HDP‘deki Tuba Hezer vakası, perşembenin gelişi çarşambadan belli kıvamındaki bir hadiseydi aslında.
Bir başka ifadeyle, ‘öz yönetim’ kararının alındığı DTK kongresinde Eş Genel Başkan Hatip Dicle‘nin, hendekçi teröristler için sarf ettiği”Halkımızın her alanda yürüttüğü haklı ve meşru direnişi sahipleniyoruz” sözlerine tüy dikti.
Hezer‘in ziyaretine kadar, HDP’nin hala Türkiyelileşebileceğine ve bu partinin, hendeklerin kapatılacağı, bölgeden silah seslerinin kesileceği günlerde yeniden legal siyasete dönebileceğine dair umut kırıntılarım yok değildi.
Ancak Hezer, son umut kırıntılarımı da sildi süpürdü.
Peki HDP’nin ‘şahin‘ vekili, ‘taziye evi’ne’ gitti de ne oldu?
Partisini, “HDP, canlı bombacılara sahip çıkarak, IŞİD ile aynı düzlemdedir ” iddialarına maruz bıraktı.
Önceki Ankara saldırısında IŞİD’li canlı bomba tarafından katledilen partililerinin kemiklerini sızlattı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş‘ın IŞİD‘in canlı bomba eylemlerine verdiği tüm tepkileri boşa çıkardı.
HDP’nin terör örgütünün siyasal kolu olduğuna dair toplumdaki yaygın kanaati perçinledi.
Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesini istediği için, son seçimlerde ilk kez HDP‘ye oy veren seçmene, “Elim kırılsaydı da HDP’ye oy vermeseydim” dedirtti.
Yani Hezer, partisini biraz daha marjinalleştirdi, toplumdaki kutuplaşmayı arttırdı, alev alev yanan ateşin üzerine odun taşıdı.
Şimdi tüm bu olanların kime ne faydası oldu?
Eyy Hezer, o eve gittin de ne oldu?
Demirtaş, partisini nasıl temize çıkarır?
Çok kolay değil…
Ancak, gerçek siyasetçi de böyle olağanüstü zamanlarda ortaya çıkar.
Öyle ya, güneşli günlerde herkes siyaset yapar.
Eğer HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yarından tezi yok kamuoyunun karşısına çıkıp, eveleyip gevelemeden Tuba Tezer adına samimi bir şekilde özür dilerse…
Yetmez, taziyeci vekil için disiplin mekazinmasını çalıştırdıklarını ilan ederse…
Bu da tatmin edici olmaz, bundan böyle partisinin canlı bombacılarla anılmayacağına dair güvence verirse…
Ve son olarak, canlı bomba eylemini kınadıklarını, canlı bombacıyı lanetlediklerini duyurursa…
Belki partisini temize çıkarmak için adım atmış sayılabilir.
Ya sev ya terket!
MHP’de olanları ibretle izliyoruz.
Türk siyasi tarihinde, hiçbir liderin cesaret edemediğini Devlet Bahçeli yapıyor ve kendisine muhalif olan ne kadar teşkilat varsa, hiçbir gerekçeye dayandırmadan, “Görülen lüzum üzerine” yazısıyla kapatıyor.
Bu yöntem, Ortadoğu’daki Baasçı liderlerin, Uzak Doğu’daki tek adam yönetimlerinin ve Körfez ülkelerindeki krallıkların yöntemlerine ne de çok benziyor.
Galiba Bahçeli, yıllar önce partisinin o meşhur sloganını, bugünleri görerek kendisi için üretmiş
Ya sev ya terket.
Gulyabani
Kahkahalara boğulmadan, eğlendiren…
Karamsarlığa kapılmadan, düşündüren…
Sıkılmadan, izlettiren…
Geçmiş ile günümüzün kıvrakça harmanlandığı…
Batıl inançların, moderniteyle ustaca hicvedildiği…
Keyifli ve seyir zevki yüksek bir oyun…
Hasılı, Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu‘nun sahnelediği, Hüseyin Rahmi Gürpınar‘ın eseri Gulyabani izlenmeye değer.