Cezaevlerinde durum malum, tıka basa dolu.
Son yıllarda hem terör örgütleri operasyonları hem de adi ve ekonomik suçlardaki artış nedeniyle mahkum sayısı hayli arttı.
Yaklaşık 2 yıldır da ‘af’ gündemden düşmüş değil.
Daha doğrusu MHP’nın ısrarla istediği, iktidar partisinin de Ceza İnfaz Yasası üzerindeki çalışmasıyla, mahkum ve yakınlarında ‘af’ beklentisi günden güne arttı.
Gelen haberlere bakılırsa, Ceza İnfaz Yasası değişecek ve 10 binlerce mahkuma tahliye yolu açılacak.
Peki ne zaman?
Sağolsun Gözgeç, 24 Temmuz Basın Bayramı’nı kutlamak için gelmişti.
Konuğumuz siyasetçi, avukat ve Adalet Komisyonu Üyesi olunca, af konusundaki beklentiyi hatırlattık.
Konu hassas olduğu için oldukça temkinli bir yanıt verdi Gözgeç.
Öncelikle, Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı düzenlemenin af değil Ceza İnfaz Yasası’nda değişiklik olduğunun özellikle altını çizdi ve şöyle devam etti:
“Yargı Reformu Stratejisi kapsamında ceza adaleti, savunma hakkı, tutukluluk halleri, savunma hakkının etkin hale gelmesi, mağdurların haklarının korunması ve ceza infaz süreleri gibi düzenlemeler söz konusu. Kamuoyunda ‘af’ olarak algılanan ancak ceza infazının süresiyle ilgili düzenleme de Yargı Reformu Stratejisi kapsamında gündeme gelebilir. Ancak henüz Adalet Komisyonu’na bu konu gelmiş değil. Meclis’in açılacağı 1 Ekim tarihinde Yargı Reformu Stratejisi alt komisyonda görüşülebilir.”
Yavuz’a, mahkumlara tahliye yolunu açacak düzenlemede infaz süresinin ne kadar düşeceğini de sordum.
Ancak yanıt vermedi.
Daha doğrusu ‘bağlayıcı’ bir şey söylemekten sakındı.
Ancak görünen o ki, hükümet temsilcilerinin de ifade ettiği gibi bazı suçların kapsam dışında kalması şartıyla infaz süresiyle ilgili düzenlemenin Meclis’ten geçmesi kuvvetle muhtemel.
Gözgeç ayrıca, ceza infazı süresiyle ilgili düzenlemede diğer siyasi partilerin de görüşlerine başvurulacağını özellikle vurguladı.
Kırsalda kadın girişimciler desteklenecek
AK Parti Bursa Milletvekili Av. Emine Yavuz Gözgeç ile 11. Kalkınma Planı’nı da konuştuk.
Hayli geniş konuları içeren kapsamlı bir plan bu.
Çalışma hayatından hukuk ve demokrasiye, kırsal kalkınmadan ekonomiye kadar birçok konu başlığını içeriyor 11. Kalkınma Planı.
Ancak Gözgeç, özellikle kırsal kalkınmada kadın girişimcilerin desteklenmesine dair konunun üzerinde durdu.
Nitekim, kırsalda kadın girişimcilerin özellikle kooperatifleşme konusunda yasal desteğe ihtiyaçları var.
Gözgeç, 11. Kalkınma Planı’nda kırsaldaki kadın girişimcilerin desteklenmesine dair önemli maddeler olduğunu söyledi.
Bu kapsamda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı’nın üçlü protokol imzaladığını hatırlattı Gözgeç.
İlgili bakanlık personeli 81 ilde kadın girişimcilerle temas kurup, çalıştaylar düzenliyor.
Bu çalıştaylardan elde edilecek veriler ışığında, yasal düzenlemeler yapılacak.
Amaç, kırsaldaki kadın girişimcileri örgütleyip, kooperatifler kurmalarını sağlamak ve üretime sokmak.
Deprem olacak mı, olmayacak mı?
Ercan’ın her açıklaması olay oluyor.
Ancak daha önemlisi bir söylediği diğerini tutmuyor.
Mesela yakın zamanda, “Marmara’da 2045’e kadar deprem olmayacak, korkmayın” demiş, ardından Bursa’da ciddi bir deprem tehlikesinden söz etmişti.
Ercan yine gündemde…
Bu kez ‘İstanbul’da bin yıl deprem olmayacak’ deyip, tüm deprem uzmanlarını ters köşe yapan son derece tartışmalı bir açıklamaya imzasını attı.
İTÜ Jeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Celal Şengör bakın ne demiş Ahmet Ercan hakkında:
“Prof. Dr. Ahmet Ercan, uzun yıllardır İTÜ öğretim üyesi değildir. Yıllar önce milletvekili adayı olmak için üniversiteden istifa etmiş, dönüş talebi üniversite tarafından kabul edilmemiştir. İTÜ öğretim üyesi sıfatını kullanması doğru bir tutum değil. Deprem ve deprem tahmini alanındaki yetkinliği sıfırdır. Türkçe yayınladığı bir kitap var ama bilimsel değil. Söylediklerinin gerçekle ilgisi olmadığı gibi bilimsel olarak da tam bir zırvadır.”
Şengör’ün sözlerinden de anlaşılacağı gibi, piyasada deprem uzmanı diye açıklamalar yapıp, reklamını yapan Ahmet Ercan’ın amacı belli.
Ancak deprem gibi son derece hayati bir konuda iler tutar yeri olmayan açıklamalar yapması bu kadar kolay olmamalı.
Hem artık medya ciddiye almamalı hem de bilim çevreleri bu işe dur demeli.
Bayram tatili tartışması
Ve, “bayram tatili 9 gün mü olmalı, daha mı kısa olmalı?” tartışma mevsimi de başladı.
Sanayiciler, “Ekonomi zaten zor durumda, 9 gün tatil üretimi baltalar, nerde bu bolluk” derken, turizmciler, “Piyasada zaten yaprak kımıldamıyor, 9 gün tatil iç piyasayı canlandırır, ekonomiye can suyu olur” diyor.
Anlayacağınız ülkeyi yönetenler için son derece zor bir karar.
Ancak ben bu yıl da turizmcilerin istediğinin olacağını düşünüyorum.
Geçmiş bayramlarda da böyle olmadı mı?