Ülke gündeminde hayati meseleler var.
Mesela AK Parti’de koskoca belediye başkanları istifa ederken, Türk Silahlı Kuvvetleri İdlib’e girdi.
Ve tüm bunların üzerine ABD ile tarihin en büyük krizini yaşıyoruz.
Peki CHP örgütlerinin gündeminde ne var?
Varsa yoksa delege seçimi, varsa yoksa kongreler, varsa yoksa parti içi iktidar mücadelesi.
Dün bazı CHP’lilerle konuştum,sıcak gündem CHP’ye uğramamış bile.
İlçelerde kora kor mücadeleyi andıran delege seçimi yaşanıyor, herkes birbirini kırıyormuş.
Tüm hesaplarını önümüzdeki kongrelere göre yapan potansiyel adayların tek gündemi mahallelerdeki delege seçimleriymiş.
Kulisler havada uçuşuyor, söylentiler gırla gidiyormuş.
Bir düşünün, yarışın bu kadar sert, bu kadar kırıcı olduğu bir sürecin sonunda kaybedenler ne yapacaklar?
En iyimser ihtimalle köşelerine çekilecekler.
Yani Türkiye’nin kader seçimi olarak nitelendirilen 2019’da çalışmayacaklar.
İçlerinden rakip partilere oy verenler de çıkacaktır elbette.
Kuşkusuz yarışın olduğu her yerde bunların olması doğal karşılanabilir.
Ancak delege seçimiyle start alan kongre sürecinin bu kadar uzun olması, örgütlerin parti içi meselelerle uzun süre meşgul olmasına ve asıl gündemi ıskalamasına neden oluyor.
Siyasi partilerde demokratik mekanizmaların işletilmesinde kuşkusuz eleştirilecek bir durum yok.
Ne var ki parti içi iktidar mücadelesinin, genel iktidar mücadelesinden daha çok önemsendiği CHP’ye demokrasi fazla mı geliyor diye düşünmekten de alamıyorum kendimi.
————————-
Özdemir aday olmayacak mı?
CHP İl Başkanı Şadi Özdemir, aylar önce Orhangazi’de gerçekleştirilen örgüt toplantısında kürsüye çıkmış ve önümüzdeki il kongresinde aday olacağını ilan etmişti.
Özdemir, rahatsızlığına rağmen bu kararından dönmemiş ve aday olacağını deklare etmişti.
Ancak son günlerde Özdemir’in adaylık kararını revize edeceğini yakın çevresine söylediğini duyuyorum.
Özdemir’in son eğiliminin iki nedeni olduğu belirtiliyor.
İlçelerden Mudanya ve Yenişehir dışında destek bulamaması.
Sağlık sorunları.
Ancak Özdemir’in kendisi aday olmasa da il yönetiminden Muharrem Or’un aday olma ihtimali söz konusuymuş.
Tabii bunların kulis bilgisi olduğunu bilmem hatırlatmama gerek var mı?
——————
ABD karşıtlığının birleştirici gücü
ABD karşıtlığının Türkiye’deki farklı kesimleri ortak paydada buluşturmak gibi bir işlevi var.
Mesela soğuk savaş ikliminin hakim olduğu 1980 öncesinin aksine
siyasal İslamcılar, Ortadoğu’daki politikaları nedeniyle ABD karşıtıdır.
AK Parti’nin tabanını oluşturan ılımlı İslamcılar da, FETÖ konusundaki tutumu ve 15 Temmuz’daki rolü nedeniyle ABD’ye bilenmiş durumda.
Sosyalistler, zaten ideolojileri gereği ezelden ABD karşıtıydılar bugün de değişen bir şey yok o mahallede.
Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı mücadelesi veren Atatürk’ün izinde olan Kemalistler de ABD’ye hep mesafeliler.
Yani mevzubahis ABD ise, İslam’cısı, Kemalist’i, sosyalisti aynı cephede buluşabiliyor.
Ya ayrılıkçı Kürt hareketi?
Onlar yıllardır emperyalist ABD’nin yanındalar.
Özellikle Kuzey Irak referandumundan sonra ABD’nin ipine daha çok sarıldı PKK ve siyasal uzantıları.
Zamanın ruhu bu olsa gerek.
Mazlum bir halkın temsilcisi olduğunu söyleyenler, yıllardır mazlum halklara kan kusturan emperyalist ABD’ye bel bağlayabiliyor!
—————
Telefona çıkmayan bürokratlar
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 41 ay aradan sonra partisinin Afyonkarahisar kampına katıldı.
Kampa, bazı milletvekillerinin bürokrasiden şikayetleri damgasını vurmuş:
“Vesayeti ortadan kaldırdığımızı söylüyoruz ama bürokratik oligarşi hala sürüyor. Telefonlara çıkmayan, işlerini savsaklayanlar var. Bürokratlar, kibirleriyle, kendisini siyasetin üzerinde görüyor. İşlerimize çözüm bulması gereken bürokratlara çoğu zaman ulaşamıyoruz. Bazı belediye başkanları davaya aykırı hareket ediyor, icraatta başarısız kalıyorlar.”
Şimdi milletvekillerinin bu isyanını Bursa’ya uyarlayalım.
Bursa’da bazı belediyelerde durum tam da budur.
Özellikle burnundan kıl aldırmayan ulaşımdan sorumlu kimi bürokratların onca yanlış uygulamaları Bursa trafiğini mahvetti.
Peki kim tanır bürokratı?
Kimse…
Herkes belediye başkanını tanır ve yanlış uygulamaların faturasını da siyasi sorumluluğu olan başkanlar öder.
AK Parti’de gündemde olan belediye başkanlarının istifa iddialarına bir de bu pencereden bakalım.