Yoğun bir gündem var.
Bir yanda belediye başkan adaylarının proje tanıtım toplantıları, diğer yanda saha çalışmaları.
Adaylar son düzlükte tempolarını arttırdıkları için, bazen bir günde 2 ve hatta 3 program izlemek zorunda kalıyoruz.
Geçen cumartesi de öyle bir gündü.
Aslında yeni bir proje değil.
Ancak artık meydan ete kemiğe bürünüyor.
Nitekim Dündar ve ekibi uzun zamandır Bursa’yı gerçek bir Kent Meydanı‘na kavuşturmak için önce mimarı proje hazırladı, ardından hatırı sayılır miktarda kamulaştırma yaptılar ve son aşamada ihale için gün sayılıyor.
Dile kolay 37 dönümlük bir alan üzerine inşa edilecek yeni ve içinde revaklar, kültür merkezi, etkinlik alanları, tiyatro salonları gibi yaşam alanlarının inşa edileceği büyük bir meydan ortaya çıkacak.
Doğrusu eski ve mevcut haliyle kıyasladığımızda heyecan verici bir yatırım.
Tamamlandığında Bursa büyük bir meydana kavuşacak ancak başka faydaları da olacak.
Öncelikle, bölge nefes alacak.
Bursa’nın merkezi canlanacak, buluşma noktası olacak, çeşitli etkinliklerle yaşayan bir alan haline gelecek, yer altı otoparkıyla merkezdeki trafik sıkışıklığını giderecek.
Ayrıca, imar durumu nedeniyle bölgede yükselmesi muhtemel yüksek katlı binaların önünü kesecek.
Yani neresinden bakarsanız bakın Kent Meydanı, Bursa’ya iyi gelecek.
Dündar’a tam destek
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, milletvekillerinin birçoğu, AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman öncülüğündeki teşkilatlar ve Dündar’ı yalnız bırakmamıştı.
Bu tablo, milletvekili, belediye başkanları ve teşkilatlarıyla AK Parti Bursa’nın Mustafa Dündar’a tam destek verdiğini ortaya koyuyor.
Büyük projeler hayata geçiyor
Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, projeye boğan bir siyasetçi değil.
Ancak hayata geçirdiği yatırımların tamamı gelecek yıllara damgasını vuracak önemli eserler.
Mesela Panorama 1326.
Yeni Kent Meydanı.
Soğanlı Kentsel Dönüşüm.
1 milyon fidan.
Henüz tam olarak hayata geçmese de Hisar’ın turizme açılacak olması.
Tüm bu projeler, Dündar’ın yeni dönemine de ışık tutacak cinsten.
Aktaş da yeni döneme ilişkin mesajlarında yüzlercesi yerine az ama öz projelerle kamuoyunun karşısına çıktı.
Beni Bekleme Kaptan
Dünya prömiyerini yapan oyunu, diğer seyirciler gibi ben de merak ediyordum.
Beklenti çok büyüktü, hem festivalin açılış oyunu olacağı, hem Nazım gibi dünyaya mal olmuş bir şairin canlandırılacağı, hem de Şener Şen, Genco Erkal, Haluk Bilginer, Lale Mansur gibi duayenlerin sahne alacağı belki de en zengin içerikli 7. Nilüfer Tiyatro Festivali’nin görkemli bir temsille başlayacağı sanılıyordu.
Oyundan sonra konuştuğumuz aralarında tiyatrocuların da olduğu dostların görüşleri farklıydı.
Bunda, salonda bulunanların Nazım oyunlarını Genco Erkal‘ın o müthiş performansıyla izlemesinin de payı olabilir.
Nitekim Erkal, tek kişilik oyununda seyircisini ağlatacak kadar olağanüstü bir performans sergiliyor.
Ancak mütevazı bir tiyatro seyircisi gözüyle söylüyorum, bir tiyatro oyunu duygularımı harekete geçirebiliyor ve iç dünyamda geçici de olsa izler bırakabiliyorsa alkışı hak ediyordur benim için.
Her şeyden önce oyun, çok zengin bir prodüksiyona sahipti.
Ciddi bir emek verilmiş, saygıyı hak eden bir alınteri dökülmüş.
Oyunda kah Sovyetler Birliği’nin karla kaplı başkentine gidiyor kah Usta’nın hem çile çektiği hem de ürettiği Bursa Cezaevi’nde buluyorsunuz kendinizi.
Nazi askerleri tarafından 18’inde asılan ve Nazım’ın uğruna şiir yazdığı
Tanya’nın öyküsü de işlenmiş, son aşkı Vera ile olan ömrünün son yılları da anlatılmış.
Nazım’ın 12 yıl boyunca her an memleket hasretiyle yandığı gurbet yılları en duygusal bölümlerdendi ancak Karadeniz’in serin sularından Bükreş’e maceralı kaçış yolculuğu da dikkat çekici sahnelerden biriydi.
Çok sayı da şiiri de okundu memleket şairinin…
Oyun, Nazım’ın yaşamından kesitler sunuyordu ama günümüzün en acı olaylarına da pencere açmıştı.
10 Ekim Ankara Garı saldırısı…
Bir Nazım oyununda aşk olmaz mı?
Piraye, Münevver ve Vera…
Nazım’ın tutkulu aşkları…
Kızıl saçlı Piraye’nin düş kırıklığı, çocuğunun annesi Münevver‘le kısa ama birbirlerine 800 mektup yazacak kadar tutkulu aşkları ve ömrünün son demlerini birlikte geçirdiği Vera…
Hasılı, ‘Beni Bekleme Kaptan’, özgürlüğün değerini, memleket hasretinin insan yüreğini kasıp kavuran hüznünü ve aşkın yüceliğini, Usta’nın yaşamıyla harmanlayarak sahneye taşımış.
Balkanlar’ı Bursa’ya taşıyacak festival başladı
Geçen hafta sonu, yani 8 Mart‘ta Bursa Uluslararası 6. Balkan Ülkeleri Tiyatro Festivali de başladı Ahmet Vefik Paşa‘da.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt’un da katıldığı festival açılışı, Romanya Lightwave Tiyatrosu’nun Yansıma adlı temsiliyle merhaba dedi.
50 dakikalık sözsüz oyun değişik bir deneyimdi izleyiciler için.
Bursa Devlet Tiyatrosu Müdürü Arzu Tan Bayraktutan‘ın tiyatro vurgulu konuşması kayda değerdi:
“… Tiyatro, sınır ve mesafe tanımayan gücüyle, ayrı düşmüş sesleri, yüzleri, kalpleri kavuşturacak bir kez daha. 18 gün boyunca Balkanlar’ın en seçkin grupları bu sahnede boy gösterecek, teveccühlerinize, alkışlarınıza layık olmaya gayret edecekler. Açılışımıza gösterdiğiniz ilgiyi festival boyunca bekliyoruz. Lütfen unutmayın. Vakit geçirecek ya da vakit öldürecek kavram değildir tiyatro. Bizzat vaktin ta kendisidir. Vakit tiyatro vaktidir… Vakit festival vaktidir… Ve sözlerimi muhteşem ve muhterem hemcinslerime seslenerek bitirmek istiyorum. Kadınlar! Gününüz, günümüz kutlu olsun, daim olsun.