Olay Gazetesi Bursa

Kraliçe arı, işçi arıları dolarla mı çalıştırıyor?

Gemlik Kaymakamı Gürbüz Karakuş’la geçen haftalarda tanıştım. 2 kez karşılaştık ama keşke daha önce tanışsaydım! Çatık kaşlı vali ve kaymakam imajını yerleyeksan eden Gürbüz, esprili mi esprili bir kaymakam. Geçen gün Gemlik’te sohbet ederken, söz yüksek döviz kurundan açıldı. Ve Gürbüz patlattı espriyi: “İthal ürünlere gelen zammı anlayabiliyorum. Ama yerli ürünlerin fiyatı nasıl katlandı anlamakta  […]

Gemlik Kaymakamı Gürbüz Karakuş’la geçen haftalarda tanıştım.

2 kez karşılaştık ama keşke daha önce tanışsaydım!

Çatık kaşlı vali ve kaymakam imajını yerleyeksan eden Gürbüz, esprili mi esprili bir kaymakam.

Geçen gün Gemlik’te sohbet ederken, söz yüksek döviz kurundan açıldı.

Ve Gürbüz patlattı espriyi:

“İthal ürünlere gelen zammı anlayabiliyorum. Ama yerli ürünlerin fiyatı nasıl katlandı anlamakta  zorlanıyorum. Mesela memleketim Artvin’in çiçek balı… Döviz yükselmeden önce 75 liraydı, bugünkü fiyatı 150 lira. Kraliçe arı, işçi arıların maaşını dolar üzerinde mi veriyor anlamadım!

***

Önceki gün Bursa’nın tanınmış simalarından Anavatan Partisi eski İl Başkanı Orhan Efe anlattı.

Efe, tam bir kabak çekirdeği müptelası…

Mütemadiyen kuruyemişçiden kabak çekirdeği alıyor.

Kısa süre önce gittiği kuruyemişçiden, yine 1 kilo kabak çekirdeği satın alıyor.

Ancak çekirdeğin fiyatı, 22 liradan 30 liraya çıkmıştır.

Efe, ne iş diye soruyor.

Kuruyemişçinin cevabı:

-Abi dolar arttı, mecburen zam yaptık.

-Yahu, çekirdeğin dolarla ne ilgisi var?

-Olur mu, çekirdek Çin’den geliyor. Bu dükkanda gördüğünüz çoğu ürün de ithal.

Orhan Efe, şoke olur tabii.

Peki, “bana yerli bir ürün verir misin?” der.

Abi bir tek İnegöl’den ay çekirdeği var, istersen vereyim” der tezgahtar.

Efe’nin keyfi de iştahı da kaçmıştır.

Yine de kabak çekirdeği keyfinden ödün vermez ve çaresiz satın alır.

***

İlker Özaslan‘ı siyaset camiası bilir.

Demokrat  Parti’nin eski il başkanlarından.

Soba işi yapıyor.

Yani moda deyimle, yerli ve milli soba üretip,  satıyor.

Soba deyip geçmeyin, 680 Euro bir sobanın fiyatı.

İthal sobalar ne kadar dersiniz?

Bin Euro!

Yani artan döviz kuruyla birlikte ısınmak için bile yaklaşık 7 bin 500 lirayı lirayı gözden çıkarmanız gerekiyor artık.

***

Dövizin ateşi yeni düştü.

Ancak hala oldukça yüksek.

İthal, yerli, yarı ithal, yarı milli farketmiyor, eldivenden merdivene, baldan avokadoya, etten, sebzeye, sütten, peynire varıncaya kadar her ürün zamlandı.

Allah fakir, fukaranın yardımcısı olsun.

Da, bu fırsatçılara ne demeli?

Gemlik Kaymakamı Gürbüz’ün dediği gibi, kraliçe arı dolarla mı çalıştırıyor işçi arıları!

 

Kırk katır mı kırk satır mı?

 

Dün tüm gözler Merkez Bankası’ndaydı.

İki yol vardı MB yetkililerinin önünde.

Ya faiz arttırımına gidip döviz fiyatını düşüreceklerdi.

Ya da düşük bir faiz arttırımıyla zaten yüksek olan döviz fiyatını biraz daha tırmandıracaklardı.

Faizi arttırırsanız, can çekişen yatırımlara biraz daha darbe vurur, nakit ihtiyacı olan iş insanlarını biraz daha zora sokarsınız.

Dövizin biraz daha artmasının sonuçlarını, anlatmaya bile gerek yok.

Tam bir, sakal-bıyık ilişkisi yani.

Siz olsanız ne yapardınız?

Merkez Bankası kararını vermeden önce birçok iş insanıyla görüştüm.

Hepsi, faiz arttırımından yana olduklarını söylüyorlardı.

Çünkü yüksek döviz kurunun iki çok önemli dezavantajı var:

Kur yüksek seyrettikçe, dövizini elinde tutan vatandaş parasını Türk lirasına çevirip ekonomiye kazandırmayacaktı.

Dövizin biraz daha artması demek, neredeyse tüm ürünlerin biraz daha pahalılaşmasına yol açıp, alım gücünü daha da düşürecekti.

Ancak en önemlisi meselenin psikolojik yönü.

Kim ne derse desin, 6’yı geçip 7 lira sınırına dayanan dolar hepimizin sinirini bozmuştu.

Varsın faiz artsın.

 

Ali Mollasalih devlet memuru oldu!

 

Bursa’da siyaset yapıp da Ali Mollasalih’i tanımayan yoktur herhalde.

Fazilet ve daha sonra Saadet Partisi’nin efsane gençlik kolları başkanı Mollasalih’le, ‘salı  sohbetlerinde‘ tanışmıştım ben de diğer gazeteciler gibi.

Mollasalih başkanlığındaki Saadet Partili gençler, her hafta bir gazeteciyi davet ediyor ve sıcak bir ortamda sohbet ediyorlardı.

Gençler ve gazeteciler birbirlerinden feyiz alıyor, siyasetçi gazeteciyi, gazeteci de siyasetçiyi tanıyor ve anlıyordu.

Bugün siyasi partilerde öyle yaratıcı gençlik kolları yok maalesef.

Ali Mollasalih AK Parti’ye üye olduktan sonra aktif siyasetin içinde olmadı.

Dün Basın İlan Kurumu’nun başarılı müdürü Osman Başeğmez‘i ziyaret ettiğimde, Mollasalih’le karşılaştık.

Herhalde o da ziyarete gelmiştir diye düşünerek, kısa bir hal hatır faslından sonra Başeğmez’in odasına geçtik.

Başeğmez’le sohbet ederken, Mollasalih’in de odaya gelip sohbete katılmasını bekliyordum.

Ancak Mollasalih, bir türlü gelmedi.

Daha sonra davet ettim ve içeride ne yaptığını sordum.

“Ben artık burada çalışıyorum. Mesai yapıyordum içeride” demez mi!

Önce şaka sandım.

Ancak gerçekten de Basın İlan Kurumu’na devlet memuru olarak başlamış Bursa’nın sevdiği siyasetçi.

Ne diyelim, hayırlı olsun hem kendisine hem de Basın İlan Kurumu’na.