Olay Gazetesi Bursa

DEVA Partisi’nde neler oluyor?

Deva Partisi, Bursa’da örgütlenmesini sancılı bir şekilde sürdürüyor. Kurucu İl Başkanı Serkan Özgöz, geçen yıl ağustos ayında atanmasına rağmen, henüz il kongresini yapamadığı gibi, bugüne kadar sadece 8 ilçede atama gerçekleştirebildi. Tüm bunların yanında, il yönetiminde de istifa krizi olduğu öne sürülüyor. Nitekim ekim ayında 2 il yönetim kurulu üyesi istifa ederken, 3 gün önce […]

Deva Partisi, Bursa’da örgütlenmesini sancılı bir şekilde sürdürüyor.

Kurucu İl Başkanı Serkan Özgöz, geçen yıl ağustos ayında atanmasına rağmen, henüz il kongresini yapamadığı gibi, bugüne kadar sadece 8 ilçede atama gerçekleştirebildi.

Tüm bunların yanında, il yönetiminde de istifa krizi olduğu öne sürülüyor.

Nitekim ekim ayında 2 il yönetim kurulu üyesi istifa ederken, 3 gün önce Turgay Şahin de istifa dilekçesini sundu.

İstifacıların İl Başkanı Serkan Özgöz’ün, partiyi ‘tek adam’ şeklinde yönettiğini söylediği öne sürülüyor.

Ayrıca genel merkezin Özgöz’ü görevden alana kadar istifaların her hafta devam edeceği bir diğer iddia.

Hatta  dilekçeleri ceplerinde olan 5 il yönetim kurulu üyesinin cuma günü posta yoluyla istifalarını gönderecekleri belirtiliyor.

Ayrıca 8 kişilik Bursa kurucular heyetinden 4 isim, Özgöz’ün görevden alınması için genel merkez düzeyinde çalışma yapıyor.

Üst satırlarda aktardığım gibi krizin nedeni Özgöz’ün partiyi antidemokratik şekilde yönettiği iddiası.

Aslında DEVA Partisi’ndeki istifalar Bursa ile sınırlı değil.

Kurucular kurulu üyeleri Arzu Kılıçlar ve Nevim Bilici’nin partiden istifasıyla başlayan gelişmeler Antalya’da kurucu 28 ismin istifası, Elazığ İl Başkanı Murat  Dağhan’ın görevden alınması ile devam etti.

Peki tüm bu iddialara İl Başkanı Serkan Özgöz ne diyor?

İkinci yazımda.

Serkan Özgöz: İddialar doğru değil

DEVA Partisi İl Başkanı Serkan Özgöz’ü,  geçen aylarda yaptığı nazik ziyaretiyle tanımıştım.

Ziyaretinde Daren Acemoğlu’nun Dar Koridor isimli kitabını hediye etmişti.

Son aylarda okuduğum en güzel kitaptı.

Hobbes’in başyapıtı Leviathan’a sık sık vurgu yapılan kitabın öğretisiyle, Özgöz’e yönelik  ‘tek adam’ yakıştırması hiç ama hiç örtüşmüyor.

Özgöz’e önce istifaları sordum.

İki arkadaşımız ekim ayında sağlık sorunlarını gerekçe göstererek istifa etti. Turgay Şahin isimli arkadaşımız da fikir ayrılığını ileri sürerek istifa etti. Biz de kendisine teşekkür ettik.

İstifaların süreceği iddiası?

Biz işimize bakıyoruz” demekle yetindi Özgöz.

Peki tek adam yakıştırması, antidemokratik yönetim iddiası ve ilçelerin kurulamamasına ne diyor Özgöz?

Bu iddialara da karşı çıktı:

Kaç toplantı yaptığımız, kararların nasıl alındığı belli. Bu iddialar gerçekçi değil. Harıl harıl çalışıyoruz. Bütçelerini ve zamanlarını harcayan arkadaşlara haksızlık yapılıyor. Bugüne kadar 8 ilçenin atamasını yaptık. Örgütlenmemiz tüm hızıyla sürüyor.

Evet DEVA Partisi’ndeki istifaları, yaşananları, iddiaları ve görüşleri paylaştım.

Yazının başında, yaşananları doğum sancısı olarak nitelendirdim.

Bu partideki gelişmeleri takip edeceğiz.

 

Meydandaki müftülük binası

Dün yolum Şehreküstü 15 Temmuz Meydanı’na düştü.

Osmangazi Belediyesi’nin düzenleyerek Bursa’ya kazandırdığı meydanda turladım.

Sözü müftülük binasına getireceğim.

Hatırlatmakta fayda var, önceki dönem Büyükşehir Belediyesi yönetimiyle müftülük arasında sözlü anlaşma yapılıyor.

Anlaşmaya göre müftülük binası, belediyenin tahsis ettiği İstanbul Yolu’ndaki arsaya inşa edilecek, eski müftülük binası yıkılacak, böylece meydan nefes alacak.

İstanbul Yolu’na müftülük binası yapılıyor ama İl Müftüsü İzani Turan, anlaşmayı tanımayarak meydanın ortasına yeni bir bina dikiyor.

Böylece Büyükşehir Belediyesi hem İstanbul Yolu’ndaki arsasından oluyor, hem de tarihi yapının önünü kapatan bina meydanda kalmaya devam ediyor.

Müftü Turan geçen günlerde  Osmangazi Belediyesi’nin yaptığı Kent Meydanı’nı ziyaret edip, projeden övgüyle bahsetmiş.

Ancak başında olduğu müftülüğün binası, Bursa’nın diğer meydanın tek rahatsız edici yapısı olarak karşımızda duruyor.

Bu ne yaman çelişki?

 

İbretlik haber

Dünün en çarpıcı, en ibretlik haberiydi ‘en pahalı menemen’ başlıklı haber.

Özbekistan uyruklu Sarvinoz L, evlerinde çalıştığı anne-kızı içine ilaç kattığı menemenle uyutarak 1 kilo altın ile 15 bin lirayı alıp kaçmış.

Aileye büyük geçmiş olsun.

Umarız en kısa zamanda Türk polisi hırsızı yakalar.

Ancak yakalansa da altınlar gelir mi, bu bir soru işareti.

Haber için, ibretlik nitelemesi yaptım.

Çünkü her ne kadar sözünü etiğimiz hadise, dört başı mamur bir hırsızlık vakası olsa da ortada bir ihmal yok mu?

Küçük bir servet değerindeki altının evde saklanmasından söz ediyorum.

Evde saklanan külçe altın, bankada tutulan altından üç kuruş daha karlı olabilir.

Ancak Kestel’deki hırsızlık vakasında da görüldüğü üzere evde saklanan altın, hayatınızın en büyük kabusunu yaşatabilir size.