Doğrusu, Kılıçdaroğlu’nun Balıkesir’deki Milletin Sesi Mitingi’nden 1 gün önce Bursa’ya gelmesini, örgütün gazını almak olarak değerlendirmiştim.
Ancak neredeyse tamamını takip ettiğim program hiç de öyle bir izlenim bırakmadı bende.
Ve öyle sanıyorum ki göçmen dernekleri temsilcileri de Kılıçdaroğlu da Bursa programından çok memnun kaldılar.
Bunda programın göbeğinde CHP’nin olmamasının rolü büyük.
Kılıçdaroğlu’na ulaşmak, onunla fotoğraf çekmek, ayaküstü de olsa konuşmak için adeta bir birlerini ezen partililer yüzünden verimsiz geçiyordu Bursa programları.
Ancak bu kez amaç hasıl oldu ve Kılıçdaroğlu, zaten CHP’ye oy vermesi kesin olan partililerle değil, halkla temas etti.
Böylesine kalabalık ve çok sayıda derneğin işin içinde olduğu, son güne hatta son saatlere kadar değişen büyük bir organizasyonun üstesinden, büyük bir aksaklık yaşatmadan geldiler.
Nilüfer Belediyesi, Lozan Mübadilleri Vakfı, Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği işbirliğiyle düzenlenen Büyük Mübadil Buluşması’nın 3 ayağı vardı.
Kamuoyuna duyurulmayan mübadil ve göçmen derneği temsilcileriyle yapılan basına kapalı toplantının detaylarını diğer yazıda paylaşacağım.
Görükle Stadyumu’ndaki buluşma ise Kılıçdaroğlu’nun Bursa’da katıldığı en kalabalık ve coşkulu etkinliklerinden biri oldu.
Türkiye’nin dört bir yanından mübadil derneği temsilcisi gelmişti.
Mübadil derneklerinin yanı sıra 6’lı masanın Bursa temsilcileri de destek için ordaydılar.
Konuşmalara gelince…
Konu elbette önceki gün 99. yıl dönümünü kutladığımız Lozan Barış Antlaşması’ydı. (Tarihçi İlber Ortaylı’nın söylediklerine yarınki yazımda geniş şekilde değineceğim.)
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında 2 konu öne çıktı.
Birincisi sığınmacıları davulla, zurnayla göndereceğini belirtmesi.
İkincisi, iktidara gelirlerse ilk işlerinin 24 Temmuz’un bayram olması için kanun teklifi vereceğini söylemesi.
İlginç olan şu ki, Kılıçdaroğlu, Görükle Kültür Merkezi’ndeki toplantıda dernek temsilcilerine “24 Temmuz’un bayram olması güzel bir öneri ancak tarihçilere sorup değerlendireceğiz. Biz siyasetçiyiz, İlber Ortaylı’ya soralım” dedikten sadece yarım saat sonra ‘Lozan Bayramı’ için kanun teklifi vereceğini söyledi.
Acaba Kılıçdaroğlu, İlber Hoca ile ayaküstü konuştuktan sonra mı kararını verdi?
Kılıçdaroğlu’ndan öz eleştiri: Ankara’da nutuk çekip, oy istiyoruz!
Kılıçdaroğlu, Görükle Stadyumu’na geçmeden önce Çağdaş Eğitim Kooperatifi’ne bağlı Görükle Kültür Merkezi’nin tiyatro salonunda mübadil dernekleri temsilcileriyle bir araya geldi.
Edremit’ten İzmir’e Türkiye’nin dört bir yanından gelen mübadil dernekleri temsilcilerinin katıldığı basına kapalı toplantı, sohbet ve dertleşme havasında geçti.
Ancak Kılıçdaroğlu önemli mesajlar verdi, çok ciddi şekilde öz eleştiri yaptı.
Mesela Makedonya Arnavutluk Kosova Göçmenleri Derneği Başkanı Taner Ödemiş, sitem etti Kılıçdaroğlu’na:
Kılıçdaroğlu, Ödemiş’in sitemine hak vererek şunları söyledi:
“Sorun sizde değil. Hata bizde, eksiklik bizde. Ankara’da nutuk çekip, bize oy verin diyoruz. Ben günün neredeyse 24 saati çalışıyorum. İl ve ilçe başkanlarımın da toplumun tüm kesimlerinin nabzını tutmak zorunda. Sizden de ricam, yanlışımız varsa çekinmeden söyleyin, eleştirin. Bizi eleştirenler, bizim dostumuzdur.”
Kılıçdaroğlu, CHP’li bazı yöneticilere yönelik eleştiriye hoşgörüyle yaklaşmakla kalmadı, eleştirinin haklı olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden parti yöneticilerine şu mesajı verdiğini düşünüyorum:
“Ben genel başkan olarak gecemi, gündüzüme katarak çalışıyorum. Sizin de bana ayak uydurmanız lazım.”
Toplantıda çok fazla soru vardı hatta birçok dernek yöneticisi zaman darlığından söz alamadı.
Dernek temsilcilerinin söylediklerinin özetini yapmam gerekirse…
Balkanlara gitmeyen Kılıçdaroğlu’ndan bölgeye sık sık gitmesi istendi, vize sorununun aşılması talep edildi ve Suriyeli sığınmacılarla aynı kefeye konulmak istemedikleri belirtildi.
Kılıçdaroğlu da tüm talepleri not etti, Balkanlara artık gideceği sözünü verdi ancak kendisinin de dernek temsilcilerinden ricası vardı:
CHP’ye destek olun!
8 muhtar CHP’ye geçti
Görükle Stadyumu’ndaki Büyük Mübadele Buluşması’nın ardından Kılıçdaroğlu’nun son durağı Mübadele Kahvesi ve Mübadele Evi oldu.
Nilüfer’deki 8 mahalle muhtarı CHP’ye geçti.
CHP’ye geçenlerin arasında bir de AK Partili muhtar vardı:
Dağyenice Muhtarı Rıdvan Tekin.
Muhtarları ikna eden isim ise Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz olmuş.
Evet Nilüfer, CHP’nin kalesi.
Ancak muhtarların görev yaptığı ilçe Nilüfer olsa da, biri AK Partili 8 muhtarın CHP’ye geçmesi, kayda değer bir gelişme değil midir?
CHP’liler Kılıçdaroğlu’ndan demokrasi istedi
Bursa’da ön seçim ve demokrasi talebinde bulunan Çalışma Grubu isimli bir platform var.
Grubun liderliğini Av. Ekrem Demiröz yapıyor.
Eski il başkanı Hüseyin Akkuş’un ricasıyla genel merkez tarafından milletvekili listesinin üst sıralarına yazılmasına rağmen ön seçim isteyen Kayıhan Pala da grup üyeleri arasındaydı.
Öncesinde ise grup üyelerine şu SMS’i yolladı:
“23 07 2022 günü parti içi demokrasiye ilişkin topladığımız imzaları genel başkanımıza sunuyoruz. Bu amaçla yarın saat 16,00’da Görükle Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nde buluşuyoruz. Tüm CHP Bursa Çalışma Grubu üyelerimizi bekleriz.”
Grubun öncülerinden Müberra Akgün, dosyayı Kılıçdaroğlu’na sundu.
Akgün’le konuştum, yaşananları anlattı.
Akgün, Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık’ı arayp, Kılıçdaroğlu’na dosya vermek istediklerini söylüyor.
Ancak Akgün’ün iddiasına göre Karabıyık, programın sıkışık olduğunu öne sürerek, geri dönüş yapmıyor.
Bunun üzerine Akgün ve arkadaşları, Görükle Kültür Merkezi’nin önüne gelip, Kılıçdaroğlu’nu bekliyor.
Bu sırada Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz, burada beklemelelerini, Mübadele Evi’nde Kılıçdaroğlu ile kendilerini görüştürecekleri sözünü veriyor.
Sözünü tutan Yılmaz, akşam saatlerinde Çalışma Grubu üyelerini Kılıçdaroğlu ile görüştürüyor.
Akgün, Kılıçdaroğlu’nun ön seçim ve demokrasi talebine gayet sıcak yaklaştığını belirtti.
Tabii kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun nezaketli davranışı, ön seçim olacağı anlamına gelmez.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımının hiçbir anlam ifade etmediğini de söyleyemeyiz.
Seçimler zamanında olacağı için il ve ilçe kongrelerini yapmamak bile antidemokratik bir uygulamayken, milletvekili adaylarının genel merkez tarafından belirlenecek olması nasıl izah edilecek?
Ayrıca 800’ü aşkın ön seçim talebini içeren imzalar da küçümsenemez.