Ahmet Davutoğlu’nun sosyal medya hesabından paylaştığı, ‘manifesto‘ olarak adlandırılan açıklaması, siyasi kulisleri hareketlendirdi.
Açıklamanın ses getirmesinin içerikle ilgili olmadığını düşünüyorum.
İlk kez AK Parti içinden, üstelik bir dönem başbakanlık yapmış önemli bir isimden parti yönetimini eleştiren bir çıkış yapılmasıydı ‘manifesto’nun gündeme adeta ‘bomba’ gibi düşmesi.
Bu tip manifestolara, diğer partilerde sık sık karşılaşıyoruz.
Ancak kuruluşundan bu yana ilk kez ‘parti içi muhalefetin’ işareti olarak algılanan bir açıklamaya tanık oluyoruz AK Parti’de.
Dün parti kulislerini yoklayarak bu sorunun yanıtını bulmaya çalıştım.
Kendi gözlemlerimle de harmanladığımda hayli ilginç sonuçlar elde ettim.
Bir kere hiç kimse Davutoğlu’nun mevcut konjonktürde muhalefet ateşini yakabileceğini, küskünlere önderlik edebileceğini, parti içinde yeniden etkin olabileceğini düşünmüyor.
3 gerekçe öne sürülüyor:
-Davutoğlu, yeni bir oluşuma liderlik yapacak karizmada değil. Dahası kitleleri sürükleyecek liderlik özelliğinden yoksun.
-Başbakanlıktan alınmasına bile direnç göstermemesi, yeni oluşumlara öncülük edeceğine dair ciddi şüpheler doğuruyor.
-Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin başında olduğu sürece Davutoğlu’nun çıkışlarının partide karşılık bulması mümkün değil.
O halde Davutoğlu’nun amacı ne olabilir?
Görüşler muhtelif…
Ancak genel olarak söylenen şu:
Davutoğlu, Tayyip Erdoğan sonrası liderliğe oynuyor. Son çıkışı parti tabanına yönelik bir mesaj. Yani Davutoğlu, bu çıkışlarla geleceğe yatırım yapıyor.
O halde Davutoğlu’nun, AK Parti’nin küskünleri tarafından kurulacağı konuşulan yeni partiyle de ilgisi olmadığı sonucu çıkıyor, bu teze göre.
Farklı senaryo
Ancak Davutoğlu’nun hamlesi ne kadar cılızsa, yeni partinin iktidar olma umudu da o kadar zayıf görünüyor.
Olsa olsa AK Parti’den bir miktar oy koparır ki, bu da iktidar partisi için ciddi bir handikap demek.
Babacan’ın, Bakanlar Kurulu revizyonunda kabineye gireceğini öne süren bir senaryo var.
Bu hamle AK Parti’ye iki şekilde yarayabilir:
Batı çevrelerinin güvenini kazanan Babacan’ın kabineye girmesi, olumsuz ekonomik gidişatı tersine çevirebilir.
Babacan’ın kabineye girmesi, yeni partinin önünü keser.
Şimdilik bir senaryo da olsa, akla hayli yatkın.
MHP etkinliğini arttırıyor
Ve son gelişme de gösterdi ki MHP’nin, ülke yönetimindeki ağırlığı iyice artıyor.
Çubuk hadisesinde, iktidar kanadından her ne kadar şiddeti onaylamayan açıklamalar gelse de belirgin duruş Kılıçdaroğlu’nu şehit cenazelerinden uzak durmasını salık veriyordu.
Bu da MHP’nin görüşünü yansıtıyor.
Meclis oturumlarının canlı yayını
İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis toplantılarının canlı yayınlanmasına herhalde hiç kimsenin itirazı yoktur.
Özellikle yerel demokrasinin gelişimi ve şeffaflık açısından ileri bir adım.
Zaten muhalefetin de desteklediği bir uygulama.
O halde, diğer kentlerde de aynı uygulamaya geçilebilir.
En azından tartışmaya değer.