Rakamları duyunca şoke oldum.
Sadece 1 yılda Bursa’da yedieminli otopraklara çekilen araç ve makine adeti 7 bin.
Maddi değeri 210 milyon.
Bunun 154 milyon çürüyor.
Bunları Bursa Yedieminli İcra Depoları Otopark ve Kurtarıcıları Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Hüseyin Yıldız iddia ediyor:
“Mustafa Bey sorun büyük. Sorun sadece Bursa’nın değil, Türkiye’nin. Ancak Bursa’da otopaklarda başta otomobil olmak üzere heba olan icralık malların büyük çoğunluğu zamanla çürüyor.”
“Peki neden çürüyor?” diye soruyorum.
“Sistem tıkanmış” durumda diyor Yıldız ve devam ediyor:
“Şirket iflas ediyor. Aynı anda hem kamuya, hem bankalara hem de 3. şahıslara borçlu duruma olan şirketin el konulan malları yedieminli otoparklara çekiliyor. Ancak haciz işlemi uzun sürünce ve öncelikli alacaklı devlet olunca, devlette de bürokratik işlemler uzayınca, araçlar otoparklarda çürüyor. Biz şu an sizinle konuşurken İstanbul’da sadece bir otoparkta 5 bin aracın büyük çoğunluğu çürüyor. Son model otomobillerden, iş makinelerine varıncaya kadar büyük bir ekonomik değer heba oluyor.”
Yani sistemle ilgili ciddi bir sorun var ortada.
Yıldız, sorunun çözülmesi için çalmadık kapı bırakmadıklarını söylüyor.
Siyasetçilerden, belediye başkanlarına varıncaya kadar sorunlarını aktarmışlar ancak bugüne kadar çözüm bulunamamış.
Yıldız’la konuştuktan sonra AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman’ı aradım.
O da şunları söyledi:
“Evet sorun bize de aktarıldı. Ancak mesele sadece Bursa’nın sorunu değil. Türkiye’de genel bir sorun. Bize iletilen dosyayı inceliyoruz. Sorun Ankara’dan yasal bir düzenlemeyle çözülecek gibi duruyor. Yerel dinamikler olarak ne yapabiliriz, onu araştırıyoruz.”
Bursa’da 50 farklı noktada yedieminli otoparklar hizmet veriyor.
Yıldız, bunların tek bir yerde toplanması halinde sorunun çözelebileceğini savunuyor.
Ancak ben de, Salman’ın dediği gibi sorunun bürokratik işlemleri en aza indirecek köklü bir yasal düzenlemeyle çözülebileceğini düşünüyorum.
Neticede nasıl çözülürse çözülsün, Bursa’da milyonlarca, Türkiye genelinde milyarlarca liralık milli servetin heba olmasının önüne geçecek bir çözümün üretilmesi gerekir.
—————————-
Notalar engel tanımaz
Cuma akşamı muhteşem bir konser izledim.
Hayır, hayır sahnede konuk sanatçı Gülay dışında ünlü hiç kimse yoktu.
Kimi görme, kimi bedensel engelli, kimi de otizmli olan müzisyenler ve Limak Enerji Halk Müziği Korusu’nun üyeleri Türk Müziği’nin farklı eserlerini seslendirdi.
Engelli diyorum ama o gece engellerine meydan okurcasına müthiş bir iş çıkardılar.
Makber’le açılış, Yiğidim Aslanım ile final yaptılar.
Konser, tam bir sosyal sorumluluk projesi…
Öyle ki elde edilen gelirin tamamı Engelliler Federasyonu’na bağışlandı.
Konserin belli bir akışı vardı elbette ama mikrofonu kapan UEDAŞ çalışanları soluğu sahnede alıp, renk kattılar geceye.
Şef Ümit Akkuş, 3 ay boyunca bu muhteşem geceye hazırlamış koroyu.
UEDAŞ çalışanı Selcen Çağlar ile Ümit Akkuş, ‘Nazende Sevgilim’ parçasına öyle bir düet yaptılar ki profesyonellere taş çıkarttılar, o derece.
Bir tebrik de bu anlamlı geceye katkı yapan sponsor firmalar Kartel Metal ve 2006 Reklam’a…
Elbette Limak Enerji ve UEDAŞ da büyük bir alkışı hak ediyor.
————————
Hakaret ve makul eleştiri
İftira, yalan, hakaret ve küfür olmadığı sürece, siyasetçilerin de, gazetecilerin de, aydınların da, kısacası fikri olan herkesin, söyleyecek sözü olan tüm yurttaşların özgürce konuşması ve yazması demokrasimizin olmazsa olmazıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sanatçılarla Hatay’da sınır birliklerini ziyaret ettikleri için Kılıçdaroğlu, sanatçılar için ‘rezil adamlar’ ifadesini kullandı.
Dünyanın her yerinde, bu ifade düpedüz hakarettir.
Oysa eleştirisini makul cümlelerle ifade etse Kılıçdaroğlu hakaret eden muhalefet lideri konumuna düşmez, hakeretleri değil eleştirisi tartışılır, AK Parti’nin seçmenini tahrik ve konsolide etmezdi.
Birileri bu üslubün CHP’ye zarar verdiğini Kılıçdaroğlu’na anlatmalı.
Sahi Kılıçdaroğlu’nun danışmanları ne iş yapar?