Çalışma hayatının en sancılı konularının başında gelir kıdem tazminatı.
Hükümet, işverenin talebi üzerine kıdem tazminatının fona devredilmesini gündeme getirmiş, işçi sendikalarıysa kazanılmış hakların kaybedileceğini öne sürerek, düzenlemeye karşı çıkmıştı.
İşçi ve işveren uzlaşamayınca da, düzenleme rafa kalkmıştı.
Bugünse, raftan indirme zamanı geldi.
Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Faruk Çelik, yeni dönemde kıdem tazminatının fona devredilmesinin yeniden gündeme gelmesinin zorunlu olduğunu net bir şekilde söylüyor.
Meselenin iki boyutu var.
Birincisi, bugünkü koşullarda işçilerin önemli bölümünün kıdem tazminatı alamaması.
Nitekim tazminat alamayan işçiler, ya sigortasız çalıştırıldığı, ya yılın sonlarında çıkışları yılın başlarındaysa girişleri yapıldığı için veya işveren iflas ettiğinden dolayı kıdem tazminatı alamıyorlar.
Kıdem tazminatının fona devredilmesi hayata geçerse, tazminatlar garanti altına alınıyor.
Ancak bu durumda da, tazminat alınmasının belli bir süreye bağlanması ve her yıl bir maaş gibi bazı Avrupa ülkelerinden bile daha yüksek olan tazminat miktarının düşürülmesi gündeme gelecek.
Yani zor bir konu…
Ayrıca, meselenin birden çok tarafı var ve düzenleme milyonlarca işçiyi ilgilendiriyor.
Ancak işçi ve işvereni uzlaştırsa uzlaştırsa, yine gelecek dönemin potansiyel Çalışma Bakanı Faruk Çelik uzlaştırır.
Seçim bitti gözler muhalefet liderlerinde
HDP’de bir lider değişimi olacağı öngörülmüyor.
CHP’de kurultay toplanır, Umut Oran dışında başka adaylar da çıkar ancak Kılıçdaroğlu‘nun koltuğunu koruması kuvvetle muhtemel.
Her ne kadar, ‘Görevimizin başındayız‘ açıklaması yapsa da, MHP‘de Bahçeli gidicidir kanımca.
Nitekim, tabanda fırtına öncesi sessizlik yaşanıyor.
Ülkücü camia öfkeli.
Bahçeli ve ekibinin büyük kongreyi toplama kararı almalarını bekliyorlar.
Aksi halde düğmeye basacaklar ve imza toplayıp olağanüstü kongreyi kendileri toplayacaklar.
Yapabilirler mi?
MHP kulisleri, Bahçeli‘ye karşı muazzam bir tepkinin olduğu ve büyük kongrenin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
Zaten kamuoyunun kahir ekseriyeti de, AK Parti’nin tek başına iktidarının baş sorumlusunun Devlet Bahçeli olduğunu konusunda hemfikir.
Ortak görüş şu:
Bahçeli’nin, 2001’de Kocayayla‘da 3 Kasım erken seçim tarihini telaffuz etmesinden başlayarak bugüne kadar yaptıklarının tümü AK Parti‘ye yaradı, AK Parti‘nin iktidarda kalmasını sağladı.
Bozbey’den Çolak’a yanıt
Dünkü yazımda AK Parti‘nin Nilüfer‘de 7 Haziran seçimiyle karşılaştırdığımızda yükseldiğini aktarmış, AK Parti Nilüfer İlçe Başkanı Celil Çolak‘ın sözlerine yer vermiştim.
Nitekim AK Parti Nilüfer’de CHP ile arasındaki makası kapatmış, oylarını hatırı sayılır miktarda arttırmıştı.
Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ise, oy artışına itirazı olmamakla birlikte, AK Parti‘nin MHP’den ve HDP‘den oy aldığını söylüyor.
Ayrıca, Nilüfer‘de hala CHP‘nin AK Parti‘den daha fazla oyu bulunduğunu hatırlatıyor.
Kuşkusuz öyle.
Hatta, AK Parti‘nin 2002 ve 2007 seçimlerndeki açık ara üstünlüğü söz konusu değil.
Ancak 1 Kasım‘daki sonuçlar iki parti arasındaki farkın kapandığını gösteriyor ki yazıdaki vurgu da bundan ibaretti.