Konunun uzmanlarının dilinde tüy bitse de, 1999 öncesinde inşa edilen yapıların önemli bölümü yenilenmedi.
Merkezi hükümetin geç adım atması ve yerel yönetimlerin konuya yeterli ilgiyi göstermemesi, vatandaşın bilinçsizliğine eklemlenince, deprem korkulu rüyamız olmaya devam ediyor.
Konu sadece deprem riski değil elbette.
Ekonomik ömrünü yitirmiş, estetikten uzak, mühendislik biliminden nasibini almamış 10 binlerce beton yığını, marka olarak nitelendirilen Bursa’ya yakışmıyor.
Niteliksiz göçün akınına uğrayan sanayi kenti Bursa‘da, kaçak ve ruhsatsız binalar 10 binlerle telaffuz ediliyor.
Kentsel dönüşüm ağır-aksak yürüse de, enseyi de karartmayalım.
Geçen haftalarda, “Kentsel dönüşüm tavsıyor mu” başlıklı yazım üzerine, Nilüfer’in en büyük kentsel dönüşüm projesi olan Nilüfer Sitesi’nden ses geldi.
Nilüfer Sitesi Kentsel Dönüşüm Temsilciler Kurulu Başkanı Metin Oran, bir mektup yollamış.
Önce, mektubu özetleyerek paylaşıyorum:
“16. 09. 2016 tarihli yazınızda, İstanbul ve Marmara merkezli olası depremlerin Bursa‘da büyük tahribatlara yol açabileceğini, zamanın kısaldığını ve bir an önce tedbir alınması gerektiğini yazmışsınız. Bu önemli konuyu, gündeme taşıdığınız için teşekkür ederiz. Son 5 yılda, Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin katkılarıyla kentsel dönüşüm çalışmaları hız kazandı. Ancak Bursa olarak işin başında olduğumuzu ve çok daha hızlı çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz. Büyükşehir Belediyesi’nin emsal artış kararıyla, tüm bölgelerde mevcut planlar dahilinde kentsel dönüşüm kararı alındı. Bizler Nilüfer Sitesi olarak, 5 ayrı ada bazında birleşip, 3 yıl çalışarak 18 bin 100 metrekare alanda, bin kişinin yaşadığı bir sitede dönüşümümüzü gerçekleştirdik. Binalarımızın yapımı devam ediyor. Her kat malikimiz, hiçbir bedel ödemeden aynı büyüklükteki dairelerine sosyal donatı ve yeşil alanlı sitelerine kavuşmak için sabırsızlanıyor. Söz konusu yazınızda, İnşaat Mühendisleri Odası eski Başkanı Necati Şahin‘in, Nilüfer’de kentsel dönüşümün noktasal ve yanlış yöntemle yapıldığı iddiasına yer vermişsiniz. Şahin‘in iddiası, yapılan ve yapılacak olan kentsel dönüşümlere zarar verir.”
Oran’ın, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanuna vatandaşın ilgi göstermediği yollu iddiamıza da itirazı var.
Bu itirazını da, “Riskli binalarda oturan vatandaşlar, ya dar gelirli ya da emekli insanlardır. Siz bu insanlara, kredi çek, evini yap diyemezsiniz” sözleriyle özetliyor.
Oran mektubunu, Büyükşehir Belediye Başkanı Altepe ve İmar Komisyonu üyelerine teşekkür edip, kentsel dönüşümün vatandaş odaklı devam etmesini dileyerek bitiriyor.
Oran‘ın sözlerini aktarmakla beraber, Şahin‘in söylediklerini galiba yanlış anladığını da belirteyim.
Nitekim Şahin, “Kentsel dönüşüm bir noktayı değil, tüm bölgeyi kapsasın. Noktasal bazda değil, bütüncül bir yaklaşımla yürüsün” diyor.
Ayrıca Nilüfer Sitesi, kuşkusuz son derece faydalı bir kentsel dönüşüm modeli olarak karşımızda duruyor.
Ancak, her site, İzmir Yolu‘na cepheli ve metro istasyona yakın değil.
Yani her bölge Nilüfer Sitesi’nin konumu kadar değerli değil.
Ayrıca söz konusu yasanın eksikleri olabilir ancak, vatandaş biraz fedakarlık yaparak, güvenli ve daha değerli evde oturma konusunda hala isteksiz.
Akpınar örneği
Kuşkusuz kentsel dönüşüm konusunda, idarecilerin eksikliği var.
Evet, vatandaşın da bu işe çok hevesli olmadığı bir gerçek.
Ancak vatandaşın önüne doğru proje konulduğunda, dönüşüm kaçınılmaz oluyor.
İşte Akpınar’daki dönüşüm.
Birkaç yıl önce 10 bin kişinin yaşadığı Akpınar‘da, vatandaş örgütlenerek bir dernek kurmuş.
Büyükşehir Belediyesi‘nin de el vermesiyle, bugün Akpınar’da 3 bin konutu aşkın büyük bir dönüşümün hayata geçmesi gündemde.
Projeyle, hem vatandaşın konutları değerlenecek hem de güvenli ve modern evler yükselecek.
Üstelik, konut sahiplerinin cebinden de para çıkmayacakmış.
Bu konunun kent gündeminden düşmemesinde fayda var.
Bu halk darbeye izin vermez
TMSF kontrolündeki Bank Asya‘nın Bursa Merkez Şubesi’nin önüne bir nakliye kamyonu yaklaşır.
Kamyondan inen görevliler, bankada daha önceden hazırlanmış mühürlü torbaları, araca taşıyor.
Bunu gören vatandaş, anında Emniyet‘e ihbar ediyor.
Kısa sürede, hadise anlaşılıyor:
Mühürlü torbalar, Bank Asya’nın İstanbul’daki genel müdürlüğüne götürülecektir ve zaten bu işlem TMSF yetkililerin talimatıyla gerçekleştiriliyordur.
Mayıs ayından bu yana FETÖ ile ilişiği kesilip TMSF’ye devredilen bir bankanın nakliye işlemine bile refleks gösteren halk, ikinci darbe girişimine karşı ne yapmaz ki?