Bazen tek bir fotoğraf, bin sayfa yazıdan daha etkili olabiliyor.
3 yaşındaki Suriyeli talihsiz Aylan’ın, Ali Hoca Burnu sahiline vurmuş cansız bedenini ölümsüzleştiren o fotoğraf karesi de dünyanın en büyük utancını resmediyor.
Yaşam hakkını sadece kendi vatandaşının hakkı olarak görüp, sınırlarını mültecilere kapatarak çocukları ölüme terk eden Avrupa gaddarlığının resmidir aynı zamanda o minik beden.
Kobani’de yaşayan aile, IŞİD kasaplarından kaçmak için 3 çocuğuyla birlikte Suriye sınırından Türkiye’ye girmişti.
Aile önce İstanbul’a, oradan da Bodrum’a geçmişti.
Nihai amaçlarıysa Yunanistan’ın Kos Adası’na gitmekti.
Kendilerini Kos’a götürecek bot, 10 kişilikti.
Ancak gözünü para bürümüş bot sahibi, 17 kişi almıştı bota.
O dakikadan itibaren, umuda değil ölüme yolculuk yapıyorlardı Kobanili aile ve beraberindeki Suriyeliler...
Yolculuk başladıktan bir müddet sonra, can yeleklerini zorla çıkarttırmıştı bot sahibi katil.
Ancak nafile…
17 canın ağırlığını daha fazla taşıyamayan bot batmış, Akyarlar Koyu can pazarına dönüşmüştü.
O gün tam 12 kişi öldü.
Daha birkaç gün önce de Avusturya’da bir kamyon kasasında 71 mültecinin cesedi bulundu.
Göçmenler, kamyon kasasında havasızlıktan boğulmuştu.
Kimi kamyon kasasında havasızlıktan can veriyor, kimi azgın sularda boğularak ölüme terk ediliyor mültecilerin.
Ölüm yolculuğunu tamamlayabilirlerse kurtuluyorlar, tabii vardıkları yerlerde yaşamaya, yaşamak denirse.
Son bir haftada Avrupa’ya kaçak yollardan göç etmeye çalışan kurban kervanına yaklaşık 100 kişi daha katıldı.
Ancak Avrupalı liderler, tek bir mülteciyi bile ülkelerine kabul etmiyor, sınırlarında ölüme terk ediyorlar.
Daha dün Macaristan Başbakanı, hiç utanıp, sıkılmadan, “Sizin için en güvenli ülke Türkiye. Lütfen gelmeyin” dedi, Aylan’ın cesedi bile soğumadan!
Bodrum sahiline vurmuş Aylan’ın cansız bedeni, dünya medyasının manşetlerini süsledi…
‘Yoruma gerek yok, fotoğraf yeter’ başlığıyla.
Ancak o utanç fotoğrafından bir değil bin tane olsa ne yazar.
Nasır bağlamış yürekleri yumuşatmaya yeter mi?
Koca Avrupa’nın vicdanı 300 bin mülteciyle sınırlı
Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısı 2 milyonu aştı.
Suriyeliler, iç savaştan kaçıp, komşularına sığındı, Türkiye de, bir tek sığınmacıya kapılarını kapatmadı.
Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye faturası milyarlarca dolar…
Avrupa’nın tamamındaki mülteci sayısı ise sadece 300 bin!
Ancak, vicdanı, cüzdanlarına hapsolmuş Avrupalı liderler, ‘Suriyeliler, Türkiye’ye gitsin’ demeye devam ediyorlar.
Şimdi soruyorum:
Uygarlığı Türkiye’de mi aramak lazım, Avrupa’da mı?
AK Parti’ye şaşırtıcı adaylık başvurusu ve Müezzinoğlu’nun Bursa isteği
Konjonktür ne olursa olsun AK Parti’ye adaylık başvurusunun sayısı düşmüyor.
Listelerin önemli bölümünde değişiklik beklenmemesine rağmen, başvuru sayısı 150’yi geçmiş.
Listede olanların başvurmaları doğal.
Ancak, seçilebilecek sıralara 2, bilemedin 3 milletvekilliği için, 150’yi aşkın kişinin başvurması, bana kamu sektörüne olan iş başvurularını anımsattı.
Hani, 150 kişilik kamu kontenjanı için 5 bin kişinin başvurması gibi.
Başvuranlar arasında bürokratların olması da işin cabası.
Daha 3 ay önce, AK Parti onlara ders verircesine tek birini dahi eski görevlerine atamamışken, bazı bürokratların başvuru yapması, şaşılacak bir durum.
Bu arada Bursa Milletvekili Önder Matlı ve 10’uncu sıra adayı Gürsel Dönmez adaylık başvurusu yapmadı.
Gelelim Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na…
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ilk adaylık tercihini Bursa’dan yaptı.
Müezzinoğlu’nun ikinci tercihi İstanbul…
Yani Müezzinoğlu, resmen ‘tercihim Bursa’ dedi.