Olay Gazetesi Bursa

“Kürt devletinin kurulmasını en az 50 yıl önledik”

Uluslararası kamuoyundan gelen itiraz, tehdit, gözdağı ve parmak sallamalara karşın Türk Silahlı Kuvvetleri, Barış Pınarı Harekatı’nı kararlılıkla sürdürüyor. Harekat daha kaç gün sürer kestirmek güç ancak Mehmetçik, kısa zamanda önemli mesafeler katetti. Bu köşenin takipçileri Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı ismini iyi biliyor. Selçuk Hoca ile sınır ötesi harekatı konuştuk. Ben sordum O yanıtladı. Önce […]

Uluslararası kamuoyundan gelen itiraz, tehdit, gözdağı ve parmak sallamalara karşın Türk Silahlı Kuvvetleri, Barış Pınarı Harekatı’nı kararlılıkla sürdürüyor.

Harekat daha kaç gün sürer kestirmek güç ancak Mehmetçik, kısa zamanda önemli mesafeler katetti.

Bu köşenin takipçileri Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı ismini iyi biliyor.

Selçuk Hoca ile sınır ötesi harekatı konuştuk.

Ben sordum O yanıtladı.

Önce Türkiye’nin son hamlesiyle bölgede söz sahibi olup olamayacağını sordum.

Çok garip işler oluyor” diyerek başladı sözlerine, ardından şu değerlendirmeyi yaptı:

“Çok genel bir kuraldır, küresel güçler kendi oyunlarını oynar ve bölgesel güçlerin de bu oyunu bozma ve etkileme gücü yoktur. Ancak bölgesel güçler, kendi menfaatleri doğrultusunda alan kazanabilirler. Bu da onların zekalarına, kapasitelerine ve yeteneklerine bağlıdır. Bölgesel güçler oyunu bozamaz ama oyun kurabilirler.

“Yani şimdi Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde kendisine alan mı açtı?” diyerek sorularıma devam ediyorum.

“Evet Türkiye, iki küresel güç (ABD-Rusya) arasında kendisine çok önemli ve kıymetli bir alan açtı” dedi Hoca.

Dahası Türkiye, açtığı alan sayesinde davet edilmeksizin Suriye masasına oturdu.

O halde Türkiye, istediğini aldı mı?

Neredeyse evet” diyen Kırlı şöyle devam etti:

“Aslında 30 km derinliğe kadar ilerleyebilseydik, tam olarak istediğimiz alanı açabilirdik. Ancak 10-15 km derinlik de 4 bin kilometrekarelik bir alana sahip olmamız demektir ki, bu da çok önemli bir kazanımdır.”

Bunun anlamını şöyle açıkladı Kırlı:

Türkiye, en az 50 yıl daha Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulmasını engelledi. Zaten bizim de istediğimiz buydu. Çünkü Türkiye, bir fetih amacıyla değil, sınırlarında kukla bir Kürt devletinin kurulmasını önlemek için bölgeye girdi.”

Peki, Batı dünyasının sürekli vurguladığı gibi, Türkiye’nın sınır ötesi harekatı meşru değil mi?

2 nedenden dolayı “Hayır” diyor Selçuk Hoca.

Birincisi Suriye ile yapılan Adana Mutabakatı.

Bu anlaşmaya göre, iki ülkeden birine sınır ötesinden bir saldırı yapılır ve o ülke bunu önleyemezse, diğer ülkenin operasyon yapma hakkı vardır.

Bir diğeri de uluslararası anlaşmalardan doğan hak.

Yani Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre, bir ülkeye sınır dışından bir terör saldırısı gelirse, sınırlarından en fazla 30 km derinliğe kadar terör odaklarını temizleme hakkı doğar.

30 km’nin anlamı da bu zaten.

Münbiç meselesine gelince.

Münbiç’in çok önemi kalmadığını söylüyor Kırlı.

Zaten Münbiç’in nüfusunun çoğunluğunu Araplar oluşturuyor.

Ayrıca Münbiç’e Rus ile rejim güçleri girdi ve orada PYD’nin bir güç oluşturması söz konusu değil.

Türkiye için asıl tehdit Resulayn ve Tel Abyad.

Nitekim bu iki bölgeden PYD unsurları temizlendiğinde, terör örgütünün  Irak ile ikmal yolları kesilecek.

Kırlı son olarak, artık ABD’nin Suriye’de yapabileceği manipülasyonun kalmadığını ve bundan sonra Türkiye ile masaya oturmak zorunda olduğunu savundu.

 

Temizlenen bölgeye kaç Suriyeli dönebilir?

 

Barış Pınarı Harekatı’nın 2 temel amacı var.

Terörden temizlenen bölgelere, sayıları 4 milyona dayanan sığınmacıları göndermek ve sınırda kurulacak kukla Kürt devleti oluşumunu engellemek.

Ancak Prof. Dr. Selçuk Kırlı’ya göre temizlenen bölgeye  300 bin ile 500 bin Suriyeli sığabilir.

 

ABD neden PKK’ye öfkeli?

 

Kamuoyuna çok yansıma da bir süre önce ABD ile PKK arasında bir görüşme gerçekleşti.

ABD’liler PKK’ya destek verip İran’a saldırmalarını teklif ettiler.

Ancak PKK, “Sizinle işbirliğimiz Suriye’de” diyerek ABD’nin teklifini reddetti.

Trump’ın PKK’yı hedef alan sözlerinin şifresi, işte bu reddedilme olarak gösteriliyor.

Dahası yıllarca elemanlarına maaş ve silah desteği verip Türkiye’ye karşı kullandıkları terör örgütü, İran’a saldırmayı reddedince ortaklık bozuldu.

 

Mustafakemalpaşa’dan Mehmetçik’e anlamlı destek

 

Gelişmeyi CHP Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Serdar Tandoğan Kuru, sosyal medya hesabından duyurdu:

“Bizler savaşın her türlüsüne karşıyız. Fakat gelinen süreçte Mehmetçiğimizin yalnız olmadığını göstermek, Türkiye’ye örnek olmak ve  bu topraklarda birlik, beraberliğin sağlanması için bir ilke imza attık. Mustafakemalpaşa’da CHP, AK Parti, MHP, İYİ Parti, Saadet Partisi,  Demokrat Parti ve BBP ilçe başkanları olarak askerlik şubesine gidip, gönüllü askerlik başvurumuzu gerçekleştirdik.”

Mehmetçik’e dört bir yandan destek yağarken, Mustafakemalpaşa’dan gelen bu haber de askerlerimize moral oldu.

 

Kahve

 

Dünya genelinde bir yılda 25 milyar fincan kahve tüketiliyor.

Dünyanın en büyük kahve üreticisi elbette Brezilya.

Ancak kahveden en çok kazanan ülke İsviçre.

Çünkü İsviçreliler kahveyi Brezilyalılardan daha iyi işliyor ve daha iyi  pazarlıyorlar.

Bizim ise kahveyle tanışıklığımızın 1543’te İstanbul’da başladığı rivayet edilir.

Tabii Türk kahvesinin hammadesi bilinenin aksine yabancı menşelidir.

Paylaştığım 2 fotoğrafta da görüldüğü gibi açık kahve çekirdeğinin ana vatanı Brezilya’dır, daha koyu çekirdekli olan ise Burindi‘den ithaldir.

Ekvator, Kenya, Etiopya, Vietnam ve Guatemala da kahvenin en çok yetiştiği ülkeler.

Bu kadar kitabı bilgiden sonra, “Kahve de nerden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyim.

Belki çok kimse bilmiyordur ama Bursalı bir firma, Türkiye’nin en büyük kahve üreticilerinden biri.

Bakyapı’dan söz ediyorum.

Bakyapı deyince inşaat aklımıza geliyor ama kahve üretiminde de epey yol almışlar.

Öyle ki yılda 90 bin ton Türk kahvesi, 100 milyon da stick kahve satıyorlar.

Sadece kahve değil, çikolota da üretiyorlar.

Çikolata markasının ismi Archella, kahvelerinin ismi Payitaht  ve Cafeluks.

Dün meslektaşımız Murat Taydaş’ın davetiyle Bakyapı Gıda’nın  tesislerini gezdik.

Ben daha önce kahvenin tadına bakmıştım, farklı ve güzel bir lezzet bırakmıştı damağımda.

Tesiste ise ilk gözüme batan ayrıntılar, hijyen olması ve son teknolojiyle üretilmesi.

Çetin ekonomik koşullardan geçtiğimiz şu günlerde, gezdiğimiz tesis moral oldu.