi  gibi kitap okuyor,  kedilerden güvercinlere varıncaya kadar hayvanları elleriyle besliyor, şehit yakınlarını ziyaret ederek acılarını dindirmeye, yaşlılarla dertleşerek yalnızlıklarını gidermeye çalışıyor. Mütevazı  bir yaşam sürdüren Vali İzzettin Küçük’ün eşi Ayşe Küçük, evinin kapısını açarak bilinmeyen yaşamını anlattı. Vali İzzettin Küçük ile 21 yaşında görücü usulüyle evlenen […]

Misafirlere kendisi hizmet ediyor, mutfağa girip yemek yapıyor,  eşi  gibi kitap okuyor,  kedilerden güvercinlere varıncaya kadar hayvanları elleriyle besliyor, şehit yakınlarını ziyaret ederek acılarını dindirmeye, yaşlılarla dertleşerek yalnızlıklarını gidermeye çalışıyor. Mütevazı  bir yaşam sürdüren Vali İzzettin Küçük’ün eşi Ayşe Küçük, evinin kapısını açarak bilinmeyen yaşamını anlattı.

Vali İzzettin Küçük ile 21 yaşında görücü usulüyle evlenen Ayşe Küçük, sade bir yaşam sürdürdüklerini belirterek, “Bizi, biz yapan değerlerimizle var oluruz. Makamlar ve mevkiler güzeldir ama gelip geçicidir. Değerlerimiz ve ilkelerimiz ise her zaman bizimle yaşarlar, bizimle var olurlar” diyor.

Vali İzzetin Küçük’ün eşi Ayşe Küçük ile yaklaşık 6 ay önce konutunda söyleşi yaparken tanışmıştık.

Öncesinde resmi günlerde karşılaşmıştık ancak o gün ikramı bizzat kendisi yapan Ayşe Küçük ile kısa süreli de olsa sohbet etmiş ve söyleşi yapmayı konuşmuştuk.

Aradan aylar geçti ve yoğun gündemin arasında söyleşi fikrimiz ancak dün olgunlaştı.

Ayşe Küçük, Vali İzzetin Küçük ile evliliğinden hayvanseverliğine, kadın sorununa bakışından yardımseverliğine varıncaya kadar tüm sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

 

Sizi Vali Bey’in yanında görmemize rağmen pek öne çıkan biri değilsiniz. Bu da sizin ilk röportajınız olacak. Öncelikle Ayşe Küçük’ü tanıyalım.

Tabii hiç kimsenin, kendisini birkaç cümleyle anlatması mümkün değil. Ama  bir nüfus cüzdanı bilgisi vereyim. 1971 yılında İstanbul’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Önce Caferağa Medresesi’nde daha sonra Topkapı  Sarayı Nakışhanesi’nde geleneksel Türk Süsleme Sanatları kapsamında tezhip kurslarına katıldım. Kültür Bakanlığı’nın nakışhane kursunu tamamladım daha sonra. Sanat benim için çok önemli. Bu yüzden bu süreçler önemliydi benim için. Daha sonra Vali Bey ile evlendik.

 

İstanbullusunuz yani…

Doğma büyüme İstanbulluyum ama baba tarafından Yozgat, anne tarafından Tokatlıyız.

 

Nasıl tanıştınız Vali Bey ile?

Vali Bey İstanbul’da yaşıyordu ailesiyle birlikte. Erzurum’da doğmuş ama 2 yaşında geldikleri İstanbul’da büyümüş. Bugünkü kayınpederim ile ablamın kayınpederi arkadaş oldukları için, bizleri tanıştırmaya karar vermişler. Yani anlayacağınız görücü usulüyle evlendik.

 

Evlendiğinizde kaç yaşındaydınız?

Ben 21, Vali Bey 27. Ama yaş konusunda ihtilafa düşüyoruz. Vali Bey, 1 yaş küçük olduğunu söylüyor. 

 

Evlilik sürecinizi anlatır mısınız?

Evlilik bir insanın hayatındaki en önemli dönemeç. Hayatınızın geri kalanında birlikte yürüyeceğiniz, aile kuracağınız insanı seçiyorsunuz.  Kadın için de, erkek için de zor ama güzel bir süreç. Bizim için de öyle oldu. Kimse evlenmiş olmak için evlenmez. Mutlaka hissetmek ve güvenmek ister. Vali Bey için ne kadar zor bir kararsa benim için de öyle. Ama çok şükür Allah bizi birbirimize buldurdu, tanıma fırsatı yarattı. Görüştük ve doğru insanlar olduğumuza karar verince de evlendik. 

 

Vali Bey ile farklı kültürlerden geliyorsunuz. Bunun zorluklarını yaşadınız mı?

Yaşamadım. Eğer hayata sevgi, hoşgörü ve merhamet temelinden bakıyorsanız ve önyargınız iyi niyetse yaşamazsınız. Elbette, hayatınızın bir bölümünde düşebilir, sıkıntı yaşayabilirsiniz. Ama gerçek sevgiyi yaşıyor, kalbinizde merhamet taşıyorsanız zorlanmazsınız. O zaman zorluklar sadece hayatınızın bir rengi olur. 

 

Başta söylediğim gibi ön plana çıkmıyorsunuz ancak biz çok sayıda sosyal sorumluluk projesinin içinde olduğunuzu biliyoruz. Sosyal yönünüze geçmeden önce bir gününüzü nasıl geçirdiğinizi anlatır mısınız?

Aslında hiçbir günümü aynı şekilde geçirmem. Sürprizlerle  dolu bir hayat yaşıyoruz. O renklilik içinde her günümüz farklı geçiyor. Yaşamaktan keyif aldığım şeyleri ifade edebilirim. Erken  kalkıyoruz. Sabahları Vali Bey ile onun gezileriyle ilgili olmaya çalışıyorum. Eksik gördüğüm şey varsa düzeltmeye çalışırım. Daha sonrasında artık kendi işlerimle meşgul olurum. Muhakkak evde yaşanan her şeye bir şekilde refakat etmeye ve yön vermeye çalışırım. Sık sık mutfağa da  girerim.

 

Siz mi yapıyorsunuz yemekleri?

Her zaman diyemem ama zaman zaman  yapıyorum. Toplayan olduktan sonra dökmek çok zevkli. Misafirlerime ve çocuklarıma yemek yapmak bana ayrı bir mutluluk veriyor. Yürüyüş  yapmayı çok seviyorum. Müzik dinliyorum, kitap okuyorum, yaşlılarımızı ziyaret etmeye çalışıyorum. İhtiyaç sahiplerini ve şehit ailelerini çok önemsiyorum. Şehit yakınlarımızın eşlerini ziyaret ederek acılarını dindirmeye çalışıyorum. Derin acılar yaşıyorlar. Ama en azından ellerini  tutup gözlerinin içine bakarak acılarını biraz da olsa hafifletebiliriz. Sevgi Evleri’nde kimsesiz çocukları da ziyaret ediyorum. 

 

Yardım eliniz başka nerelere uzanıyor?

Sosyal sorumluluk projeleri çok önemli. Okuma yazma seferberliğine destek vermeye çalışıyorum. Okuma yazma bilmeyen umarım çok azdır. Eğer varsa da en aza inmesi noktasında ben de destek vermekten çok mutlu oluyorum. Toplumumuzda çok engelli var maalesef. Otizmli  çocuklara ve onların ailelerine yardım etmeye çalışıyorum. Spastik engelli,  hemofoli, talasemi ve kanser hastalarına ulaşmaya çalışıyorum. Elimden geldiği kadar herkese yardımcı oluyoruz.

 

Bir derneğe üyeliğiniz var mı?

Bir vali eşi, ilde tabii olarak sivil toplum örgütlerinin manevi başkanıdır. Yardım etmek için bir derneğe üye olmanız gerekmiyor. Biz hepsine karşı o sorumluluğu duyuyoruz, ulaşmaya çalışıyoruz. Evde bakım hizmeti veren hastalarımıza ulaşmaya çalışıyoruz. Beni ziyaret ederler ve  benden istedikleri katkı olduğunda vermeye çalışırım. Sanatsal faaliyetlere katılıyorum. Bir ilde ne olabiliyorsa hepsine yetişmem mümkün değil ama elimden gelen gayreti göstermeye çalışıyorum. Yetişemediklerimden de özür diliyorum.

 

Müzik dinlediğinizi söylüyorsunuz. Hangi tür müziğe ilgi duyuyorsunuz?

İyi bir dinleyiciyim. Tüm müzik türlerini severim ama daha ziyade Türk Sanat Müziği’ni  çocukluğumdan beri çok severim. Türkülerimizi çok seviyorum. Anadolu’nun kültür ve geleneğini yansıtıyor türkülerimiz. Melodisinden çok hikâyeleri beni etkiliyor. Pop müzik ve  nostalji de dinlerim. Özellikle Sezen Aksu ve Ajda Pekkan. Hatta çocuklarım sayesinde rap bile dinler oldum. Çok yoğun olmasa da rap müzik de dinliyorum. 

 

Kaç çocuğunuz var?

2 oğlumuz var. İkisi de bizimle yaşıyorlar. Büyük oğlumuzu askere uğurlayacağız gelecek hafta.

 

Nereye gidiyor?

Acemi birliği İzmir Narlıdere.

 

Neler hissediyorsunuz?

Kısa dönem askerlik yapacak. Heyecanlı ve mutluyum. Oğlumu kocaman adam olarak görüyorum. Vatani görevini yapmak üzere olduğu için de iftihar ediyorum. Küçük endişeler de duyuyorum ama kalbim çok rahat. Tüm asker yavrularımla birlikte oğlumun da sağ salim dönmesi için dua ediyorum.

 

 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü geride bıraktık. Maalesef kadın cinayetlerinde artış var. Kadına şiddet devam ediyor. Siyasette, çalışma hayatında kadınların sayısı erkeklere göre çok az. Kadınların sorunlarına bakış açınızı öğrenebilir miyiz? Bir de çözüm olarak neler söylersiniz?

Ben meseleye sadece kadın sorunu olarak bakmıyorum. Çünkü kadınlar sorunlarını erkeklerle beraber yaşadıkları için, kadın ve erkek sorunu olarak ayırmıyorum. Bazen eğitim bazen de gelir seviyesinin düşük olmasından ya da erkekle kadının birlikte yönetemediği sorunlar olduğunda sıkıntı tabii oluyor. Gelir ve eğitim seviyesi düştüğünde şiddetin arttığını görüyoruz. Bu da çok üzücü. Önce gelir seviyesinin, eğitim seviyesinin düzelmesi lazım. Kadınların da erkekler gibi asgari bir eğitim alması gerekir. Kadınların güçlenmesi için yine kadınların çaba göstermesi gerekir. Bunu sorun olarak görmeli ve aşmak için de çabalamalı.  Erkeklerin sorunlarını çözmesini, erkeklerin kendilerine alan açmasını beklemeleri  yerine, o alanı kadınlar açmalı. Kadın,  sosyokültürel anlamda güçlenmeli, zihniyet dünyasını dönüştürmeli. Yoksa kanunlarda kadınların hakkı verilmiş. Erkeklerin de bir dönüşüme ihtiyacı var. Sorun ortak  olduğu için erkekler ve kadınların birlikte çözmesi gerekir. 

 

Vali Bey’in çok kitap okuduğunu biliyoruz. Onunla yaptığımız  söyleşide, “Boş vakitlerimde kitap okumuyor, kitap okumak için vakit yaratıyorum” demişti. Sizin kitaplarla aranız nasıl? 

 Vali Bey çok düzenli ve çok fazla okur. Bana da çok şey öğretmiştir. Kitap okumak  boş vakit doldurulacak bir şey değil. İnsan kendisini şekillendiriyor, dünya  görüşünü geliştiriyor. Ben de kitap okumaya çalışıyorum ama Vali Bey kadar yoğun değil. Vali Bey daha ağır kitapları okurken ben de biraz daha kendime göre okuyorum. Romanları ve hikâyeleri çok severim. İnsan gelişimi ve sağlık kitaplarını da tercih ederim. Yani bana faydası olabileceğine, bana bir şeyler verebileceğine inandığım kitapları okurum. Mesela Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Kemal Tahir, Cemil Meriç, Alev Alatlı, Nilüfer Göle, Mevlana, Nabi, Fuzuli…

 

Siyasi eğilimleri farklı yazarları da okuyorsunuz…

Evet herkesi okurum. Çünkü orası bir derya. Zihin süzgeçimden tüm bilgilere ulaşmaya çalışırım.

 

Vali Bey’in zorlu görevi ve bazen basında eleştirilmesi sizi nasıl etkiliyor?

Vali Bey’in zor bir görevi ve sorumluluğu olduğunun farkındayım.  Basında çıkan her şey çok güzel olmuyor. Bu açıdan bir ön kabulümüz var. Hayat tozpembe değil. Hayatın bahar bahçe tarafı da var ama bir taraftan sıkıntıları da var. Ama önemli olan sizi ne kadar etkilediğidir. Çok fazla etkilemiyor. Ben Vali Bey’in en yakınındaki insanım. Zorluklar yaşanır ve aşılır diye bakıyorum olaylara. Ama görmemezlikten de gelmiyorum zorlukları.

 

Vali Bey ile yaptığımız söyleşimizde bize siz hizmet etmiştiniz. Sizi tanıyanlar da çok mütevazı olduğunuzu söylüyorlar.

Genelde böyleyimdir. Bizi, biz yapan değerlerimizle var oluruz. Makamlar ve mevkiler güzeldir ama gelip geçicidir. Değerlerimiz ve ilkelerimiz ise her zaman bizimle yaşarlar, bizimle var olurlar. Ben de böyle mutlu oluyorum. Misafirlerime çok değer verir ve onlara hizmet etmekten inanılmaz keyif alırım. 

 

YAŞAMAK ONLARIN DA HAKKI

 Bir de tıpkı Vali Bey gibi hayvansever yönünüz var. Sanırım Bursa Valilik Konutu’nda hiç bu kadar hayvan barındırılmamıştır. Konutta, kedilerden sülünlere varıncaya kadar çok sayıda hayvan yaşıyor.

Sevgi bir bütündür, parçalanamaz. Kalbinizde sevgi taşıyorsanız, insanları da seversiniz. İnsanları severseniz, hayvanları da seversiniz. Hayvanları severseniz, bitkileri ve doğayı da seversiniz. Sevgi kişinin kalbinde taşıdığı  bir değerdir ve herşeye yansır. Hayatın geneline yansıyan bir şeydir sevgi. Hayvanlar çok önemli bir yerdedir yaşantımızda. Gidip onlara selam veriyorum, nasılsınız diyorum. Bir kuşu kucağıma alıp kalp atışını hissetiğimde duyduğum mutluluğu kelimelerle ifade edemem. Kedimiz Minnoş’un yerinde olduğunu görmeden uyuyamıyorum. İlk başlarda hayvanlardan korkuyor, onlara dokunamıyordum. Ama Vali Bey sayesinde korkularımı aştım. İyi ki de aşmışım.

 

Hayvan hakları hakkında düşüncelerinizi alıp, söyleşimizi noktalayalım.

Bu dünyada birlikte yaşıyoruz ve dünyanın bir dengesi var. O dengeyi oluşuran temel unsurlardan biri de hayvanlardır. Tıpkı bizim gibi onların da yaşama hakkı var. Onları yaşatmamız, korumamız ve asla zarar vermememiz gerekir. Konutun çevresine kuş yuvaları yapıp yem bırakıyoruz. Sokak kedileri için mama bırakıyoruz. Herkes evinin önündeki sokak hayvanlarını koruyup, beslerse zaten sorun kalmaz ve sağlıklı bir şekilde büyürler. Hayvanlar can taşıyor. Merhametimizi kaybetmememiz lazım. Kendimize istediğimiz her şeyi onlara da vermemiz gerekir.