Kuşkusuz yeni Kabine‘nin en büyük sürpizlerinden biri de yıllarca icracı bakanlıklarda görev almış, özellikle Çalışma Bakanlığı’ında çok sayıda reformu hayata geçirmiş olan Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik‘in, yeni Bakanlar Kurulu’nda olmayışıydı.
Peki Çelik, Bakanlar Kurulu listesinde olmamasını nasıl karşılıyor?
Dün aradığımda, hayli kalabalık bir yerde olduğu anlaşılıyordu:
-Sayın Bakan nerdesiniz, etrafınız çok kalabalık sanırım
-Şu an Ankara’nın bir bahçesindeyim. Sağolsunlar, Bursa’dan, Şanlıurfa’dan çok sayıda insan geldi. Kayseri’den Sakarya’dan da arkadaşlar var burada.
-Kaç kişi geldi bugün ziyaretinize?
-Siz aramadan bin kişiydik, şimdi 500 kişi var burada.
Konuştuğum siyasetçi, sanki bakanlığını devreden bir isim değil de bakanlığa atanan bir kişi gibiydi.
Ayrıca ses tonundan Çelik‘in neşeli olduğu anlaşılıyordu.
Çelik‘e Kabine’de olmayışını nasıl değerlendirdiğimi sordum:
-Bu çok normal. Hep Şanlıurfa’da siyaset yapacak, 2019’da oradan belediye başkanı olacak değiliz. Şanlıurfa’dan bir arkadaşımızın Bakan olması doğru bir karar bence de. Çünkü 2 milyon nüfusa sahip çok önemli bir kent. Yüzde 70 oranında evet’e destek vermiş, çevresinde Mersin ve Gaziantep gibi önemli kentler olan çok hareketli bir şehrimiz. Bu kentin kendi yağıyla kavrulması gerekiyordu. Bu kentten bir arkadaşımızın bakan olması ve Tarım Bakanlığı’nın da Şanlıurfa’da kalması benim için sevindirici.
Çelik‘e son olarak Bursa’yı sordum.
Dahası “Bursa’ya geliyor musunuz?” dedim.
Zaten Bursa‘ya sık sık geldiğini hatırlattı.
Ancak, benim kastettiğim, yüzünü siyaseten ne zaman Bursa’ya döneceğiydi.
Mesela gündeminde belediye başkan adaylığı var mıydı?
Şunları söyledi:
-Şu anda hiçbir şekilde böyle hesaplarımız yok. Ankara’da bunları konuşmuyoruz. Gündemimizde Almanya’nın çıkışı var, Katar krizi var. Hem yeni bir Bakanlar Kurulu açıklandı. 2019’la ilgili hesap yapmıyoruz.
Çelik‘le telefon söyleşimizin özetini paylaştım.
Çelik’in sözlerinde, Tarım Bakanlığı’ndaki değişimin şifrelerini görmek mümkün.
Ayrıca girizgahta belirttiğim gibi, arkadaşları, teşkilat üyeleri ve seçmenleri, kısacası Bakan Çelik‘in bugüne kadar temas ettiği kim varsa dün kendisini yalnız bırakmamışlardı.
Vefa dedikleri bu olsa gerek.
Çelik, Bursa ile ilgili bağlayıcı sözler sarf etmekten kaçındı ancak kendisiyle hareket eden arkadaşlarından bu kentte siyaset yapması için yoğun baskılar gelecektir, bu kesin.
———————-
İnternette Çavuşoğlu ile çekilmiş fotoğraf furyası
Dün de yazdım, AK Parti’de hiç bir gelişmeyi sürpriz olarak görmemeyi öğrenmeliyiz.
Hakan Çavuşoğlu‘nun başbakan yardımcısı olması AK Parti‘de ne ilk sürpriz olmuştur ne de son olacaktır.
Nice etkili isimlerin bir gecede düz milletvekilliğine dönüştüğü, tasfiye edildiği gözüyle bakılan onca siyasetçinin de bir günde yıldızının parladığı siyasi partinin adı AK Parti’dir.
Bunu içine sindiren AK Partililer, kendileriyle ilgili tasarruflardan en az etkilenirler.
Nitekim bu partinin lideri, parti ve ülke menfaatleri söz konusuysa en yakınındakilerinin bile görev yerini değiştirmekten zerre taviz vermedi bugüne kadar.
Hal böyleyken dün facebook’ta Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile çekilmiş fotoğrafları paylaşan sayısız AK Partili vardı.
Bakan Çavuşoğlu’nun hiç görmediğimiz yüzlerce fotoğrafını gördük bu sayede.
Ancak bu fotoğrafları paylaşan partililer, hayırlı olsun adı altında, “Bakın görüyorsunuz, ben başbakan yardımcısına ne kadar da yakınım” mesajını mı vermek istiyorlardı acaba?
Eğer niyet buysa, her işin bir raconu vardır.
“Kör kör parmağım gözüne” de olmaz ki?
————–
Damatları karıştırınca
Dün şunu keşfettim, yazılarımın dikkatli okunduğunu test etmek istiyorsam, önemli bir siyasetçinin damadının ismini yanlış yazmam yeterliymiş.
Kabine değişikliğini yorumladığım yazımda, şu bilgileri vermiştim:
“Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, eski bir HAS Partili…
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, eski bir HAS Partili… Ayrıca Demircan, HAS Parti’nin bir dönem 2 numaralı ismi olan Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç’un da damadıdır. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, eski bir HAS Partili… HAS Parti, yeni Kabine‘ye damgasını vurdu”.
Yazımın bir bölümü bu şekildeydi.
Ancak, damatları karıştırmışım.
Çünkü Şeref Malkoç’un damadı Sağlık Bakanı Ahmet Demircan değil, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’dür aslında.
Önce AK Parti İl Başkanı Cemalettin Torun, sabah 06,44’te WhatsApp‘dan damatları karıştırdığımı yazdı.
Ardından Saat 08,27’de telefonum çaldı, “Hayırdır inşallah” demeye kalmadan ekranda Şeref Malkoç’un danışmanı Sait kardeşimin ismini gördüm.
O da damadın Abdülhamit Gül olduğunu bildirdi.
1 saat sonra gazetede çayımı yudumlarken bu kez AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi Davut Gürkan aradı.
“Kesin damat meselesini düzeltmek için arıyordur Davut Gürkan” dedim, içimden.
Yanılmamışım, selamlaşma, hal, hatır faslı bittikten sonra Gürkan da vahim hatamı söylemek için çok beklemedi:
-Şeref Malkoç’un damadı Ahmet Demircan değil, Abdülhamit Gül’dür.
–Biliyorum Davut Bey biliyorum, şu saate kadar bunu söyleyen 3. kişisiniz.
Ve perdeyi kapatan isim, dün gazeteye gelen eski HAS Partili Ali Mollasalih oldu.
Bu da bana ders olsun.
Bir daha, yaklaşık 8 kez baştan aşağı okuduğum yazılarımı en az 15 kez okuyacağım.