Olay Gazetesi Bursa

Facebook’u bırak kitap okumaya bak

Sosyal medyayı çok iyi kullandığımı söyleyemem. Daha doğrusu, sosyal medyada geçen her dakikanın zarar olduğuna inandığım için, mümkün olduğu kadar orada vakit geçirmemeye çalışırım. Ancak bazen toplumun nabzı orada attığı için, ister istemez vaktimi de almıyor değil.   ***   Birkaç hafta öncesine kadar hatırı sayılır miktarda takipçimin olduğu bir Twitter hesabım vardı. Ancak vatandaşın […]

Sosyal medyayı çok iyi kullandığımı söyleyemem.

Daha doğrusu, sosyal medyada geçen her dakikanın zarar olduğuna inandığım için, mümkün olduğu kadar orada vakit geçirmemeye çalışırım.

Ancak bazen toplumun nabzı orada attığı için, ister istemez vaktimi de almıyor değil.

 

***

 

Birkaç hafta öncesine kadar hatırı sayılır miktarda takipçimin olduğu bir Twitter hesabım vardı.

Ancak vatandaşın biri benim fotoğrafımı profil resmi yapmış, benim adıma paylaşımlar yapıyor.

Çakma hesaptan, aşk, meşk twetleri atıp duruyor, artık kimse.

Bununla da kalsa iyi.

Bir de “Olay gazetesi yazarı, gazeteci Mustafa Özdal benim” deyip,  benim hesabımı Twitter’a şikayet etmiş.

Twitter da hiç araştırmadan çakma Mustafa Özdal’ın şikayeti üzerine benim hesabımı askıya almış, iyi mi?

50 tane mesaj attım Twitter’a,  ancak nafile, hesabımı askıda tutmaya devam ediyorlar.

Durumu öğrenir öğrenmez, resmi mercilere şikayetimi yaptım tabii.

 

***

 

Gelelim geçen hafta kapattığım Facebook hesabıma.

Yaklaşık 10 yıllık hesabımı dondurdum.

Açmayı da düşünmüyorum.

Orada da çoğunu tanımadığım yaklaşık 5 bin arkadaşım vardı.

Her gün düzenli olarak yazılarımı paylaşıyor, ağırlıklı olarak işim için kullanıyor, özel yaşamımı yansıtmaktan da sakınıyordum.

Bugüne kadar yazılarımın ve paylaşımlarımın altına çok ender hakaret ve küfür yazıldı.

Ancak Facebook’un  ruh sağlığım üzerinde olumsuz etkilerine dur deme vakti geldiğine inandığım için hesabımı kapattım.

Çünkü benim için Facebook, kelimenin tam anlamıyla negatif elektrik yayma platformudur.

Düşünsenize, her gün  yüzlerce adamın iktidar partisine salladığına, muhalefet partilerine hakaret ettiğine, arkadaşlarına laf soktuğuna, medyayı çarmıha gerdiğine, ayrıldığı sevgilisine verip veriştirdiğine, patronun işçisine, işçinin patronuna laf soktuğuna, eşlerin kavgalarını bu platform üzerinden yürüttüğüne tanık oluyorsunuz.

 

***

 

Bir de ana muhalefet partisi lideri veya başbakan edalarında, her konuda görüş açıklayanlar yok mu!

Suriye’nin yerini haritada gösteremeyecek adamların Türkiye’nin Ortadoğu politikalarındaki derin analizlerini (!) Facebook’tan okuyabilirsiniz.

Üstelik, “Arkadaşlar şu konuda görüşümü belirtmedim. Herkes neden yazmadım diye soruyor. İşte şimdi açıklıyorum” demezler mi…

Öyle ya listendeki insanlar yemiyor, içmiyor senin seçim sonuçları hakkında görüşlerini  açıklamanı bekliyordu zaten!

 

***

 

Facebook hesabımı kapattıktan sonra daha dingin bir yaşam sürdürüyorum.

Size de tavsiye ederim şiddetle.

Mesela Facebook’ta geçireceğiniz 2 saatte, en az 100 sayfa kitap okuyabilirsiniz.

Günde 100 sayfa okumak demek haftada 2 kitap bitirmeniz demektir.

Yani sadece Facebook’ta zaman harcamayı bıraktığınızda hayatınıza ayda 8 kitap okuyabileceğiniz bir vakti açarsanız.

Ayda 8 kitap okursanız, bambaşka bir insan olur,  dünyaya bakış açınız değişir, hayatı daha iyi yorumlar, kelime dağarcığınız zenginleşir, bilgi birikiminiz artar, olaylara farklı pencerelerden bakar, karşılaştığınız zorluklara daha kolay göğüs gerersiniz.

Denemeye değmez mi?

 

————————–

 

ABD ile vize restleşmesine temkinli yaklaşılmalı

 

Bugüne kadar üstü kapalı mesaj veren ABD’nin artık gemi azıya aldığını…

İsmet İnönü ile birlikte ABD eksenine giren Türk dış politikasının, Avrasya ittifakına hızla yol aldığını…

ABD’nin önümüzdeki günlerde önce ekonomik kriz çıkarmaya çalışacağı, ardından Gezi tarzı bir ayaklanmayı başlatmak için düğmeye bastığını…

Trump yönetiminin ilişkiler normalleşene kadar FETÖ ele başını iade etmeyeceğini…

ABD’nin Tayyip Erdoğan’sız bir Türkiye hedefini artık saklamadığını net bir şekilde gösterdi vize hamlesi.

Ve fakat…

‘Yeni bir dünya kurulur biz de yerimizi alırız’ gibi, motivasyonu yüksek ancak pratiği olmayan sözlere kanmayıp, yavaş yavaş ABD ile ilişkileri normalleştirmenin yolları aranmalı.

Yarından tezi yok, İran ve Rusya ile ilişkilerimizin ABD’yi yerinden hoplatacak noktaya gelmemesine dikkat edilmeli.

ABD’den korkup bariz geri adım atmamalı ancak dünyanın süper gücüyle de körü körüne bir kavgaya tutuşulmamalı.

Batı ülkelerinin liderlerine parmak sallayıp, ‘Eyyy ile başlayan’ cümleler yerine daha yapıcı, daha diplomatik bir dile hızla dönülmeli.

 

————————–

 

İbretlik fotoğraf karesi

 

Sırtlayan kişi bir futbol kulübünün ikinci başkanı.

Sırtlanan kişi bir futbol kulübünün futbolcusu.

Futbolcu sakatlanıyor ve onu hastaneye götürmek kulüp yöneticisine düşüyor.

Neden?

Çünkü sedye yok, ambulans yok.

Bu ibretlik fotoğraf karesi, Bursa Amatör Lig A Grubu’nda İznikspor ile Doğugücüspor takımları arasındaki maçtan.

Süper Lig’e milyonlar akıtan futbol kulüplerimiz  amatör branşların yüzüne bakmazsa, sonuç işte bu fotoğraftır.