Muhalefet partileri erken seçimde ısrarlı, hükümet ise erken seçim yapmamakta kararlı.
Ancak iktidar da muhalefet de yarın seçim olacakmış gibi saha çalışmalarını sürdürüyor.
CHP’liler, aylar önce seçim startını verdi.
Milletvekili Anadolu’yu karış karış geziyor, aralarında Bursa’nın da olduğu kentlerde potansiyel belediye başkan adayları sahaya iniyor, yerelde ise örgütler yarın seçim olacakmış gibi çalışıyor.
Tüm bu çalışmalarla CHP’nin zayıf olduğu bölgelerde oyların arttırılması hedefleniyor.
İşte o bölgelerden biri de İnegöl…
Kılıçdaroğlu, kasım veya aralık ayında İnegöl’e gelecek.
Kurmaylarına Bursa’da İnegöl’e gitmek istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, 1 günlük Bursa programını ağırlıklı olarak bu ilçede geçirecek.
Programın içeriği kesinleşmese de Kılıçdaroğlu’nun İnegöl’de kanaat önderleri, esnaf ve seçmenle buluşacağını belirtebilirim.
CHP lideri, Bursa’ya da uğrayacak ancak programın büyük bölümünü İnegöl’de geçirecek.
Peki neden İnegöl?
Üst satırlarda da değindiğim gibi CHP’liler, en az oy aldıkları bölgelerde propaganda çalışmalarına ağırlık veriyor.
İnegöl de CHP’nin en az oy aldığı, AK Parti’nin ise en fazla oy oranına ulaştığı ilçelerden biri.
Ancak İnegöl’ün başka bir özelliği daha var.
CHP’liler 2 kez İnegöl’ün il olması için kanun teklifi verdi.
Kılıçdaroğlu İnegöl’e gelerek, hem bugüne kadar CHP’ye oy vermeyen seçmeni ikna etmeye çalışacak hem de İnegöl’ün il olması gerektiğini gündeme getirecek.
Abant toplantısında milletvekili eşlerine ne söylendi?
2 günlük değerlendirme ve çalışma programında Kılıçdaroğlu, milletvekillerine önemli mesajlar verdi.
Polemiklerden uzak durun, toplumu din üzerinden ayrıştıracak söylemlerde bulunmayın, halkın gerçek gündemi olan ekonomiye yoğunlaşın.
Kılıçdaroğlu’nun milletvekili eşlerine de mesajı vardı:
İktidar olmamız için çok çalışmamız gerekiyor. Milletvekili arkadaşlarımız gece-gündüz demeden sahada olacaklar. Sizlerden de eşleriniz adına anlayış bekliyorum.
Aradığınız trafik polisine ulaşılamıyor
Bursa’nın birçok noktasına trafik sıkışıklığına tanık oluyoruz ama burada kelimenin tam anlamıyla trafik katlediliyor.
İlk fotoğrafta okul önünde bir otobüs durağı ve durağın önüne park etmiş 1 değil, 2 değil, tam 3 araç görüyorsunuz.
Oysa bırakın durağın önüne park etmeyi, durağa 15 metre mesafede bile aracınızı park edemezsiniz.
Kuralsızlık bu ihlalle sınırlı değil elbette.
Zaten dar olan cadde, cadde ortasına park eden sorumsuz sürücüler tarafından iyice daralıyor.
Çift şeritli caddeden geçen iki aracın kaza yapması işten bile değil.
Sözünü ettiğim cadde, Nilüfer’in en işlek caddesi.
5 dakikada bir sefer yapan yolcu otobüslerinin de güzergahı.
Üstelik tam 5 okul var bu caddede.
Yani okul giriş ve çıkış saatlerinde, cadde tamamen kilitleniyor.
Peki her gün ve neredeyse her saat onlarca trafik ihlali yapılırken, trafik polisinin müdahalesini görüyor muyuz?
Ben bu caddeden yaklaşık 2 yıldır her gün geçiyorum ancak bir gün bile trafik polisi görmedim.
Zaten trafik polisi olsaydı, sürücüler kural ihlali yapmaya cesaret edebilirler miydi?
Kısa da olsa digital esaretten kurtulduk
6 saatlik kesintiyle, çoğumuzu kendimizi nefessiz kalmış gibi hissettik.
Ben tam tersini düşünüyorum.
Nefessiz kalmadık, nefes aldık.
Çünkü kısa da olsa sosyal medya bataklığından kurtulduk, digital hapishaleremizden çıktık ve teknolojik prangalarımızı söküp attık.
Keşke rüya daha uzun sürseydi.