Ne desek, ne yazsak boş.
Ne kadar ağıt yaksak, ne kadar üzülsek, kahrolsak nafile.
Acımızı tarif edecek kelime, üzüntümüzü ifade edecek cümle yok ne yazık ki.
Mehmetçik, en zor görevi üstlenerek sınır ötesinde kahramanca savaşırken, iktidarı ve muhalefetiyle bu karabasandan çıkma vaktidir.
Ama’sız, fakat’sız, yüreğimizle, bilincimizle askerimizin yanında olma dönemidir.
Milletimizin başı sağolsun, şehitlerimizin yakınlarına Allah sabır versin.
Suriye sorunu hangi ülkelerin sorunu?
İç savaşın başladığı günden bu yana 6,5 milyon Suriyeli mülteci, yurt dışına göç etmiş.
6 kıtada 127 ülkeye yayılmışlar.
Ancak bu büyük rakam yanıltmasın.
Çünkü göç eden Suriyelilerin büyük çoğunluğu Türkiye’ye geldi.
1 milyonu da Lübnan’da yaşıyor.
Ürdün, Irak ve Mısır’da ise yaklaşık 1 milyon mülteci yaşamını sürdürüyor.
Etti mi 6 milyon.
İşte geriye kalan 500 bin mülteci, ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine sığınmışlar.
Dün Türkiye sınır kapılarını açarak mültecilerin Avrupa’ya göçünü serbest bıraktı.
Yunanistan, ses bombalarıyla mültecileri sınır kapılarından uzaklaştırmaya çalıştı.
Yani, “Geri dönün, sizi kesinlikle istemiyoruz” dediler mültecilere.
Türkiye 4 milyon mülteciyi barındırırken, İdlib’den de 4 milyonluk bir göç dalgasının gelmesi işten bile değil.
Bu tablo şu anlama geliyor:
Ortadoğu’nun yakıcı sorunlarıyla yine Ortadoğu ülkeleri yüzleşiyor.
Prof. Dr. Ercan “Bursa’da 2060’tan önce deprem beklemiyorum”
Gündem hiç kuşkusuz İdlib’de rejim güçlerinin saldırılarıyla 33 Mehmetçik’in şehit düşmesi.
Ancak bir hafta önce TMOOB İl Koodinasyon Kurulu’nun davetlisi olarak Bursa’ya gelen deprem uzmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ı olay.com.tr’de konuk almak üzere sözleşmiştik.
Önemli şeyler söyledi.
Mesela beklenen Bursa merkezli depremle ilgili öngörüleri kayda değerdi.
Söylediklerinin özeti:
“Ben Bursa depreminin hemen meydana geleceğini beklemiyorum. Çünkü gerginliğin yüzde 78’ini, Kuzey Anadolu kırığının kuzey kolu taşıyor. Yüzde 9’unu Gemlik, yüzde 13’ünü ise Bursa kolu taşıyor. Bursa merkezli büyük depremler 250 yıl ile 560 yılda bir oluyor. Bursalıları korkutayım desem, 2060’tan önce Bursa’da bir deprem olmaz derim. O da en kötü ihtimalle. Bu arada 4’lük 5’lük depremler olabilir. Bursa’da büyük deprem, 6-7 ile 7,2 arasında olur.”
Ercan’ın sözleri, yüreklere su serpiyor ilk bakışta.
Ancak Bursa, İstanbul depreminin de tehditi altında.
Ercan da zaten büyük İstanbul depreminin Bursa’ya 35 km mesafede meydana geleceğinin altını çiziyor ve şunu ekliyor:
“Kuzey Anadolu kırığında meydana gelecek depremin etki alanı 150 ile 200 km arasıdır. Bu da İstanbul depreminin Bursa’yı etkileyeceğini gösteriyor.”
Bugüne kadar Bursa merkezli bir depremle ilgili aşağı yukarı tarih veren bir deprem uzmanı olmadı.
Ercan, “2060’dan önce Bursa’da deprem olmaz” diyerek, iyi haber verirken, İstanbul depreminin Bursa’yı etkileyeceğini hatırlatarak da kötü bir haber veriyor.
Yani her koşulda Bursa’da yaşayanlar büyük bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya.
“Deprem en çok tarım alanlarını etkiler”
Deprem uzmanı Jeofizik Yüksek Mühendisi İTÜ Maden Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Övgün Ahmet Ercan’ın söyledikleriyle devam edelim.
Konumuz yine beklenen Bursa depremi.
Ercan, İstanbul ve Gölcük’teki kırıkların (fay) boylarının 180 km olduğunu hatırlatıp şöyle devam etti:
“Bursa’da kırıkların boyları 20, 25 bilemedin 30 km’dir. Bunlar olağanüstü koşullar dışında deprem üretmezler. Kuzey kolundaki enerji en az 2 depremde boşalır. 18OO’lerde Bursa’da 2 deprem olmuş. Bu depremlerin büyüklüğüyle hakkında tam bir bilgi yok ama 6,7 ile 7,2 arasında olduğunu sanıyoruz. Mustafakemaşa’da meydana gelen deprem Bursa’nın haşadını çıkarmıştır.”
Ercan, 1855’teki depremde 35 bin olan Bursa nüfusunun yüzde 4’ünün yaşamını yitirdiğini hatırlatıp, günümüzle kıyaslıyor.
Bursa nüfusunun 3 milyona dayandığını düşünürsek, varın Bursa merkezli bir depremin yaratacağı tahribatı siz düşünün.
Ercan’ın altını çizdiği bir diğer nokta da, depremden en çok tarım alanlarının etkileneceği.
Nitekim tarım topraklarının altı sulak ve gevşektir.
Yani, Bursa’daki yapılaşmanın verimli tarım topraklardan oluşan ovada yükselmesi, hem tarıma zarar verdi hem de deprem açısından risk oluşturdu.