Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saim Kılavuz, 2,5 yıllık görev döneminin değerlendirmesini yapmak ve sorularımızı yanıtlamak üzere gazetecilerin karşısına geçti.
Kılavuz, çok şey söyledi, onlarca bilgi paylaştı, birçok veriden söz etti.
Tümünü yazmak teknik olarak mümkün olmadığı için basın toplantısının can alıcı bölümlerini paylaşacağım.
Yüksek öğretim kurumlarını akademik başarılar doğrultusunda bilimsel metotlarla değerlendiren URAP’ın sıralamasında Uludağ Üniversitesi dünyada 1319. sıradayken, Türkiye üniversiteleri arasında 29. sıradan 27. sıraya yükselmiş.
Kılavuz bu sonuçlarla övünmediğini ancak bir toparlanma yaşadıklarını ve deyim yerindeyse tekerleği döndürdüklerini kaydetti.
Burada bir hatırlatma yapmakta fayda var.
URAP sıralamasında 5 kriter dikkate alınıyor.
Bu kriterlerden biri, doktoralı öğrenci sayısının lisans öğrenci sayısına oranı.
Yani öğrenci başına düşen öğretim üyesi sayısı.
41 öğrenciye bir öğretim üyesi düşüyormuş Uludağ Üniversitesi’nde.
Rektör Kılavuz, ‘hoca az, öğrenci çok’ diyerek, Uludağ Üniversitesi’nin sıralamadaki yerinin gerekçesini açıkladı.
Bu arada Uludağ Üniversitesi 16 araştırma üniversitesi içinde 11. sıraya, girişimci ve yenilikçi üniversite sıralamasında 21.sıradan 19. sıraya yükselmiş.
Tüm bu verileri kuşkusuz kamuoyu takdir edecektir.
Ancak geçmişi yarım asra dayanan Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden birine bu sıralamanın yakıştığını söyleyebilir miyiz?
Yurt sorunu yok mu Hocam?
Geçen yıl Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun yaptığı binalarla yurt kapasitesinin 10 bin öğrenciye çıktığını belirtip, “Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun yaptığı 10 bin kişilik binalar, üniversitenin kendi yurtları ve belediyelerin verdiği destekler sayesinde yurt konusunda kayda değer ciddi bir sıkıntı yaşanmadı” dedi.
Evet, hiç kuşkusuz hiçbir öğrenci sokakta yaşamıyor.
Ancak özel yurtların yıllık 30-40 bin, kiraların 2- 3 bin lira olduğu şu dönemde öğrencilerin barınma maliyetleri katbekat arttı.
Yani sorun sınırlı sayıda öğrenci barındıran Kredi ve Yurtlar Kurumu’na giremeyen üniversiteli gençlerin barınma maliyetinin arşa çıkmasıdır.
Uludağ Üniversitesi’nde iyi şeyler de oluyor dedirten gelişmeler
-Uzun yılların ihtiyacını karşılayacak yeni yoğum bakım üniteleri 2022’de bitecek.
-26 patent sayısı 276’ya çıktı.
-Öğrencilerin memnuniyet oranı yüzde 46’dan yüzde 61’e çıktı.
-Yapımını bağışçının üstlendiği Diş Hekimleri Fakültesi’nin temeli ocak veya şubatta atılacak.
-72 yataklı organ nakil merkezinin yapımı için bağışçı bulundu.
–3 mühendislik fakültesinin ortak kullanacağı laboratuvarın temeli önümüzdeki günlerde atılacak.
-Projesi bitmek üzere olan 250 yataklı Çocuk Hastanesi’nin temeli önümüzdeki günlerde atılacak.
-Çıkan son ilan ile birlikte toplam 630 akademik kadro hayata geçti. Kadrosunu alamayan tek bir akademik personel yok.
Cami eleştirilerine yanıt
Cami ne aşamada ve ne zaman tamamlanacak?
Önce bir itirazını dile getirdi Kılavuz:
“Sadece cami değil, o mekan bir külliye” dedi.
3 katlı 25 bin metrekarelik kapalı alanın 6 bin 500 metrekaresinde cami inşa ediliyor.
“Türkiye’nin en büyük camisi diye abartıyorlar. Oysa 6 bin 500 kişi namaz kılabilecek” diyen Kılavuz, külliyenin 2 katında öğrencilerin kültürel etkinlikler yapacağını kaydetti.
Ancak inşaatın bugüne kadar sadece yüzde 30’u tamamlanmış
Yani 2023’e yetişmesi çok zor.
Kılavuz, külliyenin tüm maliyetinin hayırseverler tarafından karşılandığını ve devletin kasasından tek kuruş çıkmadığını da hatırlattı.
Kılavuz, gazeteciler sormadan da şu eleştiriyi yine kendisi yanıtladı:
“Denilebilir ki, bağışçılar cami dışında farklı yatırımlara yönlendirilsin. Ancak her hayırseverin niyeti farklı. Camiye yardım eden hayırsever fakülte yapımı için bağış yapmıyor, fakülte bağışı yapan hayırsever cami yapımına destek olmuyor.”