Önce şu hatırlatmayı yapayım:
Bursa’da, belki de Türkiye’de yaklaşan deprem tehlikesini en çok ciddiye alan ve taşın altına eline koyan belediye başkanlarının başında geliyor Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz.
Elini değil gövdesini taşın altına koyarak koca ilçeyi yamaçlara taşıyacak olan kentsel dönüşüm için yıllarca uğraştı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kapısının önünde yattı, Ankara’yı su yolu yaptı.
Bayram değil seyran değil, 10 binlerce Gemlikli için hayati önemde olan bu gelişmeyi neden hatırlattım?
Hatırlattım, çünkü Gemlik’teki kentsel dönüşüm projesi bir süre beklemeye alındı.
Gerekçe, inşaat maliyetlerinin fahiş oranda artması.
Önceki akşam yapılan Zeytin Festivali‘nin basın toplantısının ardından, bir grup gazeteci arkadaşla birlikte Yılmaz’a kentsel dönüşümü sorduk.
Bakın neler söyledi:
Bu aşamalardan sonra kentsel dönüşüm için hiçbir engel kalmıyor. Ancak inşaat çalışmasını beklemeye aldık. Çünkü döviz kurunun artmasıyla birlikte inşaat maliyetleri de arttı.
Mesela demirin tonu 4 bin liraya çıktı. Eğer biz bu maliyetlerle inşaata başlarsak, dar gelirli vatandaşımıza sosyal konut üretemeyiz. Yani kentsel dönüşüm yapmamızın anlamı kalmaz. Bekleyip, piyasanın oturmasını bekleyeceğiz.”
Evet Başkan Yılmaz’ın sözlerinden, ekonomik koşullar nedeniyle Gemlik’in yamaçlara taşınma projesinin bir süre öteleneceğini anlıyoruz.
Yani Manastır ve Cihatlı bölgesinin doğusuna inşa edilecek yaklaşık 10 bin konut biraz daha bekleyecek.
Başkan Yılmaz pek de haksız sayılmaz.
Çünkü mevcut piyasa koşullarında yapılacak inşaatların maliyetleri son derece yüksek olacak, belki de ihaleye talip olacak müteahhit firma bulunamayacak.
Aslında bu sorun sadece Gemlik’in sorunu değil.
Yüksek döviz kuruna bağlı olarak artan inşaat maliyetleri nedeniyle, bazı kamu yatırımlarının ya yapılamadığını ya da tamamlanamadığını duyuyoruz.
Bakın mesela İstanbul Yolu’ndaki Panayır Kavşağı…
Altı üstü bir kavşak ama uzun zamandır inşaat halinde.
Temeli 2 yıl önce atılmasına rağmen hiçbir çalışma yok.
Kamudan iş alan bazı müteahhitlerin avansını bile iade edip işi bıraktıklarını duyuyoruz.
Gemlik’te zeytin festivali başlıyor
Efendim, Gemlik Zeytin Festivali’nin bu yıl 4. gerçekleşiyor.
Yine zengin bir içerikle, yine barışın simgesi zeytinin bol bol tanıtılacağı bir gündemle.
Ve elbette 3 gün sürecek sürecek festivalde bol bol zeytin tüketilecek.
Malum, zeytin barışın simgesi.
Başta Gemlik Belediyesi olmak üzere festivalin düzenleyicileri, bu yıl da barışın ruhuyla örtüşen bir hamle yaparak, şu dönemlerde aramızın hafif limoni olduğu Yunanistan’dan misafir ağırlıyorlar.
Yunanistan, Romanya ve Bosna Hersek’teki kardeş şehirlerden gelen 201 yabancı misafir festival boyunca Gemlik’te olacaklar.
Basın toplantısına katılan Yunanlı konukların heyecanı görülmeye değerdi.
Yeniden zeytine gelirsek…
Malum Gemlik zeytini, coğrafi işaret almış, namı ülke sınırlarını aşmış, tadından yenmeyecek, nefis mi nefis bir zeytindir.
Gemlik’te yaşayan meslektaşım Namık Göz söyledi, Gemlik zeytininin çekirdeğinin ucu dikenli olurmuş ve bu özellik sadece Gemlik zeytinine özgüymüş.
Ancak Orhangazililer, “Gemlik zeytininin adı, Orhangazi zeytininin tadı var” diyorlar.
Bu iddiayı reddetti Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Yıldırım:
“Meyvenin lezzetlisi, susuz ortamda yetişmesinden kaynaklanır. Gemlik zeytini de yamaçlarda yetiştiği için sulanmaz. Ayrıca iklim şartları da zeytinin yetişmesi için çok uygundur. Hava silkülasyonu, zeytine tadını verir. Türkiye’de Gemlik zeytininden lezzetlisi yoktur.”
Yazarın görüşü: Orhangazi zeytini de en az Gemlik zeytini kadar leziz.
Hay eline sağlık Alinur Aktaş!
Bakın Aktaş, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın uyarısından 10 ay önce araç konusunda nasıl tasarruf yapmış:
“Kamuda kaynaklar o kadar çok hayratça kullanılıyor ki, aslında bu tasarruf politikasını sadece bir döneme mahsus değil sürdürülebilir şekilde devam ettirmek gerekiyor.
Biz bu sıkıntıyı önceden gördük ve nihayetinde bu noktada kararlılığımızı ortaya koyduk. Geldiğimizde mali bir sıkıntı varsa, bir taraftan kaynak üretmeye çalışırken, bir taraftan mevcut giderleri azaltmak gibi bir zorunluluğumuz var.
Ama bunu yaparken de asla işleyişi veya yapılan iş ve işlemleri sıkıntıya koymadan yapmamız gerekiyordu. Araçlarla alakalı, otobüs uygulamalarıyla alakalı, akaryakıtla alakalı, makam araçlarıyla alakalı ve bugün geldiğimiz noktada çok ciddi rakamlara ulaştık.
BUSKİ’de 26 aracı iade ettik, 53 araç şoförsüze dönüştürülmüş ve 6 milyon 523 bin liralık bir tasarruf sağlanmış.
Büyükşehir Belediyesi destek hizmetlerinde de 27 araç ve 4 şoför iade edilmiş. 1 milyon 288 bin liralık tasarruf sağlanmış. Otobüs kiralamada yüzde 53’lük bir düşüş söz konusu.
2017 Ocak ve Eylül ayında 2 Milyon 606 bin lira ödenmişken, 2018 Ocak ayında ise 1 Milyon 226 Bin 793 liraya düşmüş ödenek. Toplamda üç ayrı kalemde 9 milyon liradan fazla tasarruf söz konusu. Akaryakıt konusunu da dahil ettiğimizde 12 milyon lirayı geçiyor.
Bu kaynaklar benim şahsi kaynaklarım değil, bu kaynaklar şehrin kaynakları. Nihayetinde Büyükşehir Belediyesi bunu farklı kaynaklarda kullanacak. Bana göre bu konuda yol alacağımız daha çok konu var.
Asla iş ve işlemlerin sürdürülebilirliği kesintiye uğratmadan ‘daha yapabileceğimiz çok şey var’ diye düşünüyorum.
Biz bu uygulamaları ve kısıtlamaları kesinlikle zaman içerisinde devam ettireceğiz. Sayın Bakanımızın ve Bakanlığımızın bu noktadaki yaklaşımlarını 10 ay önceden uygulamaya başladık. O durumda içim rahat ve çok mutluyum.”
Aktaş’ın açıklaması böyle.
Biz de kamunun kaynaklarını koruduğu için Aktaş’a teşekkür ederiz.