Konu biraz çetrefilli.
Nitekim bugüne kadar hiçbir yetkili net ifadelerle Kestel’in Çataltepe bölgesine cezaevi inşa edileceğini açıklamadı.
Ancak ilçeye cezaevi yapılması yönünde bir hazırlık olduğu net.
Net olan bir başka şey de Kestellilerin cezaevi istemediği.
İşte bu nedenle Kestel’den bir heyet, dün Adalet Bakanlığı’nın kapısını çaldı.
Tanır ve Aktaş, Bakan Yardımcılarından Kestel’e cezaevi inşa edilmemesini, mümkünse ilçe dışına, mümkün değilse de planlanan bölgenin dışına, yani kent merkezinden çok daha uzak bir bölgeye yapılmasını talep ettiler.
Bursa’nın yakından tanıdığı iki isim Kuş ve Birkan, Kestelli heyetin taleplerini dinledi ve gerekli çalışmaları yapacaklarını söyledi.
Yani başka bir bölge için keşif yapılacağı sözünü verdiler.
Ancak başka bir bölgenin de coğrafi şartları, ulaşım imkanları, imar durumu gibi özelliklerini araştıracaklarını ekleyerek.
Ankara’dan Bursa’ya dönüşünde konuştuğum Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır, görüşmeden memnun ayrıldıklarını söyledi:
“İki Bakan Yardımcımız da bizi çok iyi karşıladılar. Biz taleplerimizi ilettik. Kendileri de taleplerimizi inceleyeceklerini ve başka bir bölge için araştırma yapacaklarını söylediler.”
Gelişme böyle…
Yani net bir karar yok.
Ancak iktidar partisi düzeyinde ilk itirazın aktarıldığı bir görüşme olarak yorumlayabiliriz Ankara’daki ziyareti.
Kestel Belediye Başkanı Tanır, ilçe halkının talebini yetkililere iletti.
Son kararı Adalet Bakanlığı verecek.
Devir verimlilik zamanı
CHP’nin eski İl Başkanı Gürhan Akdoğan, dün gazetede konuğumuz oldu.
Akdoğan, akif siyasetin içinde değil ama gündemin sıkı bir takipçisi.
Yıllardır iş dünyasının içinde olan Akdoğan, Gebze’de endüstriyel mutfak üretimi yapan bir şirketin genel müdürlüğünü yapıyor.
İlginç şeyler söyledi.
Pandemi başlamadan 2019 Haziran ayından itibaren tasarruf politikaları uygulamışlar.
300 olan personel sayısını 210’a indirdikleri için tek bir işçi bile çıkarmamışlar.
Üstelik personel sayısını indirdikten sonra verimlilik daha da artmış.
Ancak sadece personel politikalarını değiştirdikleri için değil, başta stok yönetimi olmak üzere, israf olarak gördükleri tüm alanlarda yeni düzenlemelere gittikleri için verimliliği ve elbette karlılığı arttırmışlar.
“İşler iyi giderken tasarrufun önemini kavrayamıyorsunuz ama asıl işler iyi giderken tasarruf sağlamalısınız. Su varken, denizdeki kayalıkları görmediğiniz için geminizi yürütebilirsiniz. Ancak sular çekildiğinde kayalıklara çarpıp, karaya oturursunuz” diyen Akdoğan, zamanında önlem aldıkları için pandemi sürecinde sorun yaşamadıklarını anlattı.
Evet galiba pandemi sürecinin, ibret verici noktası bu yaklaşımdan geçiyor.
İşlerin iyi olduğu zamanlarda bile israfa yol açan tüm unsurları ortadan kaldırmak.
Devir tasarruf, devir verimlilik devri nitekim.
Muharrem İnce meselesi
Özellikle Muharrem İnce ile görüşlerini merak ediyordum Akdoğan’ın.
“Bu konuya temkinli yaklaşmakta fayda var. İnce, henüz parti kurmaya karar vermedi. Parti kurarsa da ne yapacağını kestirmek için erken” dedi.
Akdoğan’ın yaklaşımı, Kılıdaroğlu’na mesafeli olan CHP’lilerin genel görüşünü yansıtıyor diyebilirim.
Bunda, İnce’nin henüz parti kurmaya karar vermemesin de etkisi var hiç kuşkusuz.
Düğün, nikah ve kına meselesi
Birkaç gündür toplu taşıma araçlarını kullanıyorum.
Toplu taşıma araçları belki de pandemi kurallarının en iyi uygulandığı yerlerden biri.
Şoför, maskeyi burnunun üstünü kapatacak şekilde taktığı gibi, maskeyi nizami şekilde takmayan yolcuları da uyarmaktan geri durmuyor.
Peki sorun nerede?
Kalabalıkların olduğu birçok yerde.
Mesela düğün, kına ve nikah gibi kalabalıkların toplandığı organizasyonlarda.
Bu nedenle düğün, kına ve nikahlara getirilen kısıtlama, belki de sürecin başından bu yana alınmış en isabetli karar.
Bu satırları okuyan düğün salonu işletmecileri kızmasın.
Kısıtlama kararı ne kadar isabetliyse, sektörden ekmeğini çıkaran esnaf ve çalışanlarının mağdur edilmesi de o kadar yanlış.
Nasıl, işletmeler kısa çalışma ödeneği desteğiyle ayakta tutuluyorsa, iş yerleri kapanan esnaf da desteklenmeli.